Serdar TURGUT un AKŞAM Gazetesinde ( Beyaz Türklüğün ölümü ) başlıklı (EFENDİ- BEYAZ TÜRKLERİN BÜYÜK SIRRI romanını telmih* eden köşe yazısını okudum. http://www.aksam.com.tr/2010/05/25/yazar/17503/serdar_turgut/beyaz_turklugun_olumu.html

Soner YALÇIN ın aniden! bu kitabı yazmaya karar vererek; 365 günden az zamanda 200 e yakın yazılı kaynak ve 200 e yakın Sebetay Sevi cemaatinden kişiye danışılarak ( Ki cemaatin kendisi afişe ediliyor ? Ne aymazlar ? ) hazırlanan 500 sayfa civarında 3 romandan biri olan bu kitap BENCE hazırlanış ve servis açısından MUCİZEDİR...

Yıllardır en çok bizim cefasını; cemaatin sefasını sürdüğü; SİYASİ , TİCARİ, ASGARİ…,VS.. sistematiğin afişe edildiği !! bu kitabı imalı kaynak alan yazı tüylerimi diken diken etti..

Yazının özü genel olarak..:
-Zaten 'ahlak'ları sorunluydu. İnanç ile zorlamalı bir ilişkileri vardı. Yaşadıkları topluma tamamen yabancılaşmışlardı.
-Kendi 'varoşlarında' ( Nişantaşı, Etiler..) rahatsız edilmeden sonsuza dek yaşayıp gideceklerini düşünüyorlardı. Fena halde dağılmaya başladılar. En sonunda kendilerine ait olduğunu sandıkları parti olan CHP de intihar etmeye başladı.
-Açıkçası çok kısa bir süre önce, sanki memleketin tek sahipleriymiş gibi davranan Beyaz Türkler dağıldılar, sahipsiz kaldılar ve tarih sahnesinden silinmeye başladılar.
***
Parti içinde (CHP ) o görünmez duvarı delip geçebilecek tek insan olan Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili olarak 'sözde partinin' içinde son iki gündür yaşanılanlar, bu olan biteni hayretler içinde seyretmekte olan Beyaz Türklerin arasındaki utanma duygusunu henüz kaybetmemiş olan insanları, neredeyse hasta edecek düzeyde mide bulandırıcıydı…
MİNVALİNDEKİ yazısını okudum.
***
Ve yıllardır cüz’i tarihim ve TEZATLAR ile karşılaştırdığım acemi sorularım depreşti. Beyefendiye kendi yayımladığı 2 mail adresinden sorduğum soruları paylaşmak istedim..Bence bu vatandaşlık görevidir.Çünkü kucağımızda taşınan şehitlerde bu hususlar etkendir...
xxxxxx
Muhterem Serdar TURGUT beyefendi..
Daha çok öncesinden; 1968-69 dan beri HÜRRİYET ve TÜRK basını okuruyum ve sizi 3 yıldır özellikle takip ediyorum. (Beyaz Türklüğün ölümü) yazınızla, Soner YALÇIN' ın "EFENDİ/ BEYAZ TÜRKLERİN SIRRI " kitabındaki türkiyede siyaset ve ticaret ..vs camiasında etkin (Sebetay Sevi Müridi Dönmeler grubunu) telmih ediyorsunuz. Karakaşlar-Yakubiler..vs..(.Sanki tasfiye ediliyormuş gibi.!!.) Ama iktidar yanlısı yazan ILICAK yazılara ve yorumlara dem vurmadan..???)
**
Soner YALÇIN ve SİZE göre,,evet TÜRK' lere atılı her tarihi eylemde de YÖNETİCİ YÖNLENDİRİCİ SİYASETÇİ olarak parmak izleri var.Aslında TÜRKLERİN yuları başkalarında diyorsunuz..Onu da anladım..Ama anlamadığım şu..
**
İlginçtir ki,ve beyanlarınıza göre gazetecilik yaşamınızın başladığı, yetiştiğiniz ; camia ve hürriyet gazetesi grubu, İttihat ve Terakki ve TÜRK ticari hayatı, Osmanlının son son zamanlarından beri, "BEYAZ TÜRKLERİN" yönetim ve denetiminde..!!! Ve siz bu sistemi yeni anlamıyor yıllardır nemalanıyor; ekmeğini BİLEREK yiyor ve çatmadan/afişe etmeden bu güne geliyorsunuz..
***
Pek çok şu an öncel durumda olan meslekdaşınız da çiddi siyasi ve teorik eğitimden geçmiş renklerde. E hadi benden duydum deyin; basın camiası ve ben safdilden daha iyi okurlar, bir yerleri ile gülsün..Gülmezlerse ben de özür dileyeyim..Köşenizde haftalarca tekerrür eden, daha evvelden savunmadığınız güne uyan yazılarınızı da okuyorum .
***
Hemen ellerinizi yıkamaya kalkmayın. Evlatlarımızın kanları sokaklarda duruyor. Görünüşe göre ( pozitif ayrımcılığa rağmen) akmaya devam edecek.Çünkü talep bitmiyor. Bu milleti bitiresiye hem de..Lütfen köşenizde sorumu yayımlayarak cevap verin.Bu kadar şehidin/cesedin önlenebileceği bilgilerinizi beyandan kaçıp ; 30 YIL BERABER YAŞAYIP , YİYİP SUSUP, ŞİMDİ KUSMAK NESİ..?
***
HADİ CESARET, BU ÜLKENİN REFAHINA HİZMET EDİYORSANIZ BU SORUMU, BİLDİKLERİNİZİ VE CEVAPLARINIZI YAYIMLAYIN Kİ AYDINLANALIM..BİZ DE EVLATLARIMIZI MUSALLA TAŞLARINDA YOLCU ETMEKTEN KURTULALIM.
***
Bilgiye aç TÜRK toplumunun merakı ve saygılarımla..
***
HAMİŞ:Bu arada size yazdığım eleştiri ve önerilere (Sanırım Nerde Hata Yaptık başlıklı bir yazınızdı..)ASİSTAN rumuzuyla YETERSİZ ve ABES CEVAPLAR verilmişti..İletişiminizi de taşerona devretmemelisiniz.Siz de Beyaz TÜRK durumuna düşmeyin...
(*) -ima ederek kaynak göstermek

...Saygıdeğer okur severler, herkes’in rahatlıkla yalan söyleyebildiği ya da hata ile işleri karıştırabildiği bir ortamda gerçeklerinizi anlatabilme yolu nedir acaba? Eğer sizin söylediklerinize veya yazdıklarınıza inanmayacaksak, Mesela;
Neden, bir zamanlar bölücülüğe karşı olduklarını bağırarak ilgi çekerken, herkes SEBATAYİST diye tutturan bazı yazarların delil diye getirdiklerine inanacağız? Gerçi belki de herkesi sebatayist yaparak teklikte buluşmaya çalışıyorlardır.
Bu yazar veya yazarların yazdığı cümlelerin sonuna, üstten simgeler ekleyip, sonrada dip notta belirttiği, bu simgenin yanına kendince kaynak gösterdiği için mi, inanacağız? Kaynak, kaynak da, çamurlu mu, berrak mı? O da çok önemli değil mi? Üstelik yüzlerce kaynak yağmuru altında, kim bilir neler var. Örneğin;
Niyazi Mısri’nin hâşâ aslında Müslüman olmadığını yazıyor. Yüzyıllar öncesini tahmin ederken de, orta çağ Avrupa’sında yaşamış bir yazarı kaynak olarak gösteriyor. Yoksa asıl amacı bu çamurlu kaynağı, delil göstermek midir? Kalbine giremediğimiz için buna tam olarak emin olamıyoruz. Ama bize kaynak diye gösterdiği bataklık, kitabındaki diğer yüzlerce kaynak seli arasında amaca hizmet ediyor.
Orta çağdaki Avrupa’nın kralları bile ciddi, güzel hiçbir şeye kaynak veya delil olamazken, o zihniyete sahip, Türklerin İstanbul’u şereflendirmesinden sonra aklına medeniyet düşen ortaçağ Avrupa’sının alelade bir yazarı mı bize delil olacak? Eğer öyle bir yazar varsa! Üstelik eserleri ile edebiyat dünyasına nam salmış bir dahi aleyhinde.
Aslı varsa bir sürü insandan oluşan ekipler, Türkiye’nin her yerinde, hatta bazen dışın da gezinerek, ailelerle sohbetler ve röportajlar yapıyorlar. Sonra her farklı konu için, farklı insanlardan cümleler alıp Meğer Mevlana sebatayistmiş, demeye getiriyorlar. Dip notlarda geçtiği için de bizim bunları kaynak değil, delil olarak almamızı, kimseler beklemesin. Ancak kaynak olabilir, çamurlu bir kaynak!
Peki, bizim yaşadığımız gerçeklere ne oldu? Kime, nasıl anlatacağız gerçeklerimizi? Avrupalı olsun, çamurdan olsun deyip, orta çağda yaşamış da olsa bir yazar adı sunup inandırabilir miyiz, dersiniz?..