YENİSİNDE YENİ BİRŞEY YOK KENDİNİ KURTARAN MADDELERDEN BAŞKA..HAYIRDA HAYIR VAR DİYEREK..TÜM ARKADAŞLARA O GÜN YİNE "HAYIRLI" GÜNLER DİLERİM..

REFERANDUMA DOĞRU

Adını yazamayacağım sevgili büyüğümün yazdığı gibi gerçekten "Ortalık toz duman"Bakarmısınız daha düne kadar siyaset yapmayalım diye mevcut iktidarın eleştirilmesinin önüne geçmeye çalışan yağdanlıklar bu gün tehlike çanlarının çaldığını duyunca siyesetin daniskasını yapıyorlar.
Yok efendim 12 eylül yargılanacakmış, emekçi kesimlere haklar verilecekmiş,yok adalet gerçek terazisini bulacakmış.O kadar müsvettenin içine iki maddelik doğru madde koy ondan sonra beni kandırmaya çalış.Sen ancak kömüre,makarnaya,bulgura mahkum ettiğin "İRADEYİ" kandırabilirsin.
Bize ne verip ne vermediği,bir gece önce verip üç generalin emriyle ertesi gün geri aldığı bir yana,mutlak haklarımıza dönüp bakmadığı bir yana;Ülke adım adım bölünmeye giderken bu iktidara ve yağdanlıklarına birilerinin "SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR"özdeyişini hatırlatmak gerekir.
Ben, Anayasa Mahkemesinin "Şeriat eylemlerinin odağı haline geldiğine" karar verip HARÇLIĞINI KESEREK cezalandırdığı bu partinin yaptığı ısmarlama anayasa değişikliği oylamasına;ATATÜRK'üm için,CUMHURİYETİMİZ için,LAİKLİK İLKEMİZ için Cumhuriyetin son kalesi HUKUK'un düşmemesi için ve yüzbin kişilik bu mağdur,mazlum ve emekçi sınıf için hiç SAĞA SOLA SAVRULMADAN göbeğimi kaşıya kaşıya HAYIR diyeceğim."ZIRNIKLARI"da Diyanet Bşk.lığı aracılığı ile arka bahçelerine eksinler.Bizim Assb.eşi ölmüş kadınlarımız sıcak lokanta bulaşıkhanelerinde emekleriyle başları dik ve onurlu çalışıp çocuklarını okuturlar.bütün sınıfımız için ve ülkemiz için uğraş veren ağabey ve kardeşlerime selam olsun.Adilhan Şanlı-Anamur.

"ali nas" kardeşim. Elbette yazının özünü anlamış olman lazım. Ben 27 Nisan Bildirisi yayınlandığında "arkanızdayız" diyerek bildiriye destek çıkmanın, oyu binde bir bile olmayanarın kongrelerine katılmanın, bize zarar verdiğini. "bu ne lahana turşusu, hem bildiriye destek veren bir derneksiniz, hem de haktan, hukuktan bahsediyorsunuz" diyebileceğini, bazen fikirleri çok açık olarak serdetmenin kendimize zarar verebileceğini söylüyorum. "benim için "havet"in anlamı budur. BDP ile aynı kulvarda olanları biliyorum ama ben asla değilim.

Selamlar.

''Vay efendim "hükümet zırnık vermemiş, bizi geriye götürmüş, bunun için "hayır" diyeceğim" demek bir kandırmacadır.'' kimi kandırıyoruz. Bu hükümet bize hakkımızı verdi,ülke güllük gülüstanlık oldu da biz mi anlayamadık? Yani hem vereceğim deyip dalga geçecekler hem de biz buna karşı çıkınca ideoloji mi oluyor? Ne yani, evet diyeceğim deyince niye ideoloji olmuyor? Niye düşüncelerimizi değiştireceğimize kimseyi inandıramayız? Her seçimde aynı parti mi kazanıyor? Oyunu değiştiren yok mu? Bu nasıl düşünce? Körü körüne mi karar veriyoruz? Biz iyiyi,kötüyü yorumlama özürlü müyüz? ''Yani hükümet bana 1'nci derecenin 4'ncü kademesini verseydi ben sadece buna bakarak mı hükümet dediğine evet diyecektim?'' Elbette hayır, ama vereceğim deyip vermeyen takiyyeciye de verecek kadar da boş olamam. Elbette sadece bize değil,ülkeye de hizmetlerindeki artı,eksi durumuna da bakacağım. Ancak hem yalan hem de başarısız bir hükümetin yargıyı katletmeye ve egemenliği altına alacak anayasaya da destek vermek TSK'nın bile kontrolünü alan ve son kale durumundaki Yargıyı da teslim etmektir. Sonuç sivil diktatörlük!..(kısa sürede nerden nereye gelindi) ''Hâlbuki benim için karar vermemi etkileyen bin türlü hadise var. Elbette bin türlü hadiseye göre karar verecektim. '' Yani biz de bin türlü hadiseye göre karar veriyoruz.

Ben bu Havet'in oy kullanmama ya da geçersiz oy olacağını anladım. İyi de o da BDP'nin oyu olarak addedilir ki bunu hiç hazmedemem...

Tayyar abicim ben de kendi açımdan yorumladım.Yanlış anlamayın. Görüşünüze ve size saygımızda eksilme olmaz.Saygılar.
Takipteyim.

İktidar partisi bu anayasa referandumunu öyle bir pozisyona soktu ki çıkacak evet oylarına göre konumunu ayarlayacaktır ve bu nedenledir ki ülkeyi tam ortadan ikiye bölme girişiminde de son hızla ilerlemekteler. Bazı meslektaşlarımızın anlatmaya çalıştığı istikamette salt zümremize zırnık vermedi diye değil tabiiki hayır olayı. Burada en büyük tehlike yargıyı tahakküm altına alacak tehlikeli bir oyun oynanıyor olması, getirilen çorba tekliflerle işleri arap saçına çevirerek 12.09.80 de mağdur olan sol ve sağ kesimin kısmi oylarına da talip olmuşlardır zaten bunu yapsa yapsa AKP yapardı ve yaptı da. Burada asıl amaç yargıyı tahakküm altına alarak kendi geleceklerini garantiye alma gayretleridir. Daha düne kadar bir kulağımızın arkası kaldı demiştik artık onu da diyemez hale geldik hiç olmazsa yargıyı ele geçirmelerine müsade edilmemelidir. AKP madem bu kadar dürüst olduğunu iddia ediyor önce kendi dokunulmazlıklarını neden kaldırmıyor? Sonuç olarak aldıkları tepkilerde sadece zırnık verilmeyen zümremiz hakları ya da çeşitli ideolojik yaklaşımlar değil her açıdan hayırlı tepkileri hakketmektedirler...

Saygıdeğer Arkadaşlarım
Bizler önyargılarla yıllarca tahakküme varan haksızlıklara uğradık.

Bizleri temsil edip sorunlarımızı çözmekle görevli olan TEMAD gerçek STK olabilmiş midir? Bunu sağlamak için gayret göstermekte midir? Bu konuda bir çoğumuzun umutsuz olduğunu biliyorum.

Bizim sorunlarımızın kaynağı Genelkurmay'dır, örneğin Asb.MYO yasası çıkarken Genelkurmay 9/2'yi teklif ettiğinde hükümet "hayır Asb.lar mahalle bekçilerinden daha alt kademeden göreve başlayacaktır" diye direnmiş midir?
Sosyal tesislerde adeta ikinci sınıf insan muamelesini bizlere hükümetler mi reva görmektedir?

Buna rağmen temsilcilerimiz STK olma yolunda adımlar atmak yerine Genelkurmay bildirilerine "POSTALIMIZI GİYDİK EMİR BEKLİYORUZ" deme gafletinde bulunmuşlar, bağlılık mesajları vererek TESUD denilen derneğin eteğini tutarak bazı kişilere destek bazı partilere protesto eylemlerinde bulunarak adeta figüran rolünü üstlenmişlerdir.

Elbette kurumumuza saygımız ve bağlılığımız vardır, ama bizlerin hakları ancak sosyal demokratik hukuk devletinin tüm kurum ve kuralları ile hayata geçmesi ile mümkündür, bunun gerçekleşmesine katkı hepimizin görevi olmalıdır.

12 Eylül'de ülkemizi ilgilendiren bir referandum yapılacaktır.
Bu hükümet 28 Şubat'ın rövanşını bizler üzerinden çıkarmaya çalışmasaydı ve bizlere bazı haklarımızı vermiş olsaydı oyum EVET'mi olacaktı?

Benim İsviçre bankalarında param ve gidecek başka ülkem yok, 12 Eylül anayasasında değişiklik yapılırken bizlerin refah ve mutluluğu özgürlüğü adına atılmış bir adım yokken kendi iktidarlarını korumak adına yapılan değişikliklere iyi niyet gösterisi olarak muz cumhuriyetlerinde bile olmayan milletvekili imtiyazı ve dokunulmazlığına dokunulmadığı için ben demokratik hakkımı kullanarak bu değişikliğe dokunacağım.

Ülkemize HAYIR'lar getirmesi dileklerimle... saygılar sunuyorum.

NEYE EVET;NEYE HAYIR?

Referandum Maddeleri'nin İçeriği Nedir ?

MADDE 1: Pozitif ayrımcılığın kapsamı genişletiliyor. Anayasa'nın 10. maddesine "Çocuklar, yaşlılar ve özürlüler ile harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz." ibaresi ekleniyor.

MADDE 2: Herkes kendisi ile ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olacak. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızası ile işlenebilecek.

MADDE 3: Anayasa'nın 'Seyahat Hürriyeti' başlıklı 23. maddesine, "vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hâkim kararına bağlı olarak sınırlandırılabilecek." ifadesi ekleniyor.

MADDE 4: Çocukların korunmasına yönelik yeni düzenleme getiriyor. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça ana ve babası ile kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahip olacak. Devlet, her türlü istismara karşı, çocukları koruyucu tedbirleri alacak.

MADDE 5: Bir kişinin aynı zamanda ve aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olmasının yolunu açıyor.

MADDE 6: Memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanınıyor.

MADDE 7: Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddi zarardan sendikanın sorumlu tutulmasını öngörüyor. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, iş yavaşlatma ve diğer direnişlere ilişkin yasaklar kaldırılıyor.

MADDE 8 : (330 kabul oyuna ulaşamadığı için tekliften düştü.) Siyasi partilerin kapatılmasını Meclis'in iznine bağlıyordu.

MADDE 9: Kamu denetçiliği (ombudsman) kurumu oluşturuluyor.

MADDE 10: Milletvekilliğinin düşürülmesi uygulamasını kaldırıyor.

MADDE 11: Başkanlık Divanı 2. devre dönemin sonuna kadar görev yapacak.

MADDE 12: Yüksek Askeri Şura'nın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç, her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılıyor.

MADDE 13: Anayasa'nın 128. maddesine memurlara tanınacak olan 'toplu sözleşme hakkı' yansıtılıyor.

MADDE 14: Memurlara yönelik uyarma ve kınama cezaları yargı denetimine açılıyor.

MADDE 15: Adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığı'nca denetimi, adalet müfettişleri ile hakim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılacak.

MADDE 16: Askeri yargının görev alanı yeniden belirleniyor. Buna göre, askeri mahkemeler, asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli olacak. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her durumda adliye mahkemelerinde görülecek. Siviller, savaş hali dışında askeri mahkemelerde yargılanamayacak.

MADDE 17: Anayasa Mahkemesi'nin yapısı yeniden düzenleniyor. Anayasa Mahkemesi 17 asıl üyeden oluşacak. 3 üyesini Meclis seçecek.

MADDE 18: Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresine limit getiriliyor. Üyeler, 12 yıl için seçilecek. Bir kişi 2 defa üyeliğe seçilemeyecek.

MADDE 19: Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru hakkı tanınıyor. Meclis başkanı, genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları ile jandarma genel komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanacak.

MADDE 20: Anayasa Mahkemesi iki bölüm ve genel kurul halinde çalışacak.

MADDE 21: Askerî Yargıtay üyelerinin disiplin ve özlük işlerinde askerlik hizmetinin gereklerine bakılmayacak. Bunun için hâkimlik teminatı esasları dikkate alınacak.

MADDE 22: Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyeleri için de hâkimlik teminatı getiriliyor.

MADDE 23: Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısı değiştiriliyor. Bu kapsamda, halen 7 olan HSYK'nın üye sayısı 22'ye çıkarılacak. Adalet bakanı olmaya devam edecek.

MADDE 24: 'Ekonomik ve Sosyal Konsey' Anayasa kapsamına alınıyor.

MADDE 25: 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılıyor. Anayasa'nın, 12 Eylül dönemindeki Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile bu dönemde kurulan hükümetler ve Danışma Meclisi'nde görev alanların yargılanmasını önleyen geçici 15. maddesi yürürlükten kaldırılıyor.

MADDE 26: Üç geçici maddeden oluşan çerçeve madde, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısıyla ilgili geçici düzenlemeleri içeriyor. Parti kapatmalarla ilgili geçici düzenleme ise 8. maddenin düşmesi çerçevesinde yeterli oyu alamayarak paketten çıktı.

YSK, Referandum Kanunu'nu "seçim kanunu" kabul etti ve "seçim kanunu değişikliğinin bir yıl içindeki seçimlerde uygulanamayacağı" ilkesine dayanarak 120 gün sonraya tarih saptadı

Türkiye tarihi bir tesadüfle, 12 Eylül Anayasası'nda, 12 Eylül darbecilerinin yargılanmalarına olanak sağlayan düzenlemeyi de içeren değişikliği yine 12 Eylül günü oylayacak. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) anayasa değişikliği referandumunun 12 Eylül'de yapılmasına karar verdi. YSK, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün önceki gün onaylayarak Resmi Gazete'de yayımlanan anayasa değişikliğine ilişkin yasanın halkoylamasının hangi gün yapılacağını belirlemek üzere dün toplandı. Kurul'un 2.5 saat süren toplantısında, Referandum Kanunu'nun bir seçim kanunu, referandumun da bir seçim işlemi olduğu görüşü benimsendi. Anayasa'daki "seçim kanunlarındaki değişiklikler, bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz" hükmüne dayanarak, referandumun anayasa değişikliğinin yayımlandığı tarihten sonraki 60 günü değil 120 günü takip eden ilk Pazar günü yapılmasına hükmetti. Bu takvim de 12 Eylül Pazar gününe denk geldi. Kurul'un oybirliği ile aldığı kararı YSK Başkanvekili Kırdar Özsoylu açıkladı.

TARİHİ TESADÜF


12 Eylül referandumunda Türkiye 30 yıllık geçmişiyle de yüzleşecek. Çünkü halkoylamasına sunulan pakette, Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısını değiştiren önemli hükümlerin yanı sıra Anayasa'nın Geçici 15'inci maddesinin kaldırılması da bulunuyor. Bu madde, 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Milli Güvenlik Konseyi, bu Konseyin yönetiminde kurulmuş hükümetlerin üyeleri ve dönemin Danışma Meclisi'nin kararlarını uygulayan her kademedeki uygulayıcılar hakkında dava açılamayacağını düzenliyordu. Halkoylamasından "evet" kararı çıkması halinde Geçici 15'inci madde de kalkmış olacağından bu madde kapsamına giren kişilerin yargılanması da mümkün olacak. Ancak bazı hukukçular, Geçici 15'inci maddenin kaldırılmasının bu madde kapsamındaki kişilerin yargılanmasının önünü açmayacağını, ayrı bir düzenleme yapılmadıkça bu kişilerin yargılanamayacağını savunuyor. YSK'nın belirlediği tarihin bir başka özelliği de Ramazan Bayramı'nın hemen sonrasına denk düşmesi. Ramazan Bayramı bu yıl 9, 10 ve 11 Eylül tarihlerine kutlanacak. Bu nedenle siyasi partiler referanduma ilişkin propagandalarını ağırlıklı olarak Ramazan ayı süresince yapacak. Bayram tatilinin sona ermesinden sonraki ilk günde de sandık kurulacak.

Bilmek,bilmemekten iyidir;

Selam ve saygılar..

ARKADAŞLAR! BİRKAÇ ŞEREFSİZ DOLANDIRICI BAZI ARKADAŞLARIMIZIN FACEBOOK
ŞİFRELERİNİ ELE GEÇİRMİŞ O ARKADAŞLARIN ARKADAŞLARINDAN SOHBET ODASINI
KULLANARAK KONTÖR İSTİYORLAR. BENDEN DE FACEBOOK SOHBET ODASINDA AHMET CAN VE İLYAS ERGÜL BEYİN ADINI KULLANARAK 250 KONTÖR İSTEDİLER ARKADAŞLARI ARAYIP SORDUM. OLAY ORTAYA ÇIKTI. DİKKATLİ OLUN VE ŞİFRELERİNİZİ SIK SIK DEĞİŞTİRİN.
SAYGILAR

Ben "HAVET" diyeceğim.

Kim ne derse desin, görüş beyan edenler, kendi ideolojilerine göre yapıyorlar bunu. Vay efendim "hükümet zırnık vermemiş, bizi geriye götürmüş, bunun için "hayır" diyeceğim" demek bir kandırmacadır. Zaten hükümet verseydi de vermeseydi de kimse, hele hele belli bir eğitim seviyesinde bulunup da fikirleri oturmuş bizler gibi insanların sırf bu sebeple düşüncelerimizi değiştireceğimize kimseyi inandıramayız. Yani hükümet bana 1 nci derecenin 4 ncü kademesini verseydi ben sadece buna bakarak mı hükümet dediğine evet diyecektim? Hâlbuki benim için karar vermemi etkileyen bin türlü hadise var. Elbette bin türlü hadiseye göre karar verecektim.

27 Nisan bildirisine "postalları giyerek" destek verenler emekli astsubaylardı. Oy oranı bide biri bile bulmayan bir partinin kuruluş yıldönümü kutlamalarına hem bizzat giderek katılan hem de çelenk göndererek tebrik edenler de emekli astsubaylardı. Elbette bunu da yapabilirler& Anlayamadığım şu: Önümüzdeki seçimlerde oy oranı binde biri bile bulmayan bir partinin iktidara gelme ihtimali mi görüldü yoksa? Bu görüldü de haklarımızın yegâne savunucusu bir iktidarı mı keşfettik? Eğer böyleyse elbette ben de onların yanında yer almak isterim. Tekrar ediyorum burada fikir beyan eden herkes dünya görüşü doğrultusunda yapıyor bunu. Yoksa haklarımız, hukukumuz gibi kaygılardan kaynaklansaydı bu beyanların ayakları daha fazla yere basardı. Şimdi herkes fikir beyan ederken benim susmam kendime haksızlık olurdu. Ben hiç kimseye "vatan haini", "satılmış" "ülkeyi bölmeye azmetmiş" v.s gibi suçlamaları yapmadan şöyle diyorum. Çünkü bu tür ithamlar sürekli olarak iktidar partisine yaradı. Bu yüzdendir ki mağduriyet çorbasına tuz atmak istemiyorum.

Ben 12 Eylül'de "havet" diyorum. Muhtemel bir parti iktidarında ellerim dolu dolu gidebilmem için ben de politika yapıyorum yani. Yoksa ben "evet" dersem ve hükümet iktidar olamasa ya da "hayır" desem hükümet iktidar olsa nasıl çıkarım karşılarına? J Burası madem demokratik bir platform, ben de düşüncelerimi açıkça beyan ediyor ve "havet" diyorum.

Tam burada bir de soru soruyorum.

Siz başbakan olsaydınız; 27 Nisan'a destek ilanları yayınlayanlara, sempatiniz nasıl olurdu?

Politika babayı oğula, kardeşi kardeşe, kocayı karıya, karıyı kocaya, öğrenciyi hocaya, düşman etmeye devam ediyor. Eskiden "hangi partilisin?" diye sorduklarında "ben ekmek partisindenim" diye cevap verirdi bu konuda tecrübe sahibi olanlar... Politika elbette hayatın da kendisidir. Elbette yapılmalıdır. Ama bu işlevini de göz ardı etmeden ve hem kendimize hem de memleketimize getirisi olacaksa ayrıca bilinçli ve bilimsel yapılmalıdır. Bakın çevrenize; bakın politika konuşuluncaya kadar can ciğer kuzu sarması olanların durumlarına& Bir de siyaset konuları gündeme gelince bakın, sanki ateş ve barutun karşılaşması gibi bir ortamın varlığını göreceksiniz. Her gün yaşadığımız gerçeklerdir bunlar.

"Benim maaşıma zırnık zam yapmadılar öyleyse hadlerini bildireyim." Ya da ben 8 yıldır hem ev hem de araba sahibi oldum" öyleyse alkışlayayım" gibi bir yaklaşım yanlış, yanlış olduğu kadar da eksik bir yaklaşımdır.

Acaba bize istediklerimizi verecek olanlar, bizim varlığımızdan haberdarlar mı? Acaba biz gerçekten de ağladığımız kadar sefil insanlar mıyız? onların gözünde. Acaba "ateş olsanız cürümünüz kadar yer yakarsınız" mı diyorlar bizim için? Acaba "tavşan dağa küsmüş de dağın haberi mi yok...?"

Her şeyi bir kenara bırakıp biz öncelikle bize haklarımızı kim verecekse onlara kendimizi iyice bir tanıtmalıyız. İki faktörlü bir denklem bu denklem& Faktörün biri bizi çok iyi tanıyor ama diğer faktör bizi hiç tanımıyor. Tanımayanlara kendimizi bir güzel tanıtmalıyız. Biz var mıyız, yok muyuz? Bu da yıllarımız alacak bir konudur. Sonra da öncelikle kendi aramızda bir konsensüse varmalıyız. Önceliğimiz politika mı, sorunlarımız mı, ben'liğimiz mi, birbirimize olan saygımız, sevgimiz mi, ideolojilerimiz mi?" buna karar vermeliyiz.

Daha sonra da ne istediğimizi bir hale yola koymalıyız. Ondan sonra da "evet"le, "hayır"la yani oylarımızla tehdit etmeliyiz siyaset kurumunu. Yoksa evet mi diyeceğiz, hayır mı diyeceğiz kimsenin umurunda değiliz. Ha yarın öbür gün partiler sıraya dizilir kapımıza dayanırlar ve gelin evet deyin, yok yok hayır deyin diye bizden randevu istemeye başlarlar, işte o zaman bizler de diğer STKlar gibi kabuğumuzu kırmış oluruz.

Yoksa bizi niye kale alsınlar?

Şimdilik gelin hep birlikte "havet" diyelim

Tayyar YILDIRIM

Değerli ağabeylerim ve arkadaşlarım;
Assubayların sorununu kim çözer?
Bizim milletimiz Astsubay deyince ne anlıyor:
Altında bir araç arkasında beş on tüfekli asker vur deyince vuran, kır deyince kıran, kahve basan, küçükleri tokatlayan, gözünün tutmadığını karakola çekip icabına bakan komutanı, uyanığın birisi koluna girip komutanım yemekler benden deyip lokantada cam kenarına oturtup komutanla yemek yediğini eşine dostuna gösterecek, hem de böbürlenerek anlatacak. Kimin yoğurdu güzel, kimin yumurtası taze, kimin peyniri leziz, eli cebine gitmeyen, almancı zamanı geldimi evi viski, şampanya yabancı sıgara dolan kişi olarak tanıyor. Maalesef arkadaşlar bu günler geçmişte kalmış olsa da, bir kısım Assubayımızı çağrıştırıyor. Hanımın çiftliği dizisinde jandarma Assubayına (komutana) kavurma verip aranan kişiyi kaçırdılar.
Askerliğini yapan herkesin mezara kadar bitmeyen anıları vardır. Assubaylardan tek hatırladığı yediği tokattır. Assubayların yol biletini aldığını, üstüne başına kıyafet, çocuğuna oyuncak, çarşı izinine çıkarken de parası gelmeyenin cebine üç beş kuruş koyan Assubayı unutur. Rahatsızlandığında sağlık amirliğine arabasıyla götürüp durumu düzelene kadar başında bekleyen Assubayı yine unutur. Subayın birisi aferin dedi mi yıllarca anlatır.
Subay gözüyle Assubaya bakarsak özetle: Bölmek kolay, parçalamak kolay, hakkında kim ne düşünüyor öğrenmek kolay birlik beraberliklerini bozmak kolay vs.
Sonuç olarak bizler öncelikle topluma kendimizi doğru tanıtmalıyız. TSK'da kara, deniz, hava ve jandarma Assubaylarının halkla yüzyüze olanlarının öneminin daha çok olduğunu bu arkadaşların görevlerinin yanı sıra Assubayları temsil görevlerinin olduğunu bilmeliler.
Bizim milletimiz Astsubay deyince ne anlıyor sorusuna güzel cevaplar verdiğimizde bizim sorunlarımız çözülmüş olacak değerli ağabeylerim ve arkadaşlarım.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ, DIŞ GÜÇLER TARAFINDAN DESTEKLENEN, BESLENEN, GAZETE KÖŞELERİNDE YAZACAKLARI, TELEVİZYON PROGRAMLARINDA KONUŞACAKLARI METİNLERİ ÖNCEDEN HAZIRLANIP ELERİNE VERİLEN, GERCEKLE BİR İLGİSİ OLMAYAN YALAN, YANLIŞ BİLGİLERLE GÜZEL TÜRKİYE'MİN GERİLMESİNİ PARCALANMASINA CANAK TUTAN SATILMIŞ VATAN HAİNLERİ SÖZDE AYDIN, GAZETECİ VE AKADEMİSYENLER TARAFINDAN KAHPECE SALDIRILARA MARUZ KALDIĞI BİR SÜREC İÇERİSİNDE GECMEKTEYİZ.
TÜRK OLMAK, TÜRK KİMLİĞİNİ SAVUNAN İNSANLARA ACIK VE NET BİR ŞEKİLDE PROVAKATÖR DİYECEK KADAR İLERİ GİDİLMEYE BAŞLANMIŞTIR.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İLE POLİSİ KARŞI KARŞIYA GETİRECEK DOĞRULUĞU GEREKLİ BİRİM TARAFINDAN TEYİT EDİLMEMİŞ YALAN HABERLERLE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ VATANINA İHANET EDEN BİR KURUM OLARAK KAMUOYUNA LANSE ETMEYE ÇALIŞMAKTADIRLAR.

OYNANMAK İSTENEN OYUN ÇOK BÜYÜK BİR OYUN, OYUNCULAR VERİLEN ROLLERİ EKSİKSİZ MEDYANIN DA YARDIMIYLA YERİNE GETİRMEKTEDİRLER.

MEDYADA ÇIKAN DOĞRULUĞU TEYİT EDİLMEYEN, BİLGİLERİN GERCEK OLUP OLMADIĞINI, GENELKURMAY VE EMNİYET BİR AÇIKLAMA YAPARAK KAMUOYUNU AYDINLATMALIDIR.

NOT: ÖZLÜK HAKLARIMIZLA İLGİLİ HER TÜRLÜ YASAL MÜCADELENİN İÇERİSİNDE OLDUĞUMU VE OLACAĞIMI DA BELİRTMEK İSTERİM.

TARAF OLMADAN, MÜCADELE ETMEDEN, SAHİP OLDUĞUN GÜCÜ KULLANMADAN BAŞARAMAYACAĞIMI BİLENLERDENİM.HAREKETE GECMEYEN GÜÇ, GÜÇ DEĞİLDİR.

TÜM DAVA ARKADAŞLARIMA "HAYIR"LI GÜNLER DİLERİM.

Büyük bir zevkle 12 EYLÜL Referandumunda ben de bu hükümete HAYIR'lı işler dileyeceğim.Selam ve saygılar.

Bunca ayak oyunundan sonra elbette ben de bana oyun oynayıp 8 senede maaşımı ve beni küçülten,benim büyüklerime çeşitli defalar haklarınızı vereceğiz deyip dalga geçen,ülkede,satılmadık kurum bırakmayan bu adamlara elbette HAYIR'lı günler dileyeceğim.
Siz ne verirseniz verin. Asb.Hak ve onuru için mücadele ediyorsam bunu vermeyenlere ödül vermek,destek vermek çelişkidir.
Saygılar.
Takipteyim.

Tüm meslekdaşlarımın şimdiden Ramazanlarını kutlar, mutluluklar diler, 12 EYLÜL dahil bu bayram süresince günlerinin HAYIR'larla geçmesini dilerim.Güzel günlere evet,Ülkemi bölmeye çalışanlara hayır,hayır yüzbin kere HAYIR.

Elbette kimse kimseye akıl verme durumunda değil.

Üzülüyorum.
Sekiz yıl önce, "Metal Fırtına" adlı kurgu kitabının en çok sattığı, yani Kuzey Irak'taki soydaşlarımızın kılına dokunulursa, o bölgedeki ülke çıkarları zarar görecek olursa Amerika ile bile savaşabiliriz, birlik beraberlik ruh halinin hakim olduğu bir ülkede, iç savaşın eşiğine gelmişiz, neredeyse birileri, kendisine verilmiş görev gereği adım adım ülke bir iç sorunun çözümü için, BM Barış Gücü çağırılacak hale getirilmiş, ama ülkede her şey dört dörtlükmüş, bütün demokrasi dört dörtlük işliyormuş da, Emekli Assubaylar Sitesinde "EVET" "HAYIR" konusunda siyasi tarafsızlık bozulacak diye birilerinin ödü kopuyor.

Üzülüyorum.
Diğer bir meslektaşımın biri belki de bilinçli olarak böyle davranan zihniyeti anladığı dilden konuşmak,ikna etmek, için "Kim zamanında Assubaylara ne verildi, kim zamanında verilmedi" demek zorunda kalıyor.

Üzülüyorum.
Tuttuğum siyasi taraf yeter ki zarar görmesin, insanlık onuruna yakışmayan sadaka şeklinde de olsa razıyız Assubaylara da avanta verilsin. Ülke üç dört parçaya bölünsün, polisin telefon dinleme yetkisi iptal ettirilmeyip jandarmanın bu yetkisini elinden alan, terörist olduğundan şüphelenilen aracın bagajının dağ başında kontrol noktasında jandarma tarafından aranmasını mahkeme kararına bağladık diye övünenler çıksın "Osmaniye'deki jandarma birliğini korumak benim görevim mi" deme terbiyesizliğini göstersin umurumda değil. Yeter ki Emekli Assubaylar Sitesinde tarafsızlık bozulmasın benim tuttuğum siyasi taraf zarar görmesin ülke iç savaş ortamına gelmiş umurumda değil.

Üzülüyorum.
Efendi efendi kendine gel. Durum emekli Assubayların haklarının gasp edilmesi, kim az verdi kim çok verdi boyutlarını çoktan aşmış durumda. Durum artık bu ülkenin yarınlarda var olup olmama sorununa geldi dayandı.
Yok öyle yağma, hak mücadelesine evet, ama ben bu haliyle bile devletimin birliğinden bütünlüğünden yanayım. Bütünlüğü bozacak herhangi bir hareket, gidiş, o yolda parke taşı döşeme içinde olanlara "Hayır", işine gelirse.

Sayın Çetiner kardeşim sizi yıllardır ilgi ile izliyorum onur mücadelemize desteğiniz birikiminiz yüreğinizi takdir ediyorum.
TEMAD yönetimi bu tür kararları alabileceğini zannetmiyorum.
Zaten bizler bu konuda sağlıklı değerlendirmeyi yapabilecek durumdayız. Arkadaşlarımız referandum konusunda en doğru kararı verecektir. Ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Sn.Meslektaşım Beşgen, elbette evet hayır diye telkine hiç bir meslektaşımızın ihtiyacı yok, çünkü akıl üstün!! Herkes düşünsün ona göre oyunu kullansın tabiiki, ancak 8 yıldır AKP'nin biz Assubaylara zırnık dahi vermedigini de tuzu kurular hariç herkes bilmektedir ve hiç bir dönemde zümremizin hakları bu kadar keskin gasp edilmemiştir. Eğer siz başka bir şeyler biliyorsanız açık açık yazın ki bizler de bilelim. AKP vurdumduymazlığından başka kimler vurdumduymaz olmuş zümremiz için.. Yeni mezun bir polis ile yeni mezun bir Assubayın bundan 8 yıl önceki durumu ile şimdiki durumunu irdelerseniz AKP'nin bize bakışını net olarak ortaya koyarsınız. Haaa bu arada bana sorarlarsa telkine hiç gelemem,ama HAYIRLI işler demek isterim... Saygılarımla.

Sevgili meslektaşlarım;
Bu ülkede yaşayan insanlar olarak,tabiiki ülke sorunları ile ilgilenip,yorum yapacağız. Hele referandum sürecine girdiğimiz şu günlerde. Bence kimsenin EVET ya da HAYIR kullanalım diyerek,telkinde bulunması uygun düşmez. Olaylara geniş pencereden bakalım. Ve Asb.haklarının hangi süreçte daha fazla gasp edildiğini iyice düşünelim.İnanıyorum ki meslektaşlarımız en doğru yolu bulacaklardır. Hepinize selam ve saygılar.

TEMAD SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ OLMASINA RAĞMEN EĞER Kİ ÜYELERİ MAĞDUR EDİLİRKEN BİR YAPTIRIMI YOK İSE YILLARDIR TEMAD'IN BİZİM UĞRADIĞIMIZ HAKSIZLIKLARA KARŞI BİR ÇÖZÜM ÜRETEMEDİĞİ İÇİN TEMAD GENEL BAŞKAN VE YÖNETİMİNİ ELEŞTİRMEMİZ BÜYÜK HAKSIZLIK OLMUŞTUR.

BUGÜNDEN SONRA TEMAD HAKKINDA ÖZLÜK HAKLARIMIZDAKİ KAYIPLARI GİDERMEK İÇİN MÜCADELE ETMEDİĞİ İÇİN ŞAHSEN BEN TEMAD'I ARTIK ELEŞTİRMEYECEĞİM.

EDİNDİĞİM EN BÜYÜK FİKİR EMEKLİ ASTSUBAYLARIN YILLARDIR GASP EDİLEN ÖZLÜK HAKLARININ BİR O KADAR DAHA GASP EDİLECEĞİDİR. SANIRIM BEN YAŞADIĞIM SÜRECE İYİLEŞTİRMELERİ GÖREMEYECEĞİM.
TÜM DEĞERLİ AĞABEYLERİME SEVGİ VE SAYGILARIMI SUNARIM.

HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN.

SAYIN VEYSEL ÇETİNER;

YAZINIZLA İLGİLİ TEMAD GENEL MERKEZİNİN REFERANDUM SÜRECİ İÇİN AÇIKLAMA YAPMASINI BEKLEDİĞİNİZ YÖNÜNDE VE KONUNUN HAYIR OLMASI ŞEKLİNDEKİ DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞMIYORUM .

BEN BİR ARKADAŞINIZ OLARAK ZATEN HAYIR KULLANACAĞIM. TEMAD SİYASİ BİR KİMLİĞİN HİÇ BİR SİYASİ GÖRÜŞÜN TARAFI OLAMAZ. BİZLER ÜLKENİN YEDİ YÖRESİNİN BİR MOZAYİĞİNİ TEMSİL EDİYORUZ.

BUGÜNE DEK SON SEKİZ YILDA TEMAD 27 NİSAN BİLDİRİSİNE "GENELKURMAY'IN ARKASINDAYIM" DİYEREK MUVAZZAF VE BİZ EMEKLİ KESİME AKP YETERİNCE ACI ÇEKTİRDİ.

LÜTFEN YİNE AYNI HATANIN YAPILMAMASI KONUSUNDA TARAF OLMAMALIYIZ .

HATIRLAYIN TESUD TÜM BİRİMLERİNE DANIŞARAK 27 NİSAN KONUSUNDA GÖRÜŞ ALMIŞ VE "BİZ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜYÜZ, TARAF OLAMAYIZ" AÇIKLAMASI YAPMIŞTIR .

SAYGILARIMLA *ATİLLA ABAYLI

Bir kısmın, Filistin halkı için göz yaşları sel olurken, işçi sınıfının, çalışanın, emekçinin, dar gelirlinin gözyaşları yitip giden geleceklerinin peşinde sel oluyor. Tükenmişliğin, çağdaş köleliğin esiri olan emekçi sınıfı bir nevi kader mahkumu olmuş.

http://www.gun24saat.com/index.asp?gorev=hab erdetay&id=3092

Sevgili dava arkadaşlarım yaklaşan referandum da TEMAD'ın takınacağı tavır çok önemli olmaya başlamıştır. Ak Parti hükümeti 2002' den beri TSK personeline soğuk bir tavır takınarak maaşlarımızı ciddi bir erozyona uğratmıştır. TBMM'de bizi ilgilendiren hiçbir kanun kabul edilmemiştir.
Tüm dava arkadaşlarımın şunu artık anlamasını istiyorum, bilinçli olarak emekli ve çalışan Astsubayların özlük hakları Ak Parti tarafından gasp ediliyor.
Referandum sürecine girdiğimiz şu günlerde TEMAD bu konuda açık ve cesurca bir karar alarak 2002'den beri özlük haklarımızı hep geri götüren AK Parti Hükümetinin hazırlamış olduğu anayasa paketine tüm emekli ve çalışan Astsubay olarak HAYIR diyerek bir ders verme zamanı gelmiştir.
TEMAD genel başkanının bu konuda bir açıklama yapmasını beklemekteyim.
Saygılarımla.

HEDEF ANKARA

Değerli Arkadaşlarım;
Aylardır bizler bazı taşları yerinden oynatabilecek ölçüde eylemlerle sesimizi duyurmaya, sürekli kan kaybeden onurumuza sahip çıkmaya ve gasp edilen haklarımızı almaya çalıştıkça kendini "hetere seksüel" tartışmaları ile Türkiye Burjuvazisine kabul ettiren S.Duman ve onun gibiler bizlerin üzerinden prim yapmaya devam ediyor.Bunlar bu cesareti nereden alıyor? Herşeyden önce daha doğarken sakat doğan 2847 No.lu yasa ile kurulan üst örgütümüz TEMAD'a verilen görev(!) pasif, edilgin,etkinliği olmayan bir görevdir. Bu nedenle bu güne değin etkili hiçbir eylemi ve etkinliği olmadığı için kamuoyu yeterince tanımamakta basın yanlış tanımakta ve bir kısım basın da bizim üzerimizden TSK.düşmanlığına devam etmektedir.Yöneticilerimiz kendilerine tanınan haklarını(!)kullanarak çekirdek çitleyip anılarını anlatıyor olmalılar birbirlerine. "Ben Kayseri'de Lv.Dp.K.lığında iken Adilhan diye bir Bşçvş'um vardı....(!)"

Değerli Ağabeylerim, Kardeşlerim;burada yazıp çizip eleştirip hiçbir şey yapmadığımızdan şikayet eden meslektaşlarım.
TEMAD Yönetimi bilerek veya başka hesaplarla susarak kendilerini sessizliğe gömerken artık sayıları yüz binle ifade edilen niceliği ile ve on binleri bulan Üniversıte bitirenlerimizle niteliği olan bu sınıfı ayağa kaldıracak tek çözüm EYLEMDİR. Çünkü EYLEMSİZ kitleler önce pasifize olurlar sonra dağılırlar.Kitleleri heycanlandıracak tutarlı,yasal,iyi planlanmış,ne dediğini ne istediğinin net olarak ortaya koyan örgütler ve bu örgütlerin(Başkanı değil) lideri birliği ve beraberliği sağladığı gibi giderekte örgütü yaygınlaştırır.

NE YAPMALI?
Bir yıl önce Kardeşimiz Tuncer KÜÇÜK'ün tek başına yürüyüşü kendi aramızda ses getirse de basın ve kamuoyunda yeteri kadar destek bulamadı. Bu kez 17 Ekim'de Ankara'da Anıtkabir'de olacak şekilde İstanbul'dan,Eskişehir'den,İzmir'den,Antalya'dan,Konya'dan, Kayseri'den Anamur'dan konvoylar halinde arabalarımızla yola çıkalım.
Bunun yasal sakıncası olup olmadığını hukukçu arkadaşlarımız araştırırlar. Eylül başından itibarende basın bildirimlerine başlarız. Bizler yine Anıtpark'ta toplanalım.TEMAD da Aslanlı Yol'da toplansın bizi beklesin. "Em.Assb.lar güçbirliği ve ONUR YÜRÜYÜŞÜ" şapkalarımızda ne yazdığını okumaya çalışıp "Bunlar ERSEN tayfası" diye dalga geçsinler.
Eğer yeterli katılımı sağlayıp basını iyi kullanabilirsek bizi hafife alanlara iyi bir ders vereceğimizi sanıyorum. Korkmak kabul etmektir. Susmak onaylamaktır.

BU SINIF KURTULUŞUNUN KENDİ ELİNDE OLDUĞUNU VE O ELİNİ YERE BASARAK AYAĞA KALKTIĞI GÜN NELERİ BAŞARABİLECEĞİNİ GÖRECEKTİR.
Bu uğurda ayağa kalkmak için elini kullanan her meslektaşımın büyük küçük ellerini öpüyorum.
Adilhan Şanlı-Anamur

Sevgili meslektaşlarım, Bir kaç gündür bazı meslektaşlarımız haklı olarak Vatan gazetesi yazarı Selahattin DUMAN hakkında yorumlar yapmaktalar.Ben bu konuyu biraz değişik yorumlamak istiyorum. Emeklisi,muvazzafı sayıları yüzbinlerle telaffuz edilen Assubaylar,OYAK'ta katılımları kadar temsil edilmiyorsa,ettirilmiyorsa o devasa maddi gücün içinde her konuda yer alamıyorsa Selahattin DUMAN'lar bitmez. İnsanlık onuru,Demokrasi,Cumhuriyet ilkelerine hiç yakışmayan Askeri ceza kanunu değişmedikçe bir yerlere yaranmak gayesiyle Selahattin DUMAN gibiler hep olacaktır.Birileri Asb.ları aşağıladığında, binlerce meslektaş adı geçeni iş yerinde demokratik olarak protesto etmiyorsa,maalesef bu gibiler hep türeyecektir.İnşallah bu gibilerin sayesinde bu toplum uyanır.Eyleme geçer.Hepinizi en iyi dileklerimle selamlıyorum.

Kıymetli Meslekdaşlarım
Bizimle ilgili art niyetli davranışlar ve önyargılar bitmiyor biz ve bizi temsil edenler demekki bizi yeteri kadar anlatması gerekiyor, Bazı olumsuzluklarda pire deve ediliyor.
Selahattin Duman denilen kişiler bu toplumda bitmez Gazeteci kalemini satmayan tarafsız kişiye denir.
Ersen bey S.Dumanın çifte standardını tespit edip yazmış, onurlu biri ise özür diler değilse yazılanları boynunda madalyon olarak taşıyacaktır.Sağlıklı günler dilerim.