Onurlu yaşama giden yolun öncülerine taş atan insanın insanlığından şüphe ederim.

Sessizliğimizde ses, tükenmişliğimizde nefes olan Sayın Gürpınar'a selam olsun.

Sözüm Mehmet ÇOŞKUN'a; Astsubay onuruna sahip çıkmak isteyen, hiçbir menfaat ve beklentisi olmayan çok değerli Sn.Ersen GÜRPINAR ağabeyimize " yaz Ersen GÜRPINAR yaz seni de hizmet ediyor sansınlar" bunu yazarken vicdanın hiç mi sızlamadı.

Mehmet ÇOŞKUN şu sorularıma cevap verecek cesaretiniz var mı?

Siz kimsiniz neyin peşindesiniz?

Kimin maşasısınız?

Durup dururken neden bu yazıyı yazdınız?

Günden değiştirmek için sizi hangi güçler kullandı?

Yazmış olduğunuz bu mesaj nasıl oldu da TEMAD mesaj panosundan sansürlenmeden yayınlandı.

Bu tür çirkin, emekli Astsubaylara zarar verecek mesajları yayınlayan TEMAD başta olmak amacınızın ne olduğunu biliyoruz. Başarısızlığınızı gündem değiştirmek için çok değerli, saygın, emekli Astsubaylar için mücadele veren sayın Ersen GÜRPINAR ağabeyimizi yıpratacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

İnsanlar, daima doğruluğa karşı fıtrî bir meyil içindedirler. Doğruluk, bir güneş gibi bütün gören gözlere nurunu iletir aslında... Işıklarıyla, gönül gergefine aydınlık motiflerini nakşeder. Fakat bazı gözler vardır, âmâ, kör... Bazı gözler vardır, baktığı halde görmeyen... Işıktan korkar bazıları. Yarasa gözü gibi... Işığı görünce kapaklarını indirir ve mağara-misal oyuklarına çekilir. İşte bu gözler görmezler hakikat ışığını... Bu gözler karanlığın meftunu, ışığın en büyük düşmanıdırlar.

GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

Sen işine bak dostum bırak itler ürüsün
Şerefsiz satılmışlar hep üstüne yürüsün
Güneş mutlak açacak balçık ile sıvanmaz
Zorbanın eşkıyanın alçaklığı görünsün

Ahmet YARDIMCI

TEMAD site yönetimi Mehmet COŞKUN'un yazısını yayınlamakla Genel Başkan'a kötülük etmiştir. TEMAD'ın başarılı olması için çırpınan, herkesin takdir ettiği Sayın Ersen GÜRPINAR'ı hedef alan yazı ,buram buram yağcılık kokmaktadır.

TEMAD Genel Başkanı haksız bulduğu eleştirilere cevap verecek donanıma sahiptir. Mehmet COŞKUN gibilerine ihtiyacı yoktur. Yağcılık; ihtiyaçların karşılanabileceği makam ve statüye yapılır. Derneğin bazı kişilere değil, tüm Assubay camiasının menfaatleri için çalıştığını düşünmek istiyorum. Saygılarımla.

Bu Mehmet COŞKUN hakkında TEMAD'a bende yazdım ama yayınlanmama ihtimaline karşı aşağıya çıkarıyorum.Belki faydası olur.Biliyorum ki burayı da takip ediyor.
Bu sayede büyüklerimizi satmayacağımızı ve sonuna kadar beraber olduğumuzu da anlar.
---
TEMAD MESAJ PANOSU
Koskoca TEMAD sitesi TEMAD üyesini karalama yeri değildir. Bir tarafta her konuda kendini kanıtlamış saygın kişilik Sn.Ersen GÜRPINAR,diğer tarafta sanırım kıskanç ve ahlaki yoksunluğu olan(ki yazdıklarından bu anlaşılıyor) ve nedir,kimdir,TEMAD için ne yapmıştır,ne katkı sunmuştur,meslektaşları için ne yapmıştır vb. bilinmeyen,sanırım birçok üye için de hiç bir şey ifade etmeyen 'Mehmet COŞKUN'...Bu karalamalarda Sn.Ersen Gürpınar'ı herkesin tanıdığını yazmışsınız. Hem de bundan gurur ve onur duyuyoruz.
TEMAD'ımız amaca ulaşmasında güçlendirmek adına eleştirmek her üyenin görevi olmalıdır.

Mehmet COŞKUN'lar çamur atmak yerine TEMAD'a katkı sunsunlar ki hak ve onur talebinde bulunan binlerce emekli Assubay hedefe dahada çabuk ulaşsın.

Çirkinliğe gerek yok.

Takipteyim.

KENDİNİZE GELİN.
TEMAD'ın Yöneticileri aklınızı başınıza toplayınız.TEMAD BABANIZIN ÇİFTLİĞİ DEĞİL. BİZLERİN SAYESİNDE O KOLTUKLARDA OTURUYORSUNUZ, HEM DE HİÇ BİR İŞE YARAMADAN.ASSUBAY ONUR MÜCADELESİNE GÖNÜL VERMİŞ SN. ERSEN GÜRPINAR'A MESNETSİZ SUÇLAMALARDA BULUNANLARA BASİT MENFAATLERİNİZ İÇİN KUCAK AÇIYORSUNUZ.SİZLER NASIL ASSUBAYSINIZ? KOLTUKLARINIZ UĞRUNA BASİT OYUNLARA BAŞ VURUYORSUNUZ. YAZININ ALTINA NEDEN GÖRÜŞ BELİRTMİYORSUNUZ? GENELKURMAY'A, SİYASİLERE GELİNCE KUZU GİBİSİNİZ MESLEKTAŞINIZA GELİNCE KAPLAN !..
Üyenizi kovarsınız, ben eleştirince ihracımı istersiniz, SİTENİZDE SANSÜR UYGULARSINIZ, 19 MAYIS MESAJIMI BİLE YAYINLAMAZSINIZ. Üyelerinize hakaret edersiniz sanal kimliklerle ortalığı karıştırırsınız.Yakışıyor mu? Bizler ne zaman Tüzük konusunu ve Olağanüstü kurulu dile getirsek telaşa kapılıp saldırıyor ve saldırtıyorsunuz.Tümünüzü toplasak bir Ersen GÜRPINAR'ın yarısı olamazsınız.

O yazıyı yazan şahsa söyleyecek hiç bir sözüm yok, sadece acıyorum.TEMAD'a hizmet etmesi gerekenler otel motel gezi işleriyle uğraşıyorlar, hem de bizim aidatlarımızla.Gitsin de onları eleştirsin Genelkurmay'ın kapısından 11 defa neden kovulduklarının hesabını sorsun. BOŞA ASSUBAYLAR ADAM OLMAZ DEMİYORLAR, BÖYLE YÖNETİCİLER, BÖYLE ASSUBAYLAR VARKEN !..
İSTİFA EDİN, KOVULMADAN GİDİN.ASSUBAY SEVDALISI SN. GÜRPINAR'I ELEŞTİRMEK NE TEMAD YÖNETİMİ'NİN, NE DE İŞBİRLİKÇİLERİNİN HADDİNEDİR.Aklınızı başınıza toplayın, haddinizi bilin.TEMAD'IN ASIL SAHİPLERİ BİZLERİZ, AVANELERİNİZE SAHİP ÇIKIN ASSUBAYLARI VE ASSUBAY İSMİNİ MENFAATLERİNİZ UĞRUNA KİRLETMEYİN, AYIPTIR.TV'DE 3 DAKİKA GÖRÜNMEYLE BİR İŞ YAPTIĞINIZI DA ZANNETMEYİN.BU EKRANLARDA GÖRÜNMENİZİ DE ERSEN GÜRPINAR'A BORÇLU OLDUĞUNUZU UNUTMAYINIZ.

TEMAD mesaj sayfasına yazdığım yazımdır.

Mehmet COŞKUN (seni bilirim) sen kimsenin muhatabı olamazsın, senden önceki sanallara da teklif yaptım Ankara'da olanları dahi buluşmaya gelemedi, kabul edemedi sen de onlardan birisin, yani bir zavallısın gerçek olmayan kimin kukla adı olduğun da malum ,ne yazık ki böyle bir dernek senin zavallı adını Sn.Ersen GÜRPINAR'ı karalamak için kullanıyor; ama bilmiyorlar ki altın yere düşmekle değer kaybetmez,bir de mevlanın şu muhteşem sözü var ki tam sana ve senin ağa babalarına cuk uyar.

Suskunluğum asaletimdendir
Sözleyecek çok lafım var!
Bir lafa bakarım laf mı diye
Bir de söyleyene bakarım Adam mı diye.

Mehmet AKPINAR
TEMAD Ankara Delegesi

Sevgili Meslektaşlarım ,
TEMAD Yönetimi'nin içine düştüğü durumu ve zavallı hallerini anlamıyacak durumda değiliz anlıyoruz,yeni bir sanal kimlik yaratılmış bunun erbabı zaten yönetimde hep olan kişi,kendisi de çok iyi bilir ki, biz de kendisini biliriz,şimdi anlayınca yüzü kızarır mı bilemem ;ama durum açık ve nettir,genel kurul sürecinde 4-5 ay içinde tüzük kurultayının toplanması kararlaştırıldı,bunun için de tüzük değişim komisyonu oluşturuldu,ama yönetim bu kadar başarısızlıklar sonucu yapılacak bu genel kurulun bir yönetim değişikliğiyle sonuçlanabilecek savı nedeniyle bu tüzük kurultayını yapmayı istemiyor,aslında yönetim zaten bir şey yapmayı istemiyor tek dertleri TEMAD'ı yönetmek üyelikler üzerinden nemalanmak,o kadar,ama cin artık lambadan çıktı içeri sokmak mümkün değil ,hal böyle olunca ne yapılacak; bu topluma fikirleri ile önderlik edenler sanal tetikçiler eliyle karalanacak(çamur at izi kalır misali) bunlar hep bildiğimiz Bizans taktikleri, buna hem Ersen abimiz hem de bizler hazırız,belgeleri yavaş yavaş açalım,Sayın Başkan, Recai bey nasıllar, selamlar ederim.

Mevcut Yönetim gitmedikçe gerçekten Assubayların dertlerini dert eden bunun için çalışan bir yönetim gelmedikçe bu iş düzelmez,oyunuza sahip çıkın,imza toplayın derneği olağanüstü genel kurula götürün,yeni yıpranmamış pırıl pırıl bir genç yönetimi iş başına getirin sesinizi duyurun ,ya da yatın bekleyin belki bir kurtaran bulursunuz,ama 50-100 sene sonra...

Bravo Sayın Mesut Mavituna, ağzından çıkan her kelimede Assubay onurunun savunuculuğunu yapan bir kişiye karşı yazılan bu mesnetsiz yazıyı ve bu yazıyı bilerek kasten yayınlayan TEMAD site yönetimini kınıyorum. TV Kanalında kan'ını parayla satan emekli Assubay muhabbetinden öte iki laf edemeyen TEMAD Başkanı'na şunu söylüyorum:
Neden ve kimden korkuyorsun?Neden "gaip"e sesleniyorsun?Neden çifte standart uygulayanları medya önünde topluma şikayet etmiyorsun?
Toplumun vergilerinden toplanan garip gurebanın hakkı olan devletin parasını hak dahilinde hak edene hak ettiği kadar verilmesini neden savunmuyorsun?
"Yağma hasanın böreği yok" diyemiyorsun.
Anayasal haklarımızı söke söke alacağımızı neden söylemiyorsun?
Neden, neden, neden?

Ben bunları söylediğim zaman ne olmuş oluyorum.
TEMAD düşmanı mı?
Assubay düşmanı mı?
Yönetimi devirip yerleşmeye çalışan koltuk sevdalısı mı?
Yoksa evdeki sıcak koltuğumda bilgisayarın başına geçip keyfi olarak bir davaya taraf olup laf üreten biri mi?
Tabi ki hiç biri. Ben yeri geldiğinde muhalefet ederim. Yeri geldiğinde de alkışlarım. Ancak hiç bir muhalefetim ve hiçbir alkışım Assubay karşıtlığı için asla olamaz. Saygılarımla...

Yine de bir emekli Assubay olarak bunları yazmaya pek gönlüm razı olmuyor ama, maalesef yazmak zorunda kalıyorum. Bu günkü haliyle TEMAD, ete kemiğe bürünmüş bir canlı olmadığına göre, ( bu günkü haliyle demekten kastım, TEMAD bu günkü yönetimiyle) yöneticiler işin bilincinde ister olsunlar, ister olmasınlar, emekli Assubayların içinde bulunduğu sıkıntılarının çözümüne yardımcı olmak, liderlik etmek, destek olmak yerine, sanki yapılabileceklere köstek, camianın önüne baraj olmak için görev yapıyor gibi bir görüntü vermektedirler. Bir şeyler yapabilmek, bir çıkış yolu bulabilmek için kişisel olarak çırpınanlara çatılıyor olunması, bu izlenimimi her gün güçlendirmektedir.

Emekli Assubayların öncelikli sorunu sınır mayınlarının temizlenmesi sorunu değildir. Ülke gündeminde bulunan sınır mayınlarının temizlenmesiyle ilgili sorunla ilgilenmesi gerekenler fazlasıyla ilgilenmektedirler. Lütfen herkes birilerine çatmak yerine, asli işine bakıp emekli Assubayların beklentilerine cevap vermeye çalışsın.

Mehmet COŞKUN'un TEMAD mesaj panosunda Sayın Ersen GÜRPINAR hakkında yazmış olduğu yazı bırakın gerçekleri yansıtmayı,tamamen savsata.Sayın Ersen GÜRPINAR'ın yaptıklarını kendi çıkarları için yaptı diyenlere,bölmeye çalıştı diyenlere ,kendini ön plana çıkardı diyenlere lanet olsun...Sadece yazdığı yazılara bakmak yeterli,lütfen milliyet blog'daki yazılarını okusunlar.Bu mesajı yazan sanal kimliktir ve bu sanal kimliği yaratanlar ve mesaj panosunda yayınlayanlara Allah akıl versin.Çamur at izi kalsın ,yazıklar olsun.Ersen GÜRPINAR'lar,İsmail TURAN'lar kolay çıkmaz ,bunları karalamak ,camiamızı karalamaktır.

Karalamayı seçenler ,aldığınız bir hak söyleyin,emeklilerinize kazandırdığınız bir kuruş söyleyin.Sizleri Kızılay'da sırtımda taşıyayım.

Sayın Mesut MAVİTUNA ; Mehmet COŞKUN'un 09 Haziran 2009 tarihli yazısına çok anlamlı cevaplar vermiş. Bu cevapları anlamak ve için bazı insani meziyetlere ve yetilere sahip olmak gerekir.
Mahmut ERDEMLER,Hüseyin ÇALIŞKAN'lara RUS'ların MATRUŞKA bebekleri gibi bir kişi daha mı dahil edildi ?
Kahraman sanal silahşörlere yeni görevlerinde başarılar diliyorum.
Sayın MAVİTUNA'nın cevabi yazısını okuyan ve insan olan utanır. Ama bazı insanlar bu gibi hasletlerden nasibini almamış görünüyor.
Mehmet COŞKUN ve gibilerini biz 30 yıllık meslek hayatımızda çok gördük. Bu sitede yazanlar ve üye olanlar üç maymunu oynamıyorlar. Bu sitede yazanlar duyarlı ve vicdanlı insanlardır.
Sayın GÜRPINAR'a değil soru sormak, ağzınıza bile alamazsınız. Sayın GÜRPINAR bu zümrenin saygı ve sevgi duyduğu ve bağrına bastığı bir değerdir. Onlar olmasaydı Mehmet COŞKUN'ların tasvip edip alkışladığı TEMAD ve yönetimi kış uykusundan bile uyanamazdı.
Mehmet COŞKUN'a daha sonra iyi bir cevap verilecektir.
Sayın Ersen GÜRPINAR sevgisi, saygısı ve ona olan toplumsal katılım, COŞKUN ve onun desteklediği TEMAD ve yönetimini süperecektir. Zaman herşeyin ilacıdır. Bunu her kes görecektir. Saygılarımla.

TBMM uzmanına 1000 TL zam!


Astsubaya gelince, mali disiplin diyenlere ithaf olunur...

Vekiller kendi çalışma arkadaşlarına gelince bakalım ne karar verecek?

Kamu kurumlarının kendi personeline ek ödeme vermesi uygulamasına devam ediliyor.
Bunun son örneği Meclis uzman ve uzman yardımcıları için yaşanacak. Gelir Meclis Genel Kurulunda görüşülmekte olan "Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 41. maddesinin 4. fıkrasının bugün kabul edilmesi halinde Meclis uzmanlarının maaşı 4500 TL'ye çıkacak.

TEMAD sitesinde 09 Haziran 2009 Salı 21:33 'te yayınlanan yazının alıntısıdır
--------

[QUOTE=Mehmet Coşkun]Yaz Ersen Gürpınar yaz da senide TEMADa hizmet ediyor sansınlar. Bir zamanlar mesaj panolarında bir yazı çıkmıştı. Kendini gündemde tutmak diye. Ersen de kendini gündemde tutmak için yazıyor. Yaz, kendini öv gündemde kal, yazı yazmakla her konu halledilir san. Mesaj panolarını okuyanlar kimin ne olduğunu biliyorlar. Kişi kendisini satmayandır. Uzaktan konuşmayı iş yapmak sananlar assubaylara hizmet etmiyor. Lafla da peynir gemisi yürümüyor. Ersen zannediyor ki lafla gemiyi yürütürüm.
Ersen Gürpınar Oluşumcularla yola çıktıktı. Sonra kendi kendine liderlik vasfını yüklendi. Kendi seçtiği kişileri desteklemeyeceğini açıkça söyleyerek oluşumu böldü. Yola çıktığı arkadaşlarını yarı yolda bıraktı hala hizmet ediyorum. Zannediyor. Bu toplum kimin hizmet ettiğini biliyor. Sayın Gürpınar yaptığınız, yazdığınız söylemlerle sizinde ne yapmak istediğinizi bu toplum biliyor. Bu tür yazılarınızla sizde artık saygınlığınızı azaltıyorsunuz. Bunu farkına varında TEMADı ve yöneticilerini suçlayacağınıza kendinize bakın. Genel merkez yönetimi her gün tam mesai yaparak çalışıyorlar. İnkar edenin gözüne durur.
Yılların düşünce birikimini yıkmak lafla olmuyor. Evde oturarak yazmakla da olmuyor. Gerekli çalışmalar yapılıyor. Emekli Assubaylara verilmedide çalışanlara verildi mi? Onlara da verilmedi. Sivillere verildi. O zaman suçluyu nerede aramak lazım. Bunu düşünmek gerek. Mantık yürütmek gerek.
Genel başkanı ve yönetimini başarısız sayarak hizmet ediyorum düşüncesine gülerler. Sayın genel başkan ve yönetimini canı gönülden kutluyorum. Kendilerine çalışmalarında başarılar diliyorum. Ancak gündemde kalmak için başarısız göstermeye çalışanları da değerlendirmesini, gerekli cevabı vermesini istiyorum.
Kendini düşünenler için yazdıkları her şey devadır. başkalarına saldıranlar her düşüncelerini bir silah sayarlar. biri kendisi için iyilikleri başlatma, öbürü bütün kötülükleri derinleştirme yolunu açar. Yeryüzü ve gökyüzü kadar birbirlerine uzaktırlar. Saygılarımla.
[/QUOTE]
-------------


Değerli Meslekdaşlarım,

Sizlere bugün bu yazıyı yazmamın amacı TEMAD'ın sitesinde Sn.Mehmet COSKUN'un yazısını okuduğum içindir.
Birdenbire ne oldu da Sn.Ersen GÜRPINAR'a atven böyle bir yazı yazma ihtiyacı hasıl oldu. Gerçekten bunu anlamakta zorlanıyorum. Ben Sn.Ersen GÜRPINAR'ın ne avukatıyım, ne de koruyucusu. Sn. Ersen bey K.K.K'lığından emekli ben de Dz.K.K 'lığından emekli bir Asb'yım, kendisini şahsen tanırım. Ancak bir yerde yapılan bir haksızlık ve nankörlük varsa tabi ki susmak bizlere yakışmaz.

Sayın GÜRPINAR yanlış hatırlamıyorsam uzun bir süre önce bir trafik kazası geçirdi ve ondan beri de sitelerde herhangi bir yazısını neredeyse hiç göremedik. Ne oldu da birden bire GÜRPINAR'a atfen Tüzük kararı ile ilgili yazının yazılmasıyla birlikte bu yazıyı yayınlama ihtiyacı duyuldu diye sormadan da geçemeyeceğim.
Bunlar gerçekten bizim camiamıza yakışmayan haçlı zihniyeti oyunlarıdır.
Yazık hakikaten çok yazık. Kendi başarısızlığınızdan dolayı camianın içindeki değerleri yok etme düşüncenizi ve bu zavallı davranışı gerçekten kınıyorum.

Bakın bakalım bir Ersen GÜRPINAR, İsmail TURAN, Ahmet ÇAM, Hüseyin SAVCI, Mehmet Ali KILINÇ vs. arkadaşlarımızın camiamıza olan fikir, düşünce ve önerilerinden nasıl yararlandınız ve yararlanmayı düşündünüz.
Yararlanmak istemediniz; çünkü onları kendinize rakip gördünüz kimisini dernekten kovdunuz, kimisinin yazılarını yayınlamadınız, kimisini de bugün yaptığınız gibi karalamaya çalıştınız, sanal isimlerle kendi içinizdeki kininizi ve düşüncelerinizi sayfalarınızda çarşaf, çarşaf yayınlamayı yeğlediniz.

Ayıptır beyler, çok ayıp bunlar bir camiayı temsil edenlere hiç yakışmıyor.
Nedir bu hırsınız Milletvekilliğine, Belediye Başkanlığına vs. başka bir şeylere mi hazırlık yapıyorsunuz bunu gerçekten merak ediyorum.
Kimse sizlere çalışmıyor demiyor çalışıyorsunuz; ancak boşa çalışıyorsunuz, somut olarak elde ettiğiniz elinizde hangi kazanımınız var, bunu bize ispatlayın o koltukta değil 3 sene 33 sene oturun !..

Artık bu bizans oyunlarını bırakın, camiayı doğru ve gerçekçi bilgilerle donatın.
Halâ halledilemeyen bir tüzük kurultayı yine zamanı belli değil, detayına fazla girmek istemiyorum; çünkü tatil dönemi geldi yazın sonunda yazışmalar başlar kaç ay daha devam eder göreceğiz.
Artık bunu da görün; çünkü sizleri TEMAD şubelerinin başkanlarından bazıları sıkıştırdığı için bu kurultayla ilgili bilgi vermek mecburiyetinde kaldınız.
Hele bu otelcilik ayaklarından şahsım olarak hiç hoşlanmıyorum. Açız diyoruz, kanımızı satıyoruz diyorsunuz 4 Yıldızlı otellerde tatil düşünüyorsunuz, bu nasıl bir aymazdır anlamak mümkün değil; adama sorarlar kardeşim açım diyorsun 4 yıldızlı otellerde tatil imkanı sunuyorsun...

Akıllı olmak lazım, şahsen benim sizler gibi tuzum kuru değil 1'nci dereceden maaş almama rağmen kıt kanaat geçinmeye çalışıyorum.Sorumluluğunu duyduğum 2 tane de evladım var.
14 sene oldu emekli olalı, değil 4 yıldızlı otellerde tatil yapmak, askeri kamplara bile gidecek imkanım yok. İstersem o imkanı yaratırım, ancak bu dünyada borçla yaşamak istemiyorum. Herkes gibi ben de gerçek haklarını almış tuzu kuru bir vatandaş olmak istiyorum.
Hani bir laf vardır meşhudur.
ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ...
Saygılarımla.

AÇACAĞIMIZ DAVALARLA İLGİLİ AÇIKLAMA (2)

1.Dava açmak mecburiyeti yoktur. Bu kararı herkes kendi hür iradesiyle verecektir.

2.Dava açmak isteyen arkadaşlar dava açmak istediklerini ve T.C. kimlik numaralarıyla birlikte açık kimliklerini benim e-POSTA adresime bildirsinler. Dava ile ilgili sorularını mesaj panolarında değil, yine e-posta adresime göndersinler mutlaka hepsine cevap verilecektir.

3.DAVADA YOL HARİTAMIZ:
a.(EK-V111 C) gösterge tablosuna intibaklarımızın yapılması için ayrı, fiili hizmet zamlarımızın her yılı için bir kademe yükselme hakkımız için ayrı olmak üzere iki ayrı dava açmamız gerekiyor.
b.Dava dilekçe örnekleri dava açmak isteyen arkadaşlarımıza ayrı ayrı gönderilecektir.
c.İsteyen kendisi tek başına, isteyen kaç kişi olursa olsun birlikte dava açabilecektir. Dava açma masrafı bir dava için 30-Haziran 2009 tarihi sonuna kadar 91.20 TL. dir. Birlikte açılması durumunda masraf paylaşılacaktır.
d.Dava açıldıktan sonra, İdare mahkemesi dava dilekçemizin bir suretini SGK\'na gönderip 30 gün içinde savunma isteyecektir. Mahkeme SGK\'nun savunmasını bize gönderecek ve biz de SGK\'nun ileri sürdüğü kanuni gerekçelerin, İnsan Haklarına ve Anayasa\'nın eşitlik ilkesini belirleyen 10 ncu maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek dava dosyasının Anayasa Mahkemesi\'ne gönderilmesini talep edeceğiz. Büyük ihtimalle İdare Mahkemesi\'nin talebimizi kabul ederek dosyayı Anayasa Mahkemesi\'ne göndereceğini bekliyoruz. Dosya Anayasa Mahkemesi\'ne gittiğinde 5 ay içinde karar verilmezse, İdare Mahkemesi isterse kendisi karar verecek isterse Anayasa Mahkemesi\'nin kararını bekleyecek. Anayasa Mahkemesi talebimizi kabul ederse biz davayı kazanmış olacağız, ret ederse, iç hukuk yollarını tamamlamış olacağımızdan AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) \'nde dava açacağız.

Kazanırsak hakkımızı alacağız, kazanamazsak davayı kaybetmiş olacağız. Buraya kadar hukuki prosedürü anlattım. Ben davayı kazanacağımıza inanıyorum.

4.Fiili Hizmet zamlarımızın derece ve kademelerimiz de sayılması için açacağımız davayı İdare Mahkemesi karar verecek. Kararı beğenmeyen taraf Bölge İdare Mahkemesi\'nde temyiz edecek. Sonra Danıştay\'a giderse son kararı Danıştay verecek. Kazanırsak hakkımızı alacağız, kaybedersek alamayacağız.

5.Birden fazla İl\'de İdare Mahkemesi\'nde dava açılırsa tarafların isteği üzerine dava dosyası İdare Mahkemesi tarafından doğrudan Danıştaya gönderileceğinden davanın başlaması ve bitmesi orada olacak. Fiili hizmet zamları ile açacağımız davanın ilgisi olmadığından Anayasa Mahkemesi\'ne gönderilmesini talep etmeyeceğiz. İdare Mahkemesi bu davanın da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi\'ne ait olduğuna karar verirse bu dosya için de AYİM\'de dava açacağız, kaybedersek AİHM\'de dava açacağız.

6.Gerek İdare Mahkemesi\'nde, gerek Danıştay\'da ve gerekse Anayasa Mahkemesi\'ndeki davalar dosya üzerinden görülecek. İdare Mahkemesi ve Danıştay tarafları dinlemek için çağırırsa gidip gitmemek serbest. Gidilmezse sözlü konuşma hakkından feragat etmiş olacağından dava dosya üzerinde karara bağlanacaktır.

7.DAVANIN ANKARA\'DA MI YOKSA AYRI İLLERDE Mİ AÇILMASI KONUSUNU DAHA SONRA BİLDİRECEĞİM.

BİZİM AÇACAĞIMIZ DAVANIN HER SAFHASINDA TEMAD\'IN, ÇIKMASI İÇİN HÜKÜMETLE GÖRÜŞTÜĞÜ KANUN ÇIKARSA O ZAMAN DAVAMIZDAN VAZGEÇERİZ.

Saygılarımla.

trnisml@hotmail.com

(BİR ÖNCEKİ YAZININ DEVAMI)

CUDİ\'DEN İTİRAZ GELDİ
MUSTAFA MUTLU\' NUN ÖZÜR YAZISI - 16 Temmuz 2004 Cuma, Vatan

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp? Newsid=31811&Categoryid=4&wid=102




*****************
Yazı 3.
CUDİ\'DEKİ TEĞMEN\'E ANTALYA\'DAN CEVAP
MUSTAFA MUTLU
(YİNE DE SÖYLEDİKLERİMİN ARKASINDAYIM DERCESİNE) - 17 Temmuz 2004 Cumartesi, Vatan

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp? Newsid=31898&Categoryid=4&wid=102


tyildirim62@hotmail.com

MEDYA VE BİZ


BAKIN MEDYAMIZIN BAZI MENSUPLARI BİZLER HAKKINDA NELER DÜŞÜNÜYORLAR? BU ÇOK MANİDAR DİYALOGU OKUMANIZI VE HAKKIMIZDA KAMUOYUNDA NASIL BİR BİLGİ KİRLİLİĞİ BULUNDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖRMENİZİ TAVSİYE EDİYORUM.

Yaklaşık 10 gün önce en az 50 adet gazeteciye bir konu hakkında mail gönderdim. Bir tanesi bile cevap verme zahmetinde bulunmadı. Öyle ya bunlar "anlı, şanlı gazeteciler" bizlerse "sıradan insanlarız". Bizi muhatap alıp da kıymetli zamanlarını neden boşa harcasınlar !.. Onların, memleket meseleleri hakkında çok daha önemli görüşleri mevcut. Onları yazmalılar. "Sıradan insanlarız" ama ellerine kalemi alınca, köşelerinin başına oturunca, bakın bizler hakkında neler yazmışlar? Meğer bizlerin bir eli yağda, diğer eli baldaymış da haberimiz yokmuş. Bu yüzden ben ne kadar büyük(!) olurlarsa olsunlar gazetecilerin her konuda yazmış oldukları yazılara şüphe ile yaklaşırım. İki kere ikinin dört ettiği kadar doğrudur ki; bizler öncelikle bu gazetecilere "nasıl insanlar olduğumuzu, hangi imkânlara sahip bulunduğumuzu," anlatmalıyız. Yoksa havanda su dövmeye devam ederiz.
Her kesimden, her düşünceden, gazetelerimiz ve gazetecilerimizin; hakkımızdaki düşünceleri, bilgi dağarcıklarındaki bilgiler bakın nasılmış? Eğer art niyet yoksa bu konuda bile böyle yalan yanlış bilgilere sahip iseler, memleket meseleleri ve diğer konularda yazdıklarına nasıl itimat edeceğiz hayret doğrusu?

Yazı 1.
Mustafa Mutlu 15 Temmuz Perşembe, Vatan
ASKER MEKTUBU

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp? Newsid=31737&Categoryid=4&wid=102

---
Not: Sayın yazar şöyle demiş yazısında "Politikacının karizmasını gazete arşivleri çizer" dedikten sonra devam ettiği düşüncelerine tam bir sadakatle uyarak yazarın bu yazılarını hatırlatma gereği duydum. Herkes herkese vurabilir ama vuranlar yumruğun kendilerine de dönebileceğini de hesap etmeliler. Neyse devam edelim.
********************
SAYIN YAZARIN BU YAZISINA ŞÖYLE BİR BİLGİLENDİRME VE İTİRAZ YAZISI YAZIP GÖNDERMİŞİM O TARİHLERDE;

Sayın Mustafa Mutlu Bey.
15 Temmuz 2004 tarihli gazetenizdeki köşenizde yazmış olduğunuz yazınızı okudum. Keşke siz bu yazıyı yazmasaydınız, ben de okumasaydım.
Yazınızda belirttiğiniz konuyu hangi kaynaktan faydalanarak ele aldınız? Anlaşılan bir başka meslek grubu size yalan yanlış bir şeyler anlatmış, , siz de 70 milyona duyurma görevini üstlenmişsiniz. Gazetecilik, herhalde bu kadar kolay bir meslek olmamalı.
Hangi ordu mensubu, hangi lojmanda bedava oturmaktadır?
Hangi orduevi, diğer kurumların sosyal tesislerinden daha ucuz yemek ve yatak imkanı sunmaktadır?
OYAK'ın imkanlarından bahsetmişsiniz. Hangi kurumun üyesi, maaşının % 10'unu (her ay) aidat olarak herhangi bir yere ödemektedir?
Hangi kurum TSK mensupları kadar şehit veriyor?
Hangi kurumun mensupları çocuklarını, eşini kısaca sevdiklerinden aylarca uzaklarda görev yapıp onları göremiyor?
Bu soruların cevaplarını doğru olarak öğrenin ve bir "Asker Mektubu" daha yazın da kırılan kalpler onarılsın.

Ben size bu sorularla ilgili bazı cevapları vermiş olayım.
65 m2'lik bir lojman kirası, yakıt parası dahil, 220 milyon liradır. Bu rakam daha büyük alanlı lojmanlar için m2 başına daha da artış göstermektedir. (Elektrik, su, telefon ve diğer giderlerin de kendimiz tarafından ödendiğini söyleyeyim de bu konuda da farklı şeyler yazmayasınız ileride) Herhalde 220 milyon lirayı sizler para olarak görmüyorsunuz. Sanırım 20 bin dolar civarında bir aylığınız var. Dolayısıyla 220 milyon TL'nin sizin nazarınızda bir değeri olmayabilir. (2004 yılından bahsediyorum)
Personelin tamamına yakınının lojmanda oturduğunu belirtmişsiniz. Halbuki bunun tam tersi olarak, personelin tamamına yakını lojman dışında kirada oturmaktadır. Kaldı ki lojman kiraları ile dışarıdaki kira tutarları arasında çok önemli farklar bulunmamaktadır.
Herhalde sizi bir ordu mensubu orduevinde ağırladı. Dolayısıyla parası sizden çıkmadığı için siz de sandınız ki "yemekler bedava, oh ne ala..."

Ben 25 yıldır görev yapan bir personelim. 25 yıldır maaşımın % 10'unu, OYAK kurumuna aidat olarak ödemekteyim. Orası benim kendi evim. Ben sizin evinizden sual soruyor muyum? Kesilen aidatım da emekli olur iken bana bir miktar faizi ile geri veriliyor. Bundan doğal ne olabilir?
Siz sıcak yuvanızda yalan yanlış bir şekilde kaleme aldığınız bu yazıları yazarken, kuş uçmaz kervan geçmez vatan topraklarında aylarca nöbet tutup, çocuklarımızın yüzünü aylarca göremediğimiz oluyor. Her Allah'ın günü vatan topraklarına; kollar, bacaklar, canlar feda ediyoruz.
Bir gün komşum olan bir öğretmen; "komutan, biraz Silahlı Kuvvetler Sigarası getir de ciğerlerimiz bayram etsin" dedi. "Hocam dışarda her yerde aynı kalitede sigara satılıyor, oralardan niye almıyorsunuz?" Diye sorduğumda; "yahu bedava sirke baldan tatlı olurmuş" dedi. Anlayacağınız sizin gibi o da sigaranın bizlere bedava verildiğini sanıyormuş. Sigarayı parayla aldığımızı saatlerce dil dökerek anlatabilmiştim öğretmene...
Yani Mustafa Bey, oturup ahkam kesmekle olmuyor. Okumanız lazım. Öğrenmeniz lazım. Araştırmanız lazım. Doğruları yazmanız lazım. Halkımızın her konuda olduğu gibi bu konularda da doğru bilgilenmeye ihtiyacı var. Bu da sizin, bizim, hepimizin geyretleriyle olacak şeyler.

Hoşça ve sağlıcakla kalın.
Tayyar YILDIRIM

**************
Özür Maili.
Sayın Mustafa MUTLU'nun 16.07.2004 saat 12.44'de verdiği cevabî maili.

22 yıllık gazetecilik hayatımda bu kadar büyük başka bir maddi hata yaptığımı hatırlamıyorum.
Dün çok sayıda meslektaşınızla konuştum ve sizin de yazdığınız bilgileri onlardan da aldım.
Kabul eder misiniz bilmem ama özür diliyorum.
Bu günkü köşemde, tüm anlatılanları yazıp, toplu olarak da özür diledim. Umarım okursunuz.
Lütfen önceki yazıyı, "yaz rehavetine verin ve beni bağışlayın".
Saygılarımla.

Mustafa MUTLU
[EMAIL]

tyildirim62@hotmail.com

BORNOVA İLÇE BAŞKANI Sayın OKAN ERDEM' e bu güne kadar yazdığı yazılara canı gönülden katılıyorum. Tüm sorunlarımız önce idareye yazılı olarak bildirip, gelecek cevaba göre yargıya taşınması gerekir. Bunu gören üyeler derneğine daha çok bağlanır ve güvenir. Maddi ve manevi gücü daha çok olur. Hangi konuda TEMAD Genel Merkezi dava açtı da üyelerinden talep ettiği maddi ve manevi desteği bulamadı.TEMAD'ın üçte bir üyesi olan İZMİR'in artık TEMAD'da söz sahibi olması gerekiyor. Tüzük değişikliği ne zaman gerçekleşecek merak ediyoruz.

Ahmet ÖZTAŞ
TEMAD ANTALYA Üyesi
----


Sevgili TEMAD ailesi


Genel Başkanımızın son açıklamasında özlük haklarımız konusunda yaptığı açıklamada 1/4'den şimdilik vazgeçildiğini belirtmiştir.Aslında bu hak bizim için bir onur mücadelemizin ana konusudur.
Bu hakkımızı almak için hukuk yollarının sonuna kadar denenmesi gerekmektedir.
Ege temsilciler toplantısında genel başkanımızı bir avukat ile tanıştırdık.Genel Başkanımız da en kısa zamanda dosyayı kendisine aktaracağını ve birlikte çalışabileceğimizi beyan etmiştir.Hangi aşamada bilemiyorum.
Benim kısa hukuk bilgimle özlük haklarımızın alınmasının bir yolu da Anayasa Mahkemesi'ne dava açmanın bir yolunu bulmak .Herhangi bir yerel mahkeme kanalı ile anayasa mahkemesine ulaşmak. Şayet buradan bir sonuç alınamaz ise eşitlik ilkesini öne sürerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu açılır.Genel Merkezimizin bunca tecrübelerden sonra sosyal ilişkilerine dayanarak Anayasa Mahkemesi'ne başvurmanın yolunu bulabileceğini umut ediyorum.
Gerçi bu konuda görüşümü genel başkanımıza her karşılaşmamızda belirttim.Gerekirse bu konuda maddi imkanlarımız zorlanarak,güçlü bir avukat veya avukatlar tutularak .
Böylece bu mücadelemizde daha güçlü,inançlı ve ısrarcı olduğumuzu kamu oyuna duyurmuş oluruz.Saygılarımla

Okan Erdem
Temad Bornova Şb.Bşk.

CISSSSS

6 Haziran 2009 tarihinde Kanal D ana haberde TEMAD Başkanı Assubayların özlük hakları hususunda açıklamalarda bulundu.

Gelin görün kü; TEMAD Başkanı sorunlarımızı yine layıkıyle dile getiremedi.
Bu konuşmasını alkışlayanlar olabilir.
Soru ve sorunlara cevap veren bir konuşmadan çok uzak olduğu için, ben alkışlamıyorum.

Bu konuşma yetersiz ve haklarımızı savunmaktan, dile getirmekten nasibini alamamış bir konuşma hüviyetindeydi.

En acısı da; nimeti yiyenlerin kim olduğunu dile getiremeyişidir. 100.000 kişiye hitabeden 20.000 kayıtlı üyesi olan dernek genel başkanı SUBAYLAR kelimesini ağzından çıkaramıyor.
Bu hususta çok güzel bir deyiş vardır. Dünyada kul rabbine itaat etmez ise, mabudu kul olur.
TEMAD'ın başına geçenlere CISSSS mı diyorlar acaba ? Yoksa bu görevde bulunanlar Genelkurmay'ın şatafatlı saltanat büyüsüne mi kapılıyorlar ? Yoksa CISSSS'a tabi olmak, el pençe divan durmak, bireylerin aldığı eğitimden mi geçiyor? Yoksa cehalet mi bizi bu hale getirdi ? Her halde en uygun cevabı, sosyolog ve psikologlar verecektir.

Biz Assubaylar yedi yıldır hiçbir ekonomik hak alamadık, camimız da inim inim inliyor, inletenler de subaylar dense ne kaybedilir?

Genelkurmay Başkanı ; şube müdürleri Albaylarca yanlış yönlendiriliyor. Assubaylar bu nedenle sosyal ve ekonomik haklarını elde edemiyor dense ne çıkar? Dilinizi mi yakarlar ?

Kanını satmak isteyen Assubayların olduğunu kızarmadan ve sıkılmadan pekala rahat rahat söyleyebiliyorlar.
Şube müdürü Albaylar tek müsebbib deseniz ne çıkar ?
Diyemezsiniz; çünkü bunu diyebilmek için nosyondan naip almak gerekir !..
Diyemezsiniz; çünkü düzenli ve etkili konuşmak için alt yapı olması gerekir !..
Diyemezsiniz; Çünkü derseniz ...
CISSSSS derler .

ALLAH SELAMET VERSİN, ALLAH SONUMUZU HAYIRLARA VESİLE ETSİN.
Saygılarımla.

Kazanımlar ve kaybedilenler !
Assubaylar kadar üvey evlat muamelesi gören başka bir devlet görevlisi var mıdır acaba? Sadece bulunduğu kurum içinde değil!Toplumda da aynı muameleye maruz kalınıyor.Bakın;tüm kamu görevlileri kendi maaşlarını hep Assubayların maaşlarıyla karşılaştırdılar.Bunun en uç örneklerinden biri yanılmıyorsam 8-10 yıl önce Balıkesir vali yardımcısının çıkışıydı.'Bir Başçavuş kadar maaş alamıyorum'diye çemkirmişti.12 Eylül döneminde ve sonrasında da en fazla hak kaybına uğrayan yine Assubaylardı.Özal döneminde ise özlük hakları yerinde sayarken Komutanlık tazminatı,bilmem ne tazminatı diye Subaylara verdikleriyle Bçvş.maaşını Tğm-Ütğm maaş aralığına çekerken o zamanki TEMAD yöneticileri ellerinde kokteyl bardakları ile Çankaya'da sırıtıyorlardı.Doktor maaşını,Kaymakam tazminatını Assubayla karşılaştırayım derken en sonunda bizim maaşlar kuşa döndü.Hiç biri " yahu benim maaşımı karşılaştırdığım adam 15-20 yıllık hizmet aralığındaki ben niye 3-5 yıllık Tğm.-Ütğm.le karşılaştırmıyorum " demedi.Neden? Çünkü eşeği dövemeyen semerini döver misali ordunun ve milletin has çocukları Subaylarımıza verilenlerin hepsini az bile buluyorlardı.Siyasiler,Komuta kademesi ve kimi yüksek bürokratların çalışmaları hep onlar üzerineydi.Ben uğraşıp Üniversite bitirmişim utanmasalar derece bile vermeyecekler.Üniversitede okurken benim birlik komutanım beni bir kenara çekip'Sen üniversite okuyamazsın,yasak.Onun için sana izin veremem'dedi.Bunu hiç unutmam.Okuduğum süre boyunca ben yıllık izinlerimi sınav vize ve finallerine denk düşüreceğim diye az mı uğraştım.Ama aynı dönemde benimle beraber kıtaya çıkmış bir Tğm.için kazandığı hukuk fakültesine gidip okuması için her türlü destek veriliyordu.

Gelelim bu güne!..Hala Assubayların emekli maaşları ile diğer emeklilerin maaşları karşılaştırılıyor.Ben 1.dereceden emekliyim ve aylık 1385 TL.maaş alırken benim üç aylığımı bir aylık olarak alan has biraderlerimizin maaşlarını hiç söz konusu bile etmiyorlar.Sivil bir emekliyle konuşmaya başlayın hemen dönüp dolaşıp sizin maaşınıza gelir.Sözün arkasından da siz iyi maaş alıyorsunuz diye bize gıpta eder.Hatta 'Oh ne güzel Orduevinde bedavaya yiyorsunuz,bedavaya kalıyorsunuz' diye de ekler.Bu oluşmuş kanıyı nasıl önleyeceğiz? İşte bu kanı olduğu sürece biz haklarımızı zor elde ederiz.Toplumda,siyasiler de bize haklarımızı vermeye hala hazır değiller.Biz bu zinciri kıramazsak daha çok yazarız çizeriz.Bu kadar...

ŞAKA !
İnsan ölümle yaşam arasındaki ince çizgide gelip gittiğinde ve yeniden doğarcasına hayata bağlandığında yakınları hasta ziyaretine gelen yakın dostlarına buruk bir tebessümle hastanın kendilerine şaka yaptığını söylerler.Gerçekten ölümle şaka yapılır mı bilmiyorum, ama biz emekli Assubaylara çeşitli kesimlerce çeşitli şakalar yapıldığını biliyorum.

Assubayların sorunlarını konu eden bir haber programındaki kısıtlı zamana sığdırılması gereken onca konu varken malum bölgede jandarma karakol komutanlığı yaptığını söylemek şaka değil midir?
Muhalefetteyken zümremizin destekçisi olup iktidara geldiklerinde verdikleri sözü tutmayan siyasetçilerin yaptıkları şaka değil midir?
Gelgit oyalamalı zümre temsilcilerinin hala mektup yazıp yanıt ve randevu beklemesi sizce şaka değil midir?
Avuç içlerinde Amerika'yı görürken Assubay hakları için aleyhte iki kolunu kaldıranların hareketi bize yapılan bir şaka değil midir?
Tuzu kuruların hakları söz konusu olduğunda komisyonları geceli gündüzlü çalıştırırken, haklarımız söz konusu olduğunda daha alt kesimi öne sürmesi şaka değil midir?
Ses getirmesi beklenen demokratik yürüşün iptaliyle yaratılan hayal kırıklığı şaka değil midir?
Zümremizin haklarının savunulmasında başarıyı yakalayamadığı halde tekrar seçilerek genç meslektaşlarımıza bayrağı teslim etmeyenlerin yaptığı şaka değil midir?
En önemlisi birlik ve beraberliğin gerekli olduğu dönemde Anıtkabir'de yapılan çağrıya rağmen az kişinin bulunması kendi kendimize yaptığımız bir şaka değil midir?

Bu yazı okuduğunda şakanında bir haddinin ve hududunun olduğu,toplumların rencide edilmemesi gerektiği kaş yapayım derken göz çıkarmamanın,bir gün o toplumumun gücüne ihtiyaç duyulabileceğinin anlaşılması dileğiyle saygılar sunarım.

Daha önce izleyemediğim beş N bir K (5n 1k) programını izleme fırsatı verdiği için Sayın İsmail DAMAR'a teşekkür ederim. Program sunucusu Sn.Cüneyt ÖZDEMİR, çok önemli bulduğum iki noktayı dile getirmiş.

1. Görev yaptıkları dönemde teröre karşı savaşan, her türlü zorluğa karşı dimdik ayakta duran Astsubaylara, bugün bir dokunduğumuzda, bir ah işitiyorsunuz. Hayatlarındaki her savaşı kazanmış olsalarda, geçim derdine karşı verdikleri savaşı kaybetmek üzereler.

2. Em.Tümg. Sn. Erdal SİPAHİ'ye göre, Astsubaylara hakları verildiğinde yeni taleplerin gelmesinden korkuyorlar.

Korkularını (nedense ) mazeretler öne sürerek ötelemeye çalışıyorlar. Değişime gelişime ve yeniliğe kapalı bir sistemle, engelleyici, baskıcı uygulamalarla daha iyi yöneteceklerini inanıyorlar. Oysa dünya hızla değişmekte, Amerika değişim sloganıyla zenci birini başkan yaparken, Rusya, Gürcistan savaşından ders alarak ordusunu profesyonel yapmakta.

Türkiye, ne 100 yıl önceki Türkiye ,ne de bizler 100 yıl öncesindeki insanlarız demek istiyorum ama diyemiyorum. O dönemdeki insanlar bizden daha medeni imiş. Eğitimi çok iyi almış, birçok edebiyatçı, komutan yetiştirmiş, makam, mevki, para düşünmeden kurtuluş savaşı vermişler. Bazıları müstesna. Zaten o müstesnalar, sonradan yönetimi ele geçirdiklerinden bu hallere düşmüşüz. Değişimi sadece kendi menfaatleri doğrultusunda gerçekleştirmişler, nüfus artmasına karşılık paylaşılacak pastayı yeteri kadar büyütememişler.

Kaynaklarını tam kapasite kullanan, halkın refah içinde yaşadığı ülke olmak istiyoruz. Biz Türkiye'nin gücünü ve büyüklüğünü biliyoruz. Yöneticilerin de bu amaçta görev yapmalarını bekliyor ve diliyoruz.Taleplerimiz sadece akıl ve bilime dayanmaktadır.

Bilginin çok çabuk ulaşıldığı internet çağında, Türkiye'de değişim, her şeye rağmen hızla gerçekleşecektir. Bu değişim, elbette olumlu yönde olacaktır. Bizler vizyon sahibi olmayan yöneticiler sayesinde, kayıp bir nesil olarak tarihe geçmek istemiyoruz.

TEMAD sosyologlardan da faydalanarak bilimsel bir rapor hazırlamalı. Bugün bir doktor, öğretmen, kamudaki işçiler, memurlar, diğer ülkelerdeki meslektaşlarıyla aynı görevi yaparken, biz Assubaylar ise bambaşka bir şekilde görev yapmaktayız. Düşünün Amerika'da bir Başçavuş , Çavuş'un görevini yapacak, Çavuş da Başçavuş'un görevini yapacak !.. Mümkün değil her rütbenin, her görevin iş tanımı yapılmış. Yok öyle! " ben komutanım istediğimi yaparım " anlayışı.

Amerikalı Assubayların dedikleri gibi " Benden daha profesyonel biri yok ". Maalesef bizim tek eksiğimiz profesyonel yöneticilerimiz yok.

ATATÜRK boşuna söylememiş " Gençler, cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz ". Zaman Cumhuriyet'i yükseltme zamanıdır.

Saygılarımla.

Yahu bu kadar da Ş... olmaz ki. Bizlere yaşam hakkı tanınmazken...Diğer yandan neymiş " hizmet eri tazminatı " Allah sizin ... VERSİN. Hizmet eri haaaaaa ????????
Utanmasam, içimde şu şehit kanlarıyla ( bu şehitlerin kimler olduğu malum ) yıkanmış toprak sevgisi olmasa kapı kapı dolaşıp şunlara bir ders verelim; şu malum parti saflarına hep beraber diyeceğim... Ama olmuyor.
Bizim vatan sevgimiz, içinde tapulu bir karışımız olmasa da ferman dinlemiyor.
Ama nereye kadar ?????

TEHLİKELİ DÜŞÜNCELER !..

Sitemiz mesaj panosundaki bir arkadaşımızın yazısı beni 1980 ihtilal dönemi öncesi Türkiye'sine götürdü.Rahmetli CEM KARACA'nın bir şarkısı vardı "İŞÇİSİN SEN İŞÇİ KAL".Biz yaş ve üzerindekiler bilirler.O günlerin sosyal yapısına başkaldırı, sınıf mücadelesi, düzene isyan...ÜLKEDE FİKİRLER DEĞİŞMEYE BAŞLADI DÜNYADAKİ SOSYALLEŞME,DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ İNSAN HAKLARI HAREKETLERİ GİBİ AKIMLAR BU ÜLKEYE DE YANSIDI,FİKİRLERDE İNKİŞAF VAR.TC DEVLETİNİN BAŞBAKANI İMAM HATİP MEZUNU DEĞİL Mİ?Neden imamlık yapmıyor da Başbakan olmuş, General Cumhurbaşkanı oluyor.Cumhurbaşkanlığı'nın Okulu mu var ? Assubay kadar tahsili olmayanlar bu ülkede Cumhurbaşkanı oldu da Assubay hakim , doktor olamaz doğru karar veremez.Neden ? Assubaylık yaptığı için mi? Nedir bu aşağılık kompleksi Bizler sınıfsız ve sınırsız toplumlar hayali ile yaşarken bu düşüncedeki meslektaşlarımızın Genelkurmay'la parelel düşüncede olmaları hakimlik yapamamaktan daha acı,daha düşündürücü ve tehlikeli değil mi? Bu arkadaşımız büyük bir ihtimalle Assubay değildir verilen görevi ifa etmektedir, şayet Assubaysa durum daha vahimdir.İşimiz çok DAHA ZORDUR.

Dava zor yolumuz uzun dedik, bunlar Assubay Onur Mücadelesinde sistem tarafından önümüze çıkan veya çıkartılan engellerdir.Mahmut ERDEMLER,Bekirler görevlerini yapıp çekildiler şimdi bunlarda yarın Ali ve Veli'ler süreçteki yerlerini sahibinin sesi olarak alacaklar.Demek ki Dilekçe kampanyası bazı çevrelere rahatsızlık vermeye başladı ki Assubaysın Assubay kal diye telkinler var.Maalesef Sami Bey Assubay olarakta kalamamış, onu da yapamamış... Nasıl bir zihniyet ve ruh halidir ki kendisini ezelerin fikirlerini savunabiliyor.Kronik vaka... Bu zat bu sitede değil de herhangi bir sendikada böyle yazıp konuşsaydı başına neler gelirdi tahmin edersiniz.Çok yazık bu devirde bu düşünce kim kimin adına niçin,ne karşılığında?Anadolu'da demek ki boşa söylemiyorlar TAY.... ÇAYIRDA OTLAR DİYE... Saygılarımla.

Şehit yakınları ve Gazi meslektaşlarımızdan haberi olmayanlar için Eskişehir'de yayınlanan bir gazete yazısı bilgilerine sunulur,
saygılarımla.



http://www.istikbalgazetesi.com/index2.asp?s ec=2&yazarid%20=315&newsid=40120&sayfa=1

SİZ DAHA NE İSTİYORSUNUZ DİYENLERE CEVAP.
BİZ NE İSTİYORUZ.

Konuşmalarımızda ve gelen mail lerde bana, ASTSUBAY OLARAK SİZ DAHA NE İSTİYORSUNUZ diye soruyorlar. Bu sorunun cevabını vermeden önce, biz ne istedik ve bu güne kadar isteyip te alabildiklerimizden bazılarını saymak istiyorum.

1.EVLENME HAKKI: Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda orduda görev alan ve bizim mesleki atalarımız kabul ettiğimiz GEDİKLİ KIDEMLİ BAŞÇAVUŞ lar, aynı bugün olduğu gibi yine ordunun temel direği ve omurgasıydı. O zamanın Kıdemli Başçavuşları, Yaşları ne olursa olsun BAŞÇAVUŞ olmadan evlenemezlerdi. O tarihlerde 13-14-15 yaşalarındaki kız ve erkek çocukları rahatlıkla evlenebildikleri halde, evlenmenin en tabii insanlık hakkı ve sorumluluğu olmasına rağmen 27-28 ve 30 yaşındaki GEDİKLİLERİN bu hak ve sorumluluktan mahrum olması ne acı bir gerçektir. İŞTE BU HAK ALINMIŞTIR.

2.MESAİDEN SONRA EVE GİDEBİLME HAKKI: Mesaiden sonra, subaylar evlerine gidince gedikliler birlikte kalır, erlerin yemek yemesini, akşam dersi almasını sağlayıp yat yoklamasını yaptıktan sonra, erlerle birlikte koğuşun baş kısmında yatarlar, sabah kalk saatinde erleri kaldırıp, kahvaltı yaptırdıktan sonra sabah içtimasını hazırlayıp bölük komutanına tekmil verdikten sonra komutanın emrine göre günlük çalışmayı nezaret ederlerdi.

Daha sonraları komutanın izni ile bu biraz gevşetildi ama, 1951 yılında 5802 sayılı Astsubay kanunu çıktıktan sonra biraz daha gevşetildi ve 1960 ihtilalinden sonra tamamen kaldırılarak bu günkü nöbetçi Astsubaylığı sistemi getirilerek, EVE GİDEBİLME HAKKI KAZANILDI.

3.HİZMET ERİ OLARAK KULLANILMAMA HAKKI: Subayların evlerinde hizmet etmek üzere her subaya bir hizmet eri verilir, bu hizmet erleri sabahtan akşama kadar evde hazır bulunarak çarşı pazar alış verişi gibi işleri yaptıktan sonra akşam olunca birliğine giderdi. Bazı üst düzey komutanlar özellikle ikinci dünya savaşına kadar GEDİKLİLERİ de hizmet eri olarak kullanabilirdi. 1960 yılında subaylara HİZMET ERİ TAZMİNATI verilerek bu sisteme son verildi.

4.SINAVSIZ OLARAK SİCİLE GÖRE TERFİ HAKKI: 1960 ihtilal hükümeti Türkiyede sadece Astsubaylara mahsus olmak üzere sınavla terfi usulü getirildi. İşte bu haksızlık Astsubayların HUKUK ALANINDAKİ İLK DAVA KAZANMA BAŞARISIYLA giderildi.

ŞİMDİ BİZ NE İSTİYORUZUN CEVABINA GELİNCE;

BİZ MEDENİ DÜNYANIN VE TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN FEDAKAR VE CEFAKAR BİRER MENSUBU OLARAK, ANAYASAMIZIN TÜM MİLLETİMİZE TANIDIĞI, FIRSAT EŞİTLİĞİ VE TEMEL İNSAN HAKLARIMIZI İSTİYORUZ. HER VATANDAŞIN SAHİP OLMASI GEREKEN BU HAKLARI SİYASET ALANINDA VE HUKUK ALANINDA SAVUNARAK BİRER BİRER ALACAĞIZ. BU HAKLARIMIZI ALMAYI KUTSAL BİR GÖREV OLARAK BİLİYORUZ.

Saygılarımla.