Sayın meslektaşım (E.Asb. Sn. Tuncer KÜÇÜK) Kalbimiz sizlerle.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12693828 .asp?yazarid=42&gid=61

HAK VERİLMEZ ALINIR...

Saygıdeğer Meslektaşlarımız

Sesimizin duyurulmasında büyük etkisi olacak olan Onur Yürüyüşü'nde sona yaklaşıyoruz. Sn.Tuncer KÜÇÜK arkadaşımızın morali ve sağlığı yerinde, arkadaşlarımız sürekli izliyor ve destek veriyorlar.
Kendisi şu an LALAHAN civarındadır, yarın Mamak'a ulaşacaktır, şimdiden kutluyoruz.

Heyecanımız doruktadır; kendisini zümremiz adına Ankara'da karşılayacak olan arkadaşlarımız buluşma saatini sabırsızlıkla bekliyorlar.
Sn.Gürpınar'ın bugünkü yazısında belirttiği gibi TEMAD tüzel kişiliğine saygımız ve arkadaşımızı karşılamak için 17 EKİM Cumartesi günü saat 09:00'da büyük bir katılımla ANITPARK'ta olalım, oradan hep birlikte TEMAD kuruluş yıldönümü etkinliklerinden olan Anıtkabir ziyaretini gerçekleştirelim. Saygılarımızla.

DAVET
Saygıdeğer üyelerimiz ve Meslekdaşlarımız 17 EKİM 2009 Cumartesi günü saat 09.30 da Anıtkabir'de yapılacak olan TEMAD'ımızın 25. Kuruluş yıldönümü Antalya Temad İl Başkanlığı olarak, -diğer şubelerden katılanlar dahil-, Ankara'da Temad Genel Başkanlığı ile birlikte kutlanacaktır.
Ayrıca kutlamayı müteakip Yürüyüş eylemini aynı günde Anıtkabir'de sona erdirecek olan Meslekdaşımız Sayın Tuncer KÜÇÜK'ün de katılanlarca karşılaması yapılacaktır.
Antalya'da ikamet etmekte olan, üye olan ya da olmayan tüm Meslekdaşlarımızın imkanı olanların eş ve çocuklarıyla birlikte katılmalarını dileriz.

Yusuf ÖZKARA
E.Asb. Muh. Gazi
Antalya Temad İl Başkanı
Yönetim Kurulu Adına

SAYGIDEĞER MESLEKTAŞIM SELÇUK İÇER!
VEDA KARARINIZA SAYGI DUYMAKLA BİRLİKTE CAMİAMIZIN, SİZİN GİBİ MESLEKTAŞLARIMIZA HER YASAL PLATFORMDA İHTİYACI OLDUĞUNU SAMİMİYETİMLE İFADE ETMEK İSTİYORUM.VEDA KARARINIZI TEKRAR GÖZDEN GEÇİRMENİZİ BEKLER SAYGI VE SEVGİLERİMİ SUNARIM.

SAYIN KÜÇÜK,
Benim için,çok büyük kardeşim. Kararını,cesaretini,
enerjini takdir ve gıpta ile karşılıyorum.
Maddi manevi arkandayım.
ANIT KABİRDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.
BAHRİYELİ
312 3110350

SEVGİLİ DEVREM ADİLHAN ŞANLI YAZILARINI BEĞENEREK OKUYORUM,BU GÜNKÜ YAZINA KATKI SAĞLAMAK AÇISINDAN BEN DE BİR ŞEYLER YAZMAK İSTEDİM.
"SORUNLARIN HEPSİNİN TEMELİNDE BİR FELSEFİ BOYUT YATMAKTADIR.BU FELSEFİ BOYUTU AÇIK SEÇİK ORTAYA KOYMADIKCA SORUNLARI ÇÖZECEK GÜCE VE YETERLİLİĞE HİÇBİR ZAMAN ULAŞAMAZSINIZ".
SAYGILARIMI SUNUYORUM.

SEVDİĞİM BİR SÖZ!

"SENİ DİĞERLERİNDEN FARKSIZ YAPMAYA BÜTÜN GÜCÜYLE GECE GÜNDÜZ ÇALIŞAN BİR DÜNYADA, KENDİN OLARAK KALABİLMEK, DÜNYANIN EN ZOR SAVAŞINI VERMEK DEMEKTİR.BU SAVAŞ BİR BAŞLADI MI,ARTIK HİÇ BİTMEZ."

BİRLİK ,DİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜMÜZ BOZULMASIN DİYOR SAYGILARIMI SUNUYORUM.

GÜNÜN SÖZÜ,

BOZULAN DOSTLUKLARDAN SONRAKİ "NEFRET" MEYVELERİN EN ÖLDÜRÜCÜSÜDÜR.

G.E. LESSİNG

Emekli Assubayların sorunları için yürüyen Tuncer Küçük abi yolun açık olsun saygılarımla.

Kıymetli meslektaşlarım, Tek kişilik ordu gibi yürüyen ve tüm Asb.topluluğunun sorunlarını kendi sorunu gibi omuzlamış soyadı küçük,kendisi çok büyük olan meslekdaşımız Emekli Assubay Tuncer KÜÇÜK bey KIRIKKALE iline bugün(14.10.2009)günü saat 12.30 da intikal etmiştir. Kendisine bir grup emekli meslektaşla hoş geldin dedikten sonra olayı KIRIKKALE ilindeki yerel Bayrak ve Manşet gazeteleri ile KIRIKKALE ilinde Büyük Tv kanallarının muhabiri olarak çalşan Arif ÇOROĞLU davet edilerek Assubay davası ve özlük haklar konusundaki adaletsizlikler konulu basın bildirisi verilmiştir. Arkadaşımızla devam eden sohbetimizde bu eyleme TEMAD ın maddi ve manevi herhangi bir destek vermediğini maalesef üzülerek müşahade ettik.Bu meşakkatli yürüyüşü gerçekleştiren arkadaşımıza gönülden desteklerimizi bildirir bu mücadeleyi gıptayla selamlayarak Destek olmaları gereken kendi çatı kurumumuz TEMAD ı bir kez daha duyarlı olmaya ve hassasiyet göstermeye davet ediyorum. Sevgi ve saygılarımla gerçek Asb. davasına gönül verenleri selamlıyorum.

Bu gün ve önceki günlerde arkadaşlarımı yokladım, ama Nasrettin Hoca'nın büyüklüğünü bir kere daha gösterdiler...

Sayın yönetici abilerimiz,
Ersen abiyi de telefondan aradım Sn.Tuncer Küçük ANKARA'da nerede,saat kaçta karşılanacak diye;kendisi de karalaştırıp yazacağız dedi, ama ben daha göremedim.Bu konuda bilenler bizleri bilgilendirirse sevinirim; çünkü ben Balıkesir'den geleceğim.
Bir de bu yürüyüş yasal izin alındı mı onu merak ediyorum.
Çünkü sanırım izinsiz olursa ANITKABİR'e girmek olmuyor,teşekkürler.

ALLAH TUNCER ABİMİZE YARDIMCI OLSUN BU ONURLU YÜRÜYÜŞÜNDE.

Kıymetli Meslektaşlarım;
Özel işlerim nedeniyle yaklaşık on gündür sitemizden uzaktım. Geçen zamanda olaylara bir göz gezdirince, onur yürüyüşünün başarıyla devam ettiğine sevineyim mi, yoksa site içi fikir çatışmalarına ve Sn; Selçuk İÇER ağabeyin veda yazısına üzüleyim mi şaşırdım, çok şaşırdım!!!
Saygılarımla.

TEMAD'IN KURULUŞ YILDÖNÜMÜ 14.10.2009

TEMAD'IN 25.KURULUŞ YILDÖNÜMÜ.17 EKİM 2009 TARİHİNDE İZMİR CUMHURİYET
MEYDANINA,İZMİR'DEKİ BÜTÜN TEMAD'LARIN KATILIMIYLA SAAT 11.00'DE ÇELENK BIRAKILACAKTIR.CAMİAMIZ MENSUPLARINI KURULUŞ YILDÖNÜMÜNE BEKLİYORUZ.
ÇELENK BIRAKMA
SAYGI DURUŞU
İL BAŞKANI SAYIN AYKUT ÖZER'İN KONUŞMASI İSTİKLAL MARŞI VE BİTİŞ.
TEMAD'IN 25.KURULUŞ YILINI KUTLARIZ.
SAYGILARIMIZLA.

BALÇOVA TEMAD
YÖN.KRL.BŞK.LIĞINDAN.

NOT:BALÇOVA TEMAD ÖNÜNDEN SAAT 10.00'DA
SERVİS ARACI KALKACAKTIR.

CAMİAMIZIN ŞEFFAFLIĞA,HABERLERİ
KAYNAĞINDAN ALMA HAKKI VAR.

BU LAFIMIZIN ARKASINDAYIZ. ANCAK,İFTİRA VE HAKSIZ SUÇLAMALARA CEVAP VERMEMEMİZ DURUMUNDA,KABUL ETTİĞİMİZ ANLAMINDA DÜŞÜNÜLECEĞİNDEN CADI KAZANINA DAHİL ETTİLER.

SAYIN İÇER,BALÇOVA TEMAD'IN YAPTIKLARI, YAPACAKLARININ TEMİNATIDIR.
REKLAMA,KENDİMİZİ İSPATA İHTİYACIMIZ GERÇEKTEN YOK.

SAYIN ÖMER CANBULUT GEREKENLERİ AÇIKLAMIŞ,TEŞEKKÜR EDERİM.

SAYIN MAHMUT ERDEM,BU KADARINA DA PES DOĞRUSU. BALÇOVA TEMAD KURUMSAL
OLARAK SİZİ MUHATAP KABUL ETMEZ,ANCAK O KADAR İNSAFSIZ VE GERÇEK DIŞI KONULAR YAZMIŞSINIZ Kİ ,ANCAK SİZİN HAYAL ÜRÜNÜNÜZ OLABİLİR. BU NEDENLE SİZİ MUHATAP ALMAK ZORUNDA KALDIM,ÇAMUR AT İZİ KALSIN MANTIĞINI ÇÜRÜTMEK İÇİN YAZIYORUM.

GENEL MERKEZ'İN TÜZEL KİŞİLİĞİNE HER ZAMAN SAYGILIYIZ.TEMAD'IN BİR DELEGESİ OLARAK BÜTÜN BALÇOVA DELEGELERİNİN VE BAŞKANININ GENEL KURUL'DA ŞİMDİKİ YÖNETİME OY VERDİĞİNE VE DESTEKLEDİĞİNE
YEMİN EDİYORUM.BAHSETTİĞİNİZ GİBİ BALÇOVA TEMAD'DA GENEL MERKEZ ALEYHİNE KUMPAS KURUP TOPLANTILAR YAPTIĞIMIZ İDDİANIZ ÇOK GÜLÜNÇ.BÖYLE BİR ŞEYE İHTİYACIMIZ YOK,GEREKTİĞİ ZAMAN TÜZÜK VE YÖNETMELİKLERİ YASAL YOLLARI KULLANIRIZ.KALDI Kİ BU DERNEĞE GELEN ŞAHISLAR BALÇOVA TEMAD ÜYESİ.

BU SÖYLEDİKLERİNİZİ İSPATA DAVET EDİYORUM.BUNU YAPMADIĞINIZ ZAMAN SİZLERİ MÜFTERİ İLAN EDECEĞİM.TÜZÜK KONUSUNDA BİZE DERS VERMEYE ÇALIŞMANIZ DA TRAJİ-KOMİK BİR OLAY.

SON OLARAK ,TAYYAR YILDIRIM MESLEKTAŞIMIZIN ÇOK GÜZEL TESBİTLERİNE UYAMADIK.BİZİ BAĞIŞLASIN.SAYGILARIMLA.

ABDULLAH ZENGİN
BALÇOVA TEMAD
İZMİR

DEVAMLI AKLIMIZDASIN ?

UNUTMADIK
YARGI İŞLİYOR DİYE
HUKUK SURECİNE SAYGIDAN

KOSKOCA ASSUBAY CAMİASINA BABANINDA İÇİNDE BULUNDUGU BİR SAYGIN GRUBA ANA AVRAT DÜZ GİTTİN,UNUTMADIK.

BU ÜLKEDE ADALETİNİN İŞLEDİGİNİ GÖRMEK,ONUR VE HUKUK KAVRAMLARININ DEGERİNİ GÖZLEMEK HAKKIMIZDIR.

BİLEMİYORUM AMMA ELLİLERCE DOSYA HUKUK MASALARINDA ADALETİN TECELLİSİNİ BEKLİYOR,UNUTMADIK,BEKLİYORUZ.

ATİLLA ABAYLI-İZMİR

GÜNÜN SÖZÜ,

İNSAN GÖZDÜR,GÖRÜŞTÜR,GERİSİ ETTİR,
İNSANIN GÖZÜ NEYİ GÖRÜYORSA, DEGERİ O KADARDIR.

DEĞERLİ ARKADAŞLARIM,
17 EKİM DE ANKARA'DA OLALIM MI,OLMAYALIM MI ? BUNU TARTIŞIYORUZ.TARTIŞMAYI BIRAKIN ,SADECE ŞUNU DÜŞÜNÜN.SN.TUNCER KÜÇÜK MERZİFON'DAN ANKARA'YA 320 KM YÜRÜYEREK GELİYOR.EĞER SİZLER ANKARA'DAN EN UZAK NOKTA 10-15 KM OLSUN,ARABANIZLA,YOKSA BAŞKA BİR VASITAYLA ANITKABİRE GELEMİYORSANIZ.HİÇ BİR ŞEYİN BAHANESİ OLAMAZ.17 EKİM TEMAD'IN KURULUŞ YILDÖNÜMÜDÜR.YILDA SADECE BİR KEZ VE BİR KAÇ SAAT BUNUN İÇİN ANITKABİR'DE BULUNAMIYORSANIZ.PARDON AMA SİZ KİMSİNİZ.BÖYLE DEVAM ETTİĞİMİZ SÜRECE YASAL HAKLARIMIZ VERİLİRMİ SANIYORSUNUZ.BÖYLE BİR DURUMDA GELEYİM Mİ ? GELMEYEYİM Mİ ? AYAĞININ ALTINA KIRMIZI HALI SERELİM ,BELKİ O ZAMAN LÜTFEDERSİNİZ.

17 EKİMDE ANKARA'DA OLMAK
Sevgili meslaktaşım Semih Öke ''17 Ekimde Ankara'da olamayacağız''telaşını yaşıyorsun.Ben kendi sınıfıma hep inandım ve güvendim.Gelmeyen gelemeyen arkadaşlarımın gelemeyiş nedenlerini daha yakıcı sorunları olabileceğine bağlamak gerekir diye düşünüyorum.Ben kendi adıma Anamur'dan kalkıp tek başıma Ankara'ya geleceğim.Ama Ankara'da oturan iş yapan yirmi iki binlerde olduğu söylenen meslektaşımız ''Bu gün hava güzel.Kalk hanım şöyle bir Anıtkabir'e doğru gezelim.Türkiye'nin dört bir yanından dostlar gelecekmiş,Merzifon'dan yigit bir arkadaşımız gelecekmiş ONURU SIRTINDA.O'nu alkışlayalım'' diyemiyorsa bu sınıfın TEORİSYEN leri oturup iyi bir sınıf tahlili yapmalılar.
Sen gel Semih arkadaşım.Bende geleceğim.Birbirimizi tanımasakta olur.17Ekimde kendi sınıfımızı tanımış oluruz.Eylemlerle sınanmayan sınıfların teoriside sakat olur.Bir sağa bir sola savrulur durur.Savrulmalara düşmemek için küçük çaplı eylemlerin coşkusunu yaşamak gerek.Ve önümüzde böyle bir durum var.Değerlendirmek gerek diye düşünüyorum.
Ankara ve çevre il ve ilçelerde oturan tuzu kuru tatlı su sazanlarına duyurulur.Adilhan Şanlı-Anamur

Hakkımızı alabilmek için 17 Ekim'de Anıtkabir'e gidelim mi?
Keşke gidebilsek keşke hepimiz orada olabilsek. ama ne yazık ki olamayacağımız gibi yasal temsilcimiz olan TEMAD'da bize bu gün olduğu gibi o günde sırtını çevirecek. Sonuç Emekli assubaylar kendilerini 1-0 mağlup edecekler. Hak alacağız derken maalesef birlik ve beraberlik içinde olamadığımızı topluma göstereceğiz. Uyanalım lütfen artık toplanma zamanı geldi de geçiyor. sizler haklarımızı alabilmek için mahşerde toplanacağımızı sanıyorsanız büyük yanılgı içindesiniz orada yaptığımız ve yapmadıklarımızın hesabı verilecek ama Anıtkabirde 17 Ekimde beşeri hayattaki haklarımızı alabilmek için gücümüzü göstereceğiz. Uyanın dün kürtçe konuşmaktan korkan bölücü terör örgütü başlarındaki teröristin muhattap kabul edilmesi için devlete kafa tutmaktalar. bizler ülkemizi satmadık, satmayı bırak seve seve bu ülke ve bayrak uğruna can verdik sadece askeri hiyerarşi içinde hakkımızı istiyoruz utanacak bişeyimiz yok.

KİŞİLER, OLAYLAR VE İLKELER

Hemen hemen tüm emekli ve muvazzaf astsubay arkadaşlarımın bildiği bir konuyu tekrar dile getirmek istiyorum.

CAHİLLER kişileri,
BİRAZ BİLENLER olayları,
AYDINLAR DA ilkeleri konuşur ve tartışır.

Gerek muvazzaflığımızda gerek emekliliğimizde ve gerekse son yıllardaki internet sitelerinde astsubaylar aralarında birçok konuyu konuşup tartışıyor. Benim yadırgadığım ise (tabirim hoş görülsün) hem okullarda mürekkep yalamış ve hem de en ağır ve zor hayat üniversitesinden mezun olmuş astsubay arkadaşlarımızdan azı da olsa ilkeleri değil olayları ve kişileri konuşuyor olmalarıdır. Hepimizin arzusu herkesten çok hak ettiğimiz haklarımızı bir an evvel kavuşmamızdır.

Sağlık nedeniyle erken emekli olan arkadaşlarımızı hariç tutarsak emekli astsubayların hepsi II kademeli Kıdemli Başçavuş, Kademeli Kıdemli Baş çavuş ve Kıdemli Başçavuş rütbesine sahiptir.

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar ele alırsak bu emekli astsubayların içinde İlkokul, Orta okul, Lise, 2 yıllık Yüksek okul, akademik olarak Lisans, Yüksek lisans ve doktorasını yapmış olanlar vardır.

Yukarıda eğitim düzeylerini saydıklarımın içinde karma olarak 3 ncü dereceden emekli aylığı alanlar, 2 nci dereceden emekli aylığı alanlar ve 1 nci dereceden emekli aylığı alanlar da vardır. Daha açık bir ifadeyle ilkokul mezunu bir emekli astsubayın kendisi, vefat ettiyse eşi ve çocukları 1 nci dereceden aylık alırken, Üniversite mezunu bir emekli astsubayın kendisi, vefat ettiyse eşi ve çocukları 3 ncü dereceden emekli aylığı alabilmektedir. Yıllar ilerledikçe her emekli astsubay üniversite mezunu olacaktır.

Yine hepimiz biliyoruz ki, askerliğin temeli DİSİPLİN dir. Disiplinin temeli de RÜTBE dir. Şahsen benim bu güne kadar savunduğum temel ilke aynı rütbedeki tüm emekli astsubayların da subaylarda olduğu gibi aynı aylığı almalarıdır. Bu ilkeyi bilgimin ve gücümün yettiği kadar her platformda savunarak, idari ve hukuki girişimlerde bulunuyorum. Her ne kadar sivil vatandaşlarımızla istemesem de zorunluluk halinde, medeni bir şekilde konuşanlar olursa onlarlada konuşup tartışıyorum.

Bu kısımda bir üzüntümü dile getirmek istiyorum. Sınıf okulu mezunu olupta kendi imkanlarıyla yüksek tahsilini tamamlayan arkadaşlarımın hemen hemen hepsiyle hem fikir oluyoruz. Maalesef, özellikle Orta Okul mezunu olup sınıf okulunda bir veya iki yıl okuyup, bil fiil 25 - 30 - 35 yıl çalışıp 1985 yılından sonra emekli olup 1 nci dereceden emekli aylığı alanlardan hepsi olmamakla berber bir çoğu benim mücadeleme çok büyük bir şiddetle karşı çıkıyorlar.

Bu arkadaşlarım hiç korkmasınlar, benim savunduğum ilke uygulanırsa hiç bir arkadaşımın aylığında bir azalma olmayacaktır. Ancak bu arkadaşlarımın aylıklarının düşürüleceği ve korkacakları bir haberi vermek istiyorum. Hazırlanmakta olan yeni devlet personel rejimiyle bir çok tazminatın tahsile ve makamlara göre verileceğini öğrendim.

Orta okul mezunu olup bugün 1nci dereceden emekli aylığı ve ek göstergeye göre de tazminat alarak 2 nci ve 3 ncü dereceden emekli aylığı alan üniversite mezunundan fazla aylık alanlar o zaman alamayacaklardır. Arkadaşlarımın ileride gelmesi muhtemel asıl tehlikeyi görerek, astsubayların tahsile göre değil, her türlü aylık ve tazminatlarının RÜTBE ESASINA göre ödenme ilkesini savunmaları gerekmektedir. Bu ilke uygulandığı takdirde hiç bir emekli ve muvazzaf astsubay mağdur olmayacaktır.

ASTSUBAYLARIN MAĞDURİYETLERİNİ ATAMIZA SUNMAK AMACIYLA BÜTÜN ZOR VE AĞIR ŞARTLARA ALDIRMADAN MERZİFONDAN - ANKARAYA YÜRÜYEN KARDEŞİMİZ TUNCER KÜÇÜK İÇİN DUA EDİYORUM.

Sayın Meslekdaşlarım
Fırsat bulursam mutlaka Ankara'ya devrem Tuncer KÜÇÜK'ü karşılamak ve Anıtkabir'de olmak istiyorum. Anıtkabir'de kaçta bulunacağız, bizi bilgilendirir misiniz. Teşekkürler.

17 EKİM DEVRİMİ

Asıl devrim içimizde gerçekleşmeli. Yoksa hayal görmekten öte yol yok.

Neticeye etki etmeyen bir sürü tartışma& Bu tartışmaların size bilmem ama camiamıza zarar verdiğini düşünüyorum. Bu tartışmalarla neyin peşinde olunduğunuzu da anlayamıyorum.

Her şeyi sizler biliyorsunuz, bizler hiçbir şey bilmiyoruz& Onun için de yazacak, birbirimize çamur atacak bir şey bulamıyoruz. Kös kös bir köşede oturup durduğumuz, klavyenin başından hiç ayrılmadığımız için de karalama yapacak, bir birimize söyleyecek bir sözümüz bulunmuyor. Bu yüzden de affedersiniz ama dedikodu yapamıyoruz.

Böyle mi düşünülüyor? Şimdi silkeleniversem bir yığın karalama, suçlama yapacağım konu başlığı bulabilirim.

İnanın bir yıl öncesine kadar çok rahat bir halim vardı. Ne zaman emekli astsubay meslektaşlarım içine girdim, kafama ağrılar çöktü.

Hakikaten üzülüyorum. Benim üzüntüm bireysel olarak çok da önemli değil elbette. Dediğim gibi, bu tartışmalar camiayı üzüyor.

Şu çok önemli saydığım konuyu da sizinle paylaşayım müsaadenizle.

TEMAD Sitesi, ORG Sitesi, NET Sitesi. Buralarda yazanlar olsun, bilfiil somut eylemlerde bulunanlar olsun a'dan z'ye hepsi eli öpülesi, saygı duyulası insanlar. Kendim de bu ortamda olduğum için kurmadım bu cümleyi. Ben kendimi bu cümlenin dışına alayım. Ama inanın çok büyük yanlışlar yapılıyor. Buralarda yazı yazıyor olsunlar, somut eylemler yapıyor olsunlar hepsine saygı duyulmalı. Yanlış yapana da, doğru yapana da saygı duyulmalı. Çünkü elleri bir şekilde taşın altında olan insanlardır bu insanlar.

Kimi basın açıklaması organize ediyor, başbakan ile görüşüyor, MSB ile görüşüyor, çelenk koyma eylemi yapıyor, gazete ilanı veriyor v.s

Kimi, sitelerinde yazılar yazıyor, anılarını anlatıyor, eleştiri yapıyor, yol gösteriyor, yürüyüş düzenliyor, suya düşen yılana sarılır misali; kanunlara uygun mudur, değil midir, etik midir, değil midir" diye düşünmeden, temiz kalple, işin içine duygusallığını da katarak maddi ve manevi destek kampanyaları düzenlemeye çalışıyor&

Kimi kendini öne çıkarmak için, sanırım Türkçe sözlüğü önüne alıp, günlük hayatta hiç kullanmadığı halde orijinal, fantastik kelimeler bularak yazdığı yazıyı cilalamaya, süslemeye çalışıyor v.s ama bunların hepsi bir eylemdir. Bunların hepsi öyle ya da böyle ses getiren ses veren hadiselerdir.

Pekâlâ, 100 bin emekli astsubayın haydi 5 bini bu işlerden haberdar olsunlar (o kadar da olduğunu zannetmiyorum ya neyse) ya diğer 95 bin kişi neredeler? Gerçekten neredeler onlar?

Biz burada kendi çapında; yazarak, konuşarak, basın açıklaması yaparak, gazetelere, milletvekillerine mailler atarak, gerekirse bulundukları bölgelerde belediye başkanı, milletvekili, parti temsilcileri ile görüşmeler yaparak, yerel medyayı harekete geçirme gayretlerine girişerek, meslektaşlarımızın telefonlarını, adreslerini, mail adreslerini birbirine ulaştırmaya çalışarak önemli çabaların içinde olanlar her şeyi bırakmışız; "sen iyi yaptın, ben kötü yaptım, ben hiç hata yapmam, sen hep hata yaparsın, ben meleğim, sen şeytansın" v.s. gibi neticeye hiç etki etmeyen etmediği gibi aslında kendimize de zarar veren ağız dalaşına giriyoruz. Kimse kusura bakmasın yanlış içindeyiz.

Ben de mi yanlış içindeyim?. Yok yok ben yanlış yapmıyorum, o yanlış yapıyor? gibi savunmaların hiç kıymeti yok. Elinizde belge olsa ne olur, fotoğraf olsa ne yazar? Kimsenin umurunda değil bunlar. Şahsen benim hiç umurumda değil. Yazdıklarınız, yol gösterici fikirleriniz, eylemleriniz evet bunlar umurumda ama diğer halleriniz hiç umurumda değil. İsterseniz birlik olun beni dövün. Çok üzüntü duyuyorum çoook.

Bıraksam bu ortamları hiçbir şeyden habersiz olsam, çok daha rahat bir yaşamım olurdu. Kimse beni arayıp sormazdı. Kimse benim doğru ya da yanlış yazdıklarımı okumazdı. Kimse benim emekli astsubay olduğumdan bile haberdar olmazdı. Ne esamem okunur, ne varlığımdan haberi olan olurdu. Ne bana kızan olur, ne fırça atan olurdu yazılarında& Ama ne zaman ki bu camiaya bir katkım olsun diye uzanıp kafamı gösterdim, ha bre ellerindeki sopayı kafama kafama vurmaya başladılar. Evet diğer 95 bin kişi, yani hiçbir şeyden haberi olmayan o büyük kitle her halde bundan dolayı kafalarını göstermiyorlardır. Öyle ya göstersinler de sopa mı yesinler?

Bana, benim gibi olanlara, yani yukarıda bahsettiğim 5 bin kişiye teşekkür edilmesi gerekirken, kardeş senin ne işin var oralarda, buralarda, şuralarda? denilerek kirli çamaşır aranmaya çalışıyor. Hayret ki ne hayret? Vallahi kafam almıyor benim. Çıksın birisi bana özel mailimden açıklama yapsın. Kardeş sen de ne kadar safmışsın desin. Pekâlâ, böyle yapmayacaklar da pastayı kim yiyecek? desin. İyi de pasta ne kardeşim? Kremalı mı, vanilyalı mı, kakaolu mu, yoksa sade mi? Söyleyin de öyle bir şey varsa eğer, ben de keseyim çenemi&

17 Ekimde, hem de Anıtkabir'de yumruk yumruğa kavga edildiğini gördüm rüyamda. Millet seyrediyordu. Millet tiyatro izler gibi bizi izliyordu. Bazıları da; bula bula Anıtkabir'i mi buldunuz kavga edecek? diyerek ellerinde sopalarla kovalıyordu bizi. Kimi Yaşasın Tuncer KÜÇÜK diye, kimisi de en büyük TEMAD& diye bağırıyordu.

Bizler 95 bin tane, her şeyden bihaber, ne suya ne de sabuna dokunan insanı unutmuşuz, bir çaba içerisinde olanlar bir birimizi yeme derdindeyiz. Ne kadar acı&

Allah!ını seven şapkasını önüne koysun düşünsün. "Doğru mu yapıyoruz?"

Genel başkanım, genel başkan yardımcılarım, delegelerim, üyelerim, ORG temsilcileri ve yazanları, NET temsilcileri ve yazanları, ağabeylerim, arkadaşlarım, küçüklerim, büyüklerim, sahi sizler ne yapmak istiyorsunuz? Üzüm yemek değil mi amacınız? Kusura bakmayın amacınızın üzüm yemek olduğunu sanmıyorum ben. Gerçekten öyle bir amacı olanlar da bu hengâmede kaybolup gidiyorlar.

Tekrar soruyorum: TEMAD bünyesinde olsun ya da siteye yazanlar arasında olsun, ORG sitesi bünyesinde olsun ya da orada yazı yazanlar olsun, NET Sitesinde olsun ya da orada yazı yazanlar olsun bunların hepsi bir eylem içerisinde olan insanlar. Ben bunların hepsinin ekmeğini yiyip, suyunu içtikleri mesleklerine hürmeten buralarda bulunduklarını düşünüyorum. Bir nefer gibi hizmet etme yarışında olduklarını düşünüyorum. Ama içlerinde neferliği bırakıp, komutanlık, liderlik yapmak isteyenlerin de bulunduğunu düşünüyor ve biliyorum. Bundan doğal da bir durum olamaz. Kişi kendisine güveniyor ve ben ileride TEMAD'a başkan olacağım, yönetim, gireceğim. Hem kariyerim olacak, hem de meslektaşlarıma hizmet edeceğim. Diye düşünenlerin olması ne kadar sağlıklı, ne kadar güzel bir davranış şeklidir. Ama şunu da söylemem lazım ki, kişi ne kadar yırtınırsa yırtınsın, ne kadar çırpınırsa çırpınsın oralara gelmesinin gerçekleşmesi kendi isteğiyle olacak bir hadise değildir. Onun kişiliği, onun üslubu, onun davranışları, onun hitabeti, onun yaşantısı, onun duyguları bu isteğin gerçekleşmesi hususunda çok önemli faktörlerdir.

Tüm emekli astsubayların yasal temsilcisi olan TEMAD'ımızın kuruluş yıldönümünü ( 17 Ekim) tüm içtenliğimle kutluyor, bu tarihin birlik ve beraberliğimiz pekiştiren, bizim de haklarımızın olduğunun yetkililere duyurulmasının sağlanmasına vesile olan ve Ülkemizin en önemli unsuru olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin omurgası pozisyonunda iken görevini bihakkın ifa ederek ordumuzun saflarından ayrılan ve sessiz sedasız, büyük sıkıntılar içinde hayat sürdürmeye gayret gösteren emekli astsubayların da varlığının hatırlandığı bir gün olması dileklerimle;

Hepinize saygılar, sevgiler ve selamlar sunuyorum.

Tayyar YILDIRIM


NOT: Bu arada yazımda bahsetmiş olduğum; hiçbir faaliyetten haberi olmayarak hayatlarına devam eden; 95 bin emekli astsubaya ulaşma çabalarına önemli bir katkı sağlayacağına inandığım, Ankara Etimesgut İlçesi'nde bir TEMAD şubesi açılması için yapılan başvurunun reddedilmiş olmasından dolayı üzüntülerimi ifade ediyorum. Bu kararın TEMAD ailesinin büyümesine bir katkı sağlamayacağını, aksine ters etki yaratacağı şeklindeki kişisel düşüncelerimi de burada belirtmiş olayım.

Vermeyince Mabut neylesin Mahmut...

Biz bu olamayız.

Hak iddia ederek, haksızlık yapmak, bunları görmezden gelmek olmamalı.

Bir yönetimi ve idaresini beğenmeyebiliriz.

Tenkit eder, kendimizce doğruları saygı ve sevgi çerçevesinde paylaşırız. Bizim dışımızda da çevremiz ve toplumumuz tarafından desteklenip tasvip görürse uygulamak keyfiyeti tabi ki sorumlulara aittir.

Her beğenmediğimiz fikir ve görüşü mensubu olduğumuz camiamıza kin ve nefret kusarak, aşağılayarak;

Haklılığımızı ispata çalıştığımız şu günlerde Kamu oyu önünde birbirimizi rencide etmekten geri durmadan.

Kamuoyunun kafasını karıştırmaktan öteye gitmeyen çekişmelerle,

Onları en ağır şekilde suçlamayı haklılık olarak görecek.

Bu hakaret ve aşağılamaları sitelerimizde okuyacağız sessiz mi kalacağız?

Kalamadım.

Tekrar da dile getirdiğim için duyduğum rahatsızlıktan daha da rahatsız oldum.

Ama bunun çözümlenmesi gerektiğine inandığımdan.

Benim gibi sanırım camiamın çoğu da rahatsızdır.

Üstüne üstlük bir hatayı bir başka hatayla devam ettirmek benim derneğimin sitesinde yayınlanasını gözden kaçmış kabul ediyor ve "Şube başkanlarını asalak, yüz karası ve Assubaylık ruhundan yoksun ve hainlikle" suçlama ifadeleri ile hakaret dolu yazının kaldırılmasını istediğimi beyan ettim.

Sizler ne düşünüyorsunuz?

Hikmet BOLAT