Sayın Erdal GÜNŞER mesaj panosundaki yazısında ustaca bir alay-istihza ile TEMAD'ın içinde bulunduğu durumu,TEMAD Antalya il Başkanının yazısı üzerine kimseyi kırıp dökmeden ortaya koymuştur.Bu yazıdan iki arkadaşımızın yazdığı anlamı çıkarabilmek için Sayın GÜNŞER'in önceki mesajlarını okumamak ve tavrını bilmemek gerekir diye düşünüyor ve kısaca PES diyorum.Eleştirmek için illaki hakaret mi gerekir.Sayın GÜNŞER'e gösterdiği incelik ve nazikçe olayları alaya alarak yaptığı eleştiri için teşekkür ediyor saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

GAYRİ MEMNUN ZÜMRE..
''GENÇ SUBAYLAR RAHATSIZ'' diye manşet yazdıranlar ''GENÇ,ORTA YAŞLI,EMEKLİASTSUBAYLAR,UZMANLAR RAHATSIZ'' denirse niye köpürüyor(zaten kim yazıyor ki!)
DİYE DEVAM EDİYOR...
GÖNÜL DOSTUMUZUN YAZISI.
01 kasım pazar syf:7
HAK VERİLMEZ ALINIR...

http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=5354

Sevgili Erdal GÜNŞER,

Asssubayların haklarının onlarca yıldır verilmediğini ve verilenlerin de malum yürüyüşler neticesinde alındığını yaşınız gereği bilmeyebilirsiniz. Şu anda mevcut haklarınızın hangi şartlarda başkaldıran abilerimizin sayesinde alındığını bilmiyorsanız biraz araştırmanızı öneririm.
Nefes filminde rol alan o yüzbaşının Assubay rolündeki kişiye saygısızca bağırmasını siz yadırgamamış olabilirsiniz.
Filmin GenKUR tarafından da destekli olduğunu bilseydiniz herhalde farklı bakış açısı ile izlerdiniz.

GenKUR tarafından Assubaylar için hangi olumlu kanun çıkarılmıştır. GenKUR Başkanının TEMAD ziyaretini çok matrah bir şey gibi lanse etmenize gerek yok. Geldiğinden beri hangi hakkımızı lehimize sonuçlandırmıştır.

Albaylar kadrosuzluktan emekli olmak için çok beklemesin diye bekleme yılını ( Sanki her Albay olan için General kadrosu varmış gibi ver yetimin hakkını haksıza, ölürsede kızına ver ki yemeye o devam etsin )düşüren,
Assubaylar son rütbesine erken düşüp ayrılmasın, çalıştığı azmış gibi daha çok çalışsın diye bekleme süresini artıran BAŞBUĞ değilmidir.

Assubaylar için GenKUR tarafından planlı olarak psikolojik harekat uygulanmaktadır.

Teröristlerle yapılan çatışmalarda kaç tane yüzbaşı şehit olmuş veya gazi olmuştur bunları da araştırırsınız umarım.

ESKİŞEHİR'de askeri birlik personelinden esrar kullandı diye tutuklananların rütbelerini gazetede yayımlanırken ana sayfada Assubaylar, subaylar orta sayfalarda küçük puntolarla aralarda yazılmaktadır.

Yalova meydanında depremde zimmet altına alınan (dolar, altın, v.b.)ve sonra saklanıp gizlice çıkartan pilot yarbayın haberini hangi gazetelrde kaç kere duyduyunuz. Sonuç malum sessiz sedasız mahkeme yapıldı.

Kimse TEMAD'ımızı yıpratmayı düşünmemektedir.
Mahmut ERDEM gibi kişilerin tarafında olmuş olmanız nedeniyle olaylara at gözlüğü ile bakmış olduğunuzu düşünmekteyim.

Emekli olunca hemen TEMAD'a üye olacağım diye düşünüyordum. Ne zaman TEMAD ana sayfasında; falanca ordu komutanına gittik sorunlarımızı anlattık. Neden yürüyüş yaptınız (daha önceki yapılan yürüyüş ) dediğinde, dik duramayarak gidenler bizden değil münferit olaydır, geziye gidebilmek için otobüs ve genel merkezimize mefruşat istedik diye sitede yazıyı görünce üye olmaktan vaz geçtim.

Soruyorum TEMAD'ın asli görevi bumudur. Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmek mi?

Bütün meslektaşlarıma saygılarımı sunarım.

TEMAD'ın görevi emekli assubayların sosyal şartlarını iyileştirmek değil, onları anılarıyla ve geçmişiyle buluşturmaktır!.. Bugün TEMAD, Genelkurmay Başkanlığımızın himayesi altında ve onların sağladığı imkanlar ile en güzel şekilde bunu yapmaktadır. Kendilerini subaylarımız ile bir tutan haddini bilmezlerin varlığından da oldukça rahatsızdır.


1&. TEMAD'ın görevi emekli assubayların sosyal şartlarını iyileştirmek değil, onları anılarıyla ve geçmişiyle buluşturmaktır!..

Bu yazıyı yazarken sanırım siz daha TEMAD ın ana sayfasında yer alan görevleri bölümünü okumamıssınız orda derki

3- EKONOMİK BOYUT : Bu konudaki sorunlarımıza çözüm aramak en önde gelen uğraşımızdır. Emekli Astsubayların maaşlarının muvazzaf astsubaylarınkine yakın seviyeye getirilmesi için kanun teklifleri yapmakta, konuyu Gnkur.Bşk.lığı, MSB.lığı,Maliye Bakanlığı ve tüm yetkili makamlara devamlı şekilde duyurmaktayız.

Bu maddede sizin bilmediğiniz sey acıkca yazmaktadır.

2&. Kendilerini subaylarımız ile bir tutan haddini bilmezlerin varlığından da oldukça rahatsızdır.

Bu yazı tam bir cehalet örneği ve asıl yerini bilmezliktir.Assubayların bu güne kadar dedikleri kavram sudur: Nasıl subaylar her türlü faaliyetlerinin karşısında hakkını alıyorlarsa astsubaylarda yaptıukları herseyin hakkını almalıdırlar.bir subay yüksek lisans yapınca erken terfi alıyorsa 1/4 üne çıkma hakları varsa albaylar kafasına göre yas haddinden emekli olabiliyorlarsa&& bu haklar neden asssubaylara verilmemektedir.????

3&. Bazı meslektaşlarımız medyada veya başka alanlarda assubaylar ile ilgili haberler nedeniyle aşırı alınganlık göstermektedir. Bir tavuğa başçavuş dendi diye ortalığı ayağa kaldırmaya çalışanlar olmuştur!.. Kahraman bir üsteğmenimiz başçavuşa yüksek ses tonu ile konuştu diye NEFES filmini eleştirip filmin genel konusunu kaçırmışlardır!..

Burada kastetmek istediğiniz çok hayasızcadır. Bir tavuğa başçavuş denilmesi sizce doğalsa bir ineğe yahut köpeğe veya eşeğe sizin isminizin verilmesi doğalmıdır acaba eğer doğaldır derseniz diyecek bir şeyim yoktur.


4 &Bir de havacı bir binbaşının dost muhabbetinde sarfettiği sözler hileli bir şekilde bir araya getirilmiş sonra da bu binbaşı hakkında soruşturulma yapılmasına neden olunmuştur!.. Hal böyle olunca artık subaylarımız assubayların böylesi tuzakları karşısında savunmasız kalacaklar ve silahlı kuvvetlerdeki otorite sarsılacaktır..

Bence dost muhabbetide olsa kimse kimseye karsı haddini aşan sözler kullanamaz.biz nasıl bir binbaşıyı dost muhabbetine alıp arkadaşımıza sarf ettiğimiz sözleri söyleyemiyorsak bir binbaşıda bunu bir assubaya karsı asla söyleyemez&&.. ayrıca otorite sözle değil bilgi ile sağlanır &

Bu yazınızdan dolayı sizi tekrar kınıyorum&&&&.

Bu günlerde her yönü ile kamuoyu ve meslektaşlarımızın gündeminde olan NEFES filmindeki Yüzbaşı rolünü oynayan Mete Horozoğlu ile Hürriyet gazetesinden Sinem Vural'ın 22 Ekim 2009 tarihinde film ile ilgili yapmış olduğu röportajın bir bölümü aşağıdadır.

Sinem Vural Mete Horozoğlu'na soruyor,
- Başınız da kim vardı? ,Vural cevap veriyor,
- Filmin çıkış noktası olan "Güneydoğudan öyküler" kitabının yazarı Hakan Evrensel 10 gün kadar Teğmen olarak bizimleydi. Ondan sonra Eğitim Assubayı,yeni emekli bir Komando geldi.Yakın dövüş ve su altı savunma gibi bir çok alanda Komando eğitimi verdi.
Ciddi bir psikoloji ile "Bakmam ben sizin oyunculuğunuza &.sizi eğitmemi söylediler,eğiteceğim" dedi.Baktık hepimiz bir araya gelsek dövemeyiz, çaresiz dediklerini yaptık Tuvalet temizliği,nöbet saatleri,yemek yapımı,sabah içtiması,öğlen içtiması, öğlen eğitimi diye devam etti hazırlıklar.Eğitim iki iki buçuk ay sürdü.Eğitim bitince de Kaş-Gömbe tepesinde çalışmalara başladık.Söyleşi farklı alanlarda devam ediyor.
Bu konuyu buraya taşımamın nedeni, meslektaşlarımın film ile ilgili değerlendirme yaparken olayların gerçek yönlerinden de istifade etmelerine katkı sağlamaktır.Saygılarımla

BÖYLE OLUR ASSUBAYIN DÖNÜŞÜ&
Merzifon'dan Ankara'ya bir yürüyüş oldu. Adı İnsan onuruna saygı ve anayasal hakların verilmesi idi. Yürüyüşü yapan Cumhuriyetin namusu adalettir diyordu. Ama biz cahil okurlar ve az bilmiş yorumcular bakın ne kadar çok hatalar yapmışız. Adam zaten gangsterin biriymiş. Polisle başı beladaymış. TEMAD'a da aidat falan verdiği yokmuş. Yani anlayacağınız tam bir baş belasıymış. En son olarakta yürüyüş yapıyorum diyerek TEMAD'ın beyinlerde yer eden bembeyaz sayfasını kirletmeye yeltenmiş. Bizler de çok fena tufaya düşmüşüz.
TEMAD başkanımız nasıl da foyasını çıkardı ortaya. Adam 300 km. yürüyecek adını duyurup meşhur olmak isteyecek. TEMAD'ı da sponsor yapacak. Yok öyle yağma. Bizler ne kadar cahilmişiz. TEMAD Genel Başkanımız ne kadar haklı imiş. Oysa biz onu çok yanlış tanımışız. Pardon bize yanlış tanıtmışlar. Kimler mi? Malum sitenin yazarları. Onlar da TEMAD'ı ele geçirmeye çalışıp kendi ticari veya değişik kazanımlar peşinde olan art niyetlilerdir herhalde.
Oysa Kamu yararına çalışan bir dernek olan TEMAD, yüz bine yakın üyesiyle şahlanınca yeri göğü inleten ve toplumun direği rolünün bilincindedir. Bir çok il ve ilçelerinde teknolojinin bağıyla aynı anda hareket eden bu kurumun gücünün farkında olmak gerek. Nitekim Genelkurmay başkanımız bile TEMAD'ın 25. Kuruluş yıl dönümünü es geçemedi. Geldi. Kutladı.
Ancak hala daha bazı meslektaşlarımız art niyetli. TEMAD'ın sağladığı itibar ve gücü görmezden geliyorlar. Üç beş tane sosyal hayatta başarılı olamamış, ticareten iflas etmiş, karısıyla bile kavgalı tip sırf muhalefet olsun diye muhalefet yapıyor. Bu durum Antalya TEMAD başkanının bile gözünden kaçmamış.
Oysa bizler iyisiyle kötüsüyle bir meslek hayatını geride bıraktık. Biz de diğer emekliler ne kadar maaş alıyorsa o kadar alıyoruz. Önemli olan çalışırken yapılan birikimlerdir. O zaman biriktirmeyen ve ev, araba almayanlar şimdi bas bas bağırıyorlar. Neymiş efendim. Ayrıca zam verilecekmiş. Bir de üstüne üstlük kendilerini subaylarımızla kıyaslıyorlar. Ama Antalya'da zor durumda yaşayan bir emekli binbaşı ile kıyaslamak akıllarına gelmiyor. Çalışırken sicil alamamış, dışarıdan üniversite bitirememişler şimdi kendilerini diğerleri ile bir tutuyorlar.
TEMAD'ın görevi emekli assubayların sosyal şartlarını iyileştirmek değil, onları anılarıyla ve geçmişiyle buluşturmaktır!.. Bugün TEMAD, Genelkurmay Başkanlığımızın himayesi altında ve onların sağladığı imkanlar ile en güzel şekilde bunu yapmaktadır. Kendilerini subaylarımız ile bir tutan haddini bilmezlerin varlığından da oldukça rahatsızdır.
Bazı meslektaşlarımız medyada veya başka alanlarda assubaylar ile ilgili haberler nedeniyle aşırı alınganlık göstermektedir. Bir tavuğa başçavuş dendi diye ortalığı ayağa kaldırmaya çalışanlar olmuştur!.. Kahraman bir üsteğmenimiz başçavuşa yüksek ses tonu ile konuştu diye NEFES filmini eleştirip filmin genel konusunu kaçırmışlardır!.. Bir de havacı bir binbaşının dost muhabbetinde sarfettiği sözler hileli bir şekilde bir araya getirilmiş sonra da bu binbaşı hakkında soruşturulma yapılmasına neden olunmuştur!.. Hal böyle olunca artık subaylarımız assubayların böylesi tuzakları karşısında savunmasız kalacaklar ve silahlı kuvvetlerdeki otorite sarsılacaktır... Nitekim endişe verici bu gelişmelerin içine TEMAD bile çekilmeye alışılmaktadır.
Yukarıda yazdıklarımdan dolayı beni eleştirebilirsiniz. Ancak biz yalnız değiliz. Biz Ankara grubu, yeni oluşum grubu veya başka adlar altında TEMAD'ı yıpratanlara karşı mücadelede kararlıyız. Önderimiz Mahmut ERDEM. Saygılarımla&

BURHAN Kayatürk,2007 SEÇİMLERİ ÖNCESİ,ASSUBAYLARA SİZİN DERDİNİZİN TAKİPÇİSİYİM DİYEREK OY AVINA ÇIKAN, SEÇİMLERDEN SONRA DA HERŞEYİ UNUTAN,MV.YEMİNİNİ 5.SEFERDE ANCAK TAMAMLAYABİLEN BU ZAT ŞİMDİ DE NELER SÖYLEMİŞ BİLMEK İSTER MİSİNİZ...

http://www.internethaber.com/news_detail.php ?id=213458

SİTE KARGALARI,YAĞCILIK VE YALAKALIK ÜZERİNE ,


HER ZAMAN KENDİ SORUNLARIMIZI YAZMAK YERİNE,BU GÜN DE HAFTA SONU YA ŞÖYLE BİR KAFA DAĞITMA ADINA BİR ŞEYLER KARALAYIM DEDİM.

OTURDUĞUM YER BİR SİTEYİ ANDIRIR GERÇEKTEN. SESSİZDİR ARABA SESİNİ DAHİ ZOR DUYARSINIZ. YAN TARAFTA BİR BETON ZEMİN VARDIR,ÜÇÜNCÜ KATTA. BAZEN SÜPÜRGE FARAŞI ALIP TEMİZLERİM. SİTEMİZE KARGALAR DADANDI,SEVİMLİ VE AKILLI HAYVANLAR. ÇEVREDEKİ CEVİZ AĞAÇLARINDAN ALDIKLARI CEVİZLERİ ÜST BÖLÜMDEN AŞAĞI ATARAK KIRIYOR SONRA DEDİĞİM ZEMİNE İNİP BİR GÜZEL MİDELERİNE İNDİRİYORLAR.BÖYLECE BU KUŞLAR HAKKINDA DA BİR NOT AKTARMIŞ OLDUM. AKILLI YARATIKLAR OLDUĞU KESİN.

KARGALAR SÜRÜYLE,KARTALLAR YALNIZ UÇARMIŞ. HATTA ŞARKISI VARMIŞ YENİ ÖGRENDİM.

YALAN DOĞRUDAN,
KARANLIK AYDINLIKTAN KAÇAR.

GÜNEŞ YALNIZDIR AMA
ETRAFINA IŞIK SAÇAR

ÜZÜLME,DOĞRULARIN KADERİNİ
YALNIZLIK
KARGALAR SÜRÜYLE
KARTALLAR YALNIZ UÇAR...

DİYE SÖZLERİ DEVAM EDİYOR. BURADAN KONU DEĞİŞTİREREK YAĞ VE YAĞCILIK ÜZERİNDE SAYIN ZEKİ HACI İBRAHİMOĞLU'DAN BİR ALINTI YAPALIM,SADECE GENEL KÜLTÜR ADINA HAFTA SONU YAZILARI BÖYLE DALDAN DALA OLABİLİR, SAYGILAR OLSUN.
-
Yağcılık ve yalakalık üzerine

Zeki Hacı İBRAHİMOĞLU

http://www.ufukotesi.com/yazigoster.asp?yazi _no=20071044

Değerli meslektaşlarım

l. TEMAD'ın 25 kuruluş yıldönümünü emeklisi muvazzafı ve hatta garnizon komutanı ile birlikte kutlayan başta Çanakkale TEMAD yönetimine ve üyelerine saygılarımı sunarım.Ayrıca MUĞLA TEMAD mevcudunun % 90 nı ile kutladıklarını , KONYA TEMAD'ın bizlere layık bir kutlama yaptıklarını öğrendik.Gönül verip zamanını ayıran bulunduğu bölgede en iyi şekilde kutlamalara katılan arkadaşlara teşekkürlerimi bildiririm.

2. Biz ANTALYA olarak TEMAD'ın en çok üyeli derneği olarak aynı il başkanımızla 2007 yılında sadece temad web. Sitesine yazı yazarak ve çelenk dahi koymadan kutladık. Bu yetmiyormuş gibi neden kutlama için üyeleri davet etmediniz diye bildirdiğimizde 22 EKİM 2007 tarihli il başkanımızın yazısında TEMAD merkezinin düzenlediği kutlama programına yurt çapında salt katılan 67 kişi olduğunu sen daha ne istiyorsun demek anlamına getirmiştir...

3. 2009 yılında ise TEMAD genel merkezinden daha kalabalık yönetim kurulu ile son iki güne kadar kararsız kalınmış TEMAD genel başkanının bulunduğunuz yerlerde en iyi şekilde temsil edin demesine rağmen ANKARA'ya yönetimin üç de biri giderek Tuncer KÜÇÜK'e destek vermelerine rağmen onu karşılama nezaketinde bile bulunamamışlardır. ANTALYA'DA kutlama sms yayınlanmadığı için 10 duyarlı veya yönetimin diğer kısmı çelenk koymuştur.Birde utanmıyor musunuz temad kuruluş yıl dönümünü bile bilmiyorsunuz diyerek üyelerle dalga geçmişlerdir.Kaç kişi internete giriyor. Neden o zaman genel merkez sms çekiyor.

4. 13 MAYIS 2009 tarihinde TEMAD dahil tüm sitelerde TESUD'un astsubaylardan oluşan Antalya Garnizon askeri bandosunu getirterek bizim beşte birimiz üyesi ile kutlamışlar ve mahalli basında çıkmıştır. Halbuki TÜRKİYE'de ilk olan ANTALYA MEHTERAN gurubu bulunmaktadır .Bırakın Garnizondan bando istemeyi kendi MEHTERAN'ını bile törene davet etmemişlerdir. Çağırsalar yılda bir seferde bizim için seve seve çalacaklarına canı gönülden inanıyorum.

5. Haklı gördüğüm bazı konularda ANTALYA eski Antalya temad Denetleme kurul başkanını elden yazılı imzalı müracaatta bulundum. Antalya TEMAD evrak kaydına sokmayarak tarafıma bizzat denetleme kurul başkanı tarafından iade edildi. Bundan ders alarak bu seçimlerden sonra kendimce yanlış gördüğüm konuları belirten dilekçemi iadeli tahütlü olarak ANTAYA TEMAD Denetleme kurulu adına gönderdim. Bu evraktan ne denetleme kurul başkanının ne de bazı yönetim kurulu üyelerinin haberi olmadığını öğrendim.
TEMAD üyesi olarak aynı hareketleri yapan TEMAD genel merkezinden ve ANTALYA TEMAD yönetiminden kamu önünde cevap bekliyorum.

6. Aylardır TEMAD genel merkez sitesinde gerçek ismini açıklayamayacak kadar korkak ve ona emir astsubayı gibi onay veren TEMAD mesaj onaylayıcısını ve bu güne kadar bir tepki göstermeyen TEMAD şube başkanlarını ve yöneticilerini de kınıyorum. ANTALYA TEMAD'a sahte isimle yazı yazan arkadaşa yapılan tepkinin TEMAD genel merkezinde yapılana da gösterilmesini beklerdim.

7. Bizim yazdıklarımızın TEMAD ve Antalya TEMAD sitesinde yayınlanması meraklısı değiliz. Yazdığım yazılarda şu konuda hata yapıyorsun deyip düzeltirsen sevinirim diyen TEMAD yöneticisine rastlamadım. Fakat senin yazılarını yönetim olarak yayınlamama kararı aldık diyebilmektedirler.

8. ANTALYA TEMAD İl başkanının 22.10.2008 tarihine kadar yazdığı yazıları okursanız kendi kendini emekli astsubay olarak değil Muharip gazi olarak tanıtmaktadır. O tarihe kadarda TEMAD rozeti dahi takmamıştır. Bizim şehitlerimize ve gazilerimize büyük saygımız vardır.

8. Artık ok yaydan çıkmıştır. ANKARA TEMAD genel merkezi ve gerektiği gibi bizi temsil edemediği ve kendi içinde sorun yaşayan ANTALYA TEMAD'ı olağan üstü genel kurula götürecek gerekli imzanın iki katı toplanmıştır. Bizi dernekten atmaları sorunu çözümlemez .Ben astsubay ve TEMAD sevdalısıyım. Ben emekli olduğum akşam TEMAD'a üye oldum. Takdir tüm meslektaşlarımın.

8. Bizleri ANKARA TEMAD önünde ve ANTALYA TEMAD olarak en iyi şekilde temsil edecek yönetimi bizler layık bir şekilde ön seçimle yapılması dileği ile tüm camiamıza hayırlı olmasını dilerim.31 EKİM 2009
Ahmet ÖZTAŞ

ANTALYA Temad Üyesi
www.astsubay77.com

GÜNÜN SÖZÜ,

GÜL SUNAN BİR ELDE DAİMA BİR GÜL KOKUSU KALIR.

SEVGLİ KARDEŞİM GÖMEÇLİ SEMİH BENİM BURAYA ÜYE OLMAMI SAĞLADI TEŞEKKÜR EDİYORUM. TÜM DEVRELERİMİN BU SİTEYE ÜYE OLMALARI İÇİN GEREĞİNİ YAPACAĞIMI ARZ EDERİM SAYGI VE SEVGİLERİMLE...

Saygıdeğer Arkadaşlarımız Site yönetimine başvuran bir firma doğu anadolu bölgesindeki bir işyerinin eleman ihtiyacı için aşağıdaki duyuruyu yapmıştır.İlgilenenlerin Erdem bey ile temasa geçmelerini duyururuz.

Doğuanadolu bölgesinde 5 ay boyunca ardahan ,erzurum,erzincan sivas ,maraş illerinin birinde bulunan şantiyelerde ekibimizle beraber ikamet edicek tüm masrafları (yol,yemek,kıyafet,konaklama,teçhizat) tarafımızdan karsılanacak net 1500 tl maaş alacak daha önce akeriyenin yada jandarmanın karmotorsikletli timlerinde yada bölüklerinde bulunmuş veya komando eğitimi almış personeller aramaktayız son başvuru 12 kasımdır Ayrıntılı bilgi ve müracat;
erdem bey: 0535 243 17 61 7\24 arayabilirsiniz

Sevgili meslektaşlarım.Değerli meslektaşım sayın Mustafa SEVİMLİ'nin uzun yazı ile ilgili uyarısını henüz okumama rağmen içinde bulunduğumuz ortam ve yaşadığımız olayların öneminden cesaret alarak:
"ŞAİR-ARAŞTIRMACI YAZAR SAYIN MUSTAFA YILDIRIM'ın , ABD'nin 'Uluslararası Din Hürriyeti' seneryosu kapsamında Türkiye'de gerçekleştirilen 1999-2000 yılı operasyonunu konu alan dizi yazısı 2000 yılında yayınlandı.'project democracy' operasyonu da 2000-2001 arası çeşitli dergilerde yayınlandı.2002 seçimlerinde önce yayına verilen ve fakat yayınlanmıyan bu araştırması engelleri aşarak ancak 2004 yılında,"project demecracy\" SİVİL ÖRÜMCEĞİN AĞINDA adıyla yayımlanabilen kitabının Ulus Dağı Yayınları 2005 yılı 8 nci basımı 41,42,43,44 ncü" sayfalarından yaptığım alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim.Acaba TÜRKİYE'miz bu alıntıdaki maddelerden hangisine yada hangi aşamaya ulaştı.Sevgi ve saygılarımla.


- ULUS DEVLET ADIM ADIM YIKILIYOR-


http://barisaykul.blogcu.com/siyasal-islam-a dim-adim_22795861.html

OKUMADI İSENİZ AŞAĞIDAKİ LİNKLERDE VERİLEN YAZILARI DA BİR OKUMANIZI ÖNERİRİM


http://www.aksam.com.tr/2009/10/30/yazar/149 51/deniz_ulke_aribogan/kim_kiminle_dans_ettigini_biliyor_mu_ .html

http://www.aksam.com.tr/2009/10/30/yazar/149 29/serdar_akinan/amaciniz_ne_.html

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdet ay.php?hityaz=10656

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdet ay.php?hityaz=10637

MESAJ PANOSU İÇİN HATIRLATMA

Ben kendi alışkanlığım nedeninden hatırlatmak istiyorum.

Mesaj panosunun amacı - adıyla uyumlu olarak - belli bir konuyu ya da olayı kısaca duyurmak veya hatırlatmaktır.

Ben kişisel olarak bir sayfayı bulan ve aşan yazıları okumuyorum.

Böylece belki de içeriği önemli olan fakat uygun yerde yayınlanmamış bir konuyu istemeyerek kaçırmış oluyorum. Benim için Panoda birkaç bir-iki parağrafı aşan yazıyı okumak sıkıcı oluyor. Hızla bir göz gezdirip, içeriğini anlamaya çalışıp, genellikle okumadan geçiştiriyorum.

Arkadaşlarımın ve yönetimin ilgisine sunmak istedim.

Selamlarımla / M.S / Ekim'09

Güleryüzlü Meslektaşlarım; 2009 yılında Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 86ncı yıldönümünü her sene olduğu gibi törenlerle kutladık, Yalova dan 25 Ekim 2009 tarihinde mesaj panosuna yazan şahsen tanımaktan mutlu olduğum halen iletişim halinde bulunduğum Sayın Özer ÇAĞLAR beyefendi yıllardır bu mesaj panosunda yazılan yazıların dışında farklı bir cümle söylüyor hepimize çağrı yaparak BIRAKIN BU KAYIKÇI KAVGASINI diye sesleniyor, Temad ve diğer emekli astsubay siteleri birbirleri ile sürekli siyasetçiler gibi yada aşıklar gibi atışma halindeler, ama ne atışma birbirlerinin hatalarını yada eksik kalan bölümlerini örtecekleri yerde birbirlerini yaralayıcı zayıf düşürücü yazım dili kullanmalarını yorumlamakta güçlük çekiyorum;
Emekli olan meslektaşlarımız 40 yaşın üzerinde , evladı olanlar onlar uyurken seyreder üzerleri açılmış iseler üzerlerini örter hiç kimse evladı hastalansın diye üzerini açma girişiminde bulunmayı düşünmez bile, peki nedir bu çekişme biran için bu elektronik ortamın bulunmadığı yılları düşünün ozamanlar sanal ortamdaki bu tür davranışlar doğal olarak yok idi,bu olanağın birleştirici etken olması gerktiğne inanıyorum,
17 Ekim tarihinde TEMADın kuruluş yıldönümünde yada şubeler tarafından organize edilen etkinliklere kendilerini eleştirenlerin katılmadığı güç olarak toplumda varlığımızı göstermede elini taşın altına koymayanlar tarafından şube yönetimlerinin eleştirildiğini bildiren yazılara her zaman şahit oluyoruz topluluk olarak eksiğimiz birilerinin bir şeyler yaptıktan sonra bize de sunulmasını bekleme alışkanlığımızdan kaynaklanıyor aynı davranışlardan daha fazlasını Yalova temad il başkanlığı yaptığım sırada bende yaşadım,peki bu insanlar nasıl zamanla desteklediler, hastalandıklarında evlerine ziyarete gittik çocuğu yada torunu evlendiğinde görev yaptığımız yıllardaki gibi dernek adına çiçek gönderip altın taktık ,zamanla durumu değerlendirip kendi istekleri ile gelip üye oldular,
Bu çekingenlik neden bunun nedeni yıllar boyu görev yaptığı meslek yaşamındaki şartlardan ve geçen zaman içerisinde kendini zamanın bilgileri ile donatamamaktan kaynaklanıyor, kendisine Hasan Bey dediğim için benimle konuşmayan derneğe gelmeyen üyem var idi,bu durumuda sonradan başka bir üye büyüğümüz benim kendisine bey tabirini kullanmamdan rahatsız olduğunu söyledi, halbuki bey ve hanımefendi tabirleri bir statü göstergesidir,
Eğer önlisans yada lisans eğitimi bize 1nci derecenin yolunu açmamış olsa idi bu kadar donanımlı bir astsubay topluluğu oluşamayacağını düşünüyorum, hemen hemen hepimiz bu hedefi sicil notu ile riske atmamak için eğitim seviyemizi yükseltmeyi tercih ettik bu nedenle edindiğimiz bilgiler yaşama daha farklı bakış açısı edinmemizi sağladı ,
Genelmerkezimiz ve diğer sitelerde bizlerin sorunları için düşünce üreten vakitlerini bizlerin onuru için hiçbir menfaat beklemeden harcayan meslektaşlarımızdan isteğim bu kadar donanımlı insanları daha aktif ve üretken konuma getirmek için lütfen birleşin bizi hedefe götürecek arkadaşlarımız için bu derneği cazip hale hep birlikte getirelim temad şubelerini yalnızca vakit geçirilen yerler olmaktan çıkaralım, her birimizin kendi köşemizde düşündüklerini bir araya getirdiğimizde daha mutlu ortamlar yaratacağımıza inanıyorum; Saygılarımla

Değerli Dostlar
Uzun bir süredir takip ettiğim konularımız ve dostluklarımızda, bir eksikliğin olduğunu görmeme ve bilmeme rağmen, bunu yazmamak için kendimle çok mücadele ettim.
Nedeni de, bizim camiamız kırılgandır. Bazı şeylere çabuk alınırlar ve incinirler,hep bunu düşündüm.
Ancak bu eksikliğin herşeye rağmen, bir kere daha hatırlatılmasında fayda görüleceğini sandığım için de , aşağıdaki yazının bizlere faydası olacağını düşündüm.
Umarım okursunuz
Saygılarımla.

Vefa, dostluk.. Göreceli kelimeler. Her kişiye göre, farklı anlamlar yüklenen kavramlar. Kişinin geçmişteki anlayışına, almış olduğu kültüre, bilgi birikimine, çevre etkisine ve toplumsal yapıya göre farlı anlamlarla hayat bulan iki önemli kavram. Kimine göre, belirli demler için, içi doldurulmayan yol arkadaşlığı. Belli bilgilerin, haberlerin, ortak yönlerin paylaşımından dolayı kendiliğinden oluşan, ancak herhangi bir şart ve kaydı olmayan dostluk. Kimine göre, belli bir noktaya ulaşmak için kullanılan bir basamak. Kişinin bir amacı vardır, hedefine ulaşmak için muhatabıyla dost olur veya dost görünür. Gayesine ulaştığı zaman ise, muhatabı arka planda kaybolur. Silikleşir ve unutulur. Kimine göre ise, yüreklerin ortaya konduğu bir anlayışın kelimelere yansıyan kısmıdır dostluk ve vefa.


Süreli olan dostluk ve vefa anlayışında, kişinin hedeflediği amaç son bulduğunda anlayış da sona erer. Dostluk ve vefa sadece belli bir süre, ruh sıkıntısına esir düşmemek için kullanılan bir araç olmuştur. Yeni araçlar veya dostlar bulunduğunda, eskiye ihtiyaç kalmaz artık. Bu süreçte, muhataba rağmen yüreğini, ruhunu ortaya koymasına veya dostuna vefalı kalmasına gerek de yoktur. İsar/fedakârlık içerisindeki dostunu yarı yolda bırakır. Onu, iç veya dış pespayeliklerine satar. Esasen, dostunu gördüğü zaman gözleri dolmaz, bedeni titremez. Kavram sadece, şekli haliyle anlam bulmuştur. Çünkü dostluğun içi dolu değildir.


Belli bir meta veya yere ulaşmak maksadıyla oluşturulan dostluklarda, vefa olmaz. Kişi, birilerine veya bir yerlere ulaşmak istemiştir, muhatabının varlığına ihtiyaç duyduğundan dostluk kavramını gündeme getirir. Konuşmasının tamamı dostluk vurgusuyla yüklüdür, ancak vurgular belli bir hedef için kullanılmıştır. Dış kısmı sağlam ve canlı görünen, ancak içi tamamen çürümüş, küçük bir rüzgârla kırılacak büyük ağaçlara benzerler. Buna rağmen bu bir atlama tahtası olarak düşünüldüğünden, fazla önemsenmez. Kişinin muhatabı, dostluğunda veya vefa borcunu yerine getirme anlayışında sağlam bile olsa, başka maksatlarla dostluk oluşturan kişinin "doğru bildiği mutlak doğru" olduğundan, karşılık da farklı oluşur. Yaklaşım, içten pazarlıklı olduğundan neticesi de olmaz. Muhatap, oluşturulmaya çalışılan dostluğun alt yapısında aslında samimiyet, netlik, karşılıklı anlayış, dostunu kendisinden önce görme, düşünme ve kavrama/idrak etme esprisinin olmadığını daha baştan görmektedir. Bununla birlikte, kendisindeki değerleri kişiye göre şekillendirmeyi onursuzluk kabullendiğinden, alanda samimiyetle durmayı hedefleyen böyle bir alana kaymaya razı olmaz. Kişinin onursuzluklarına, pervasızlıklarına, kofluklarına, bencilliklerine aldırış etmez. Yüreğinin yangınına, kanamasına, yaralanmasına rağmen böyle bir davranışta bulunmayı vefa anlayışına ters görür. Gözleri dolar, kıvılcımlar çakar bakışlarından, sezdirmez aslında sanal olan dostuna. İçine atar, yüreği patlayacak gibi olur. Olsun der, ben bunun neticesinin böyle olacağını bile bile, böyle bir yola girmedim mi? diyip kendisini avutmaya çalışır. Duyguların, ihanetlerin, karşılıksız vefanın, onursuzluğun kuşatması altında olduğunun farkındadır, her şeye rağmen bunlara teslim olmadan ayakta durmaya çalışmanın insani değerlere vefa olduğuna inanır. İnsanı değerlerle, onursuzluk cephesinden gelen bütün saldırıları püskürtür. Kendisini gerçek dostluk ve vefa sığınağına atmayı becermesi durumunda, fazla yara almadan kurtulur. Ruhundaki bütün güzel duygular yıkılmış, talan edilmiş ve kendisi de mağlup olma duygusu içerisindedir.


Nereye varacağı belli olmayan karanlık bir tünelde yürümeye benzeyen bu dostluklar, felaketle sonuçlandığında onurlu olanlar yerin dibine girmeyi tercih ederler. Onursuzlar ise, umursamazlar bile. Nasıl bir pespayelik sergilediklerinin farkında değillerdir. Karanlık tünellerin derinliklerinde, yaptıkları iç pazarlığının kurbanı olduklarını görmezler. İşte o karanlık, neticesi belli olmayan tünelde kendi içinde bir pazarlığa oturur ve muhatabının bütün emeklerine rağmen kaçmayı, zilleti, mağlup olmayı, kirlenmeyi, iç olgusunu tamamen bitirmeyi kararlaştırır. Ne olacağı belirsiz karanlığının en kesif sıkıntıları içerisinde, düşünceleri bireyleşir. Cesaret ve şecaati düşünce tünelinin anaforunda tükenir. Kısa bir zaman içerisinde başkalaşır, farklı bir insan olup çıkar. En candan dostu eskimeyen dostu olarak sizi kabul etmesine rağmen, size karşı içten pazarlıklıdır. Sizin üzerinizden hesaplar yapar, sizin haberiniz olmaz. Sizi sansür etme, düşüncelerinizi yasaklama hakkını kendisinde görebilir. Sıkıntılı o karanlıkların ardından bireysel bağımsızlığını ilan eder. Bireysel bağımsızlığı kimi zaman muhalefet ve kimi zaman da yalnızlaşma, silikleşme ve kendince "olaylardan uzak durma" şeklinde izah edilir. Dost olarak lanse ettikleri muhatabın lisanı hal ile dillendirdikleri feryadı da duymazlar. Bavullarını aldıkları gibi, arkalarına bakmadan meçhule doğru yürümeye başlarlar.

Oysa tarihte kalmış dostluklara baktığınız zaman, farklı manzaralar görürsünüz. Onların dostluklarında çıkar, içten pazarlıklı olma, şaibe, inhiraf yok mu? Fazlasıyla var. Birbirlerinden haberdardırlar, yardımlaşırlar, paylaşmasını, korumasını bizden daha iyi yaparlar. Vefa ve dostlukta bizden daha bilinçli ve alçakgönüllüdürler.


Dostu için, yerini yurdunu terk edip başka mekânlardaki zorluklara katlananlar, dostunun bir sözü için zindanlara, işkencelere, haksızlıklara, baskılara zorbalıklara talip olanların sayısı azımsanacak türden değil. Kendisine, dünyasına ait bütün değerleri dostu için bir vuruşta devirenler tanıdık ve bildik birkaç istisna. Dostu için gerisindeki bütün köprüleri yıkabilen, kendisini farklı alanlara taşıyabilecek sonraki güvence niteliğindeki bütün gemileri yakabilen, gerçek dostları da bilirim.


Allah katından ilim ve hikmet verilen kişiyle İsa'nın, Musa'nın dostlukları veya diğer din büyüklerinin dostlukları önemli derslerle doludur. Peygaberimiz Hazreti Muhammed ve dostları arasındaki uygulama ise, insani değerlerin en olgun ve en güzel devresinin örneklerini sergiler. Dostluklarda güven ve istikrar duygusu tamamen fiziksel birikimden çok, içsel bir tecrübenin eseridir. Dostluklardaki, vefadaki zihin yapısı duygu yüklüdür. İnsana hitap eden, dostluk ifadesinde bu yapı kendisini bariz bir şekilde ortaya koymaktadır. Vefanın veya dostluğun içeriği, rasyonel kuru bir bilgiden çok, duygu, psikoloji, ahlaki ve içsel oluşumların eseridir.


Yüreklerin ortaya konarak şekil verildiği dostluklar ise kalıcıdır. Ondaki dostluklar, değişimlerle, yeni kazançlarla, zamanın geçmesiyle, mesafelerin uzamasıyla bozulma göstermez, kirlenmez. Dostluk bilincinde olanlar, hangi havzadan gelirlerse gelsinler dost bildiklerini, demokrat, liberal, ulusalcı veya bireyselleşmişlik yaftalarıyla suçlamaz, çünkü dostuna sonsuz güveni vardır. Dostlukları ideoloji, fikir kampları veya mahalle kavramları arasına sıkışacak kadar içi boş ve seviyesiz bir dostluk değildir. Böyle dostluklar, soydan veya ideolojik birlikteliklerden farklı bir bağla perçinlenmiştir.


Kalıcı olan, ömrü güzelleştiren, hayatı bereketlendiren işte bu dostluklardır. Tarihte bu dostluk ve vefa anlayışını inşa edenler kazanmıştır. Hayatın bütün alanlarının, bu dostluklarla dolması ümidiyle.

Değerli dostlar çok sevdiğimiz kardeşimiz, arkadaşımız Dz.K'lerinden emekli Davut AYAKTAR'ı malesef bugün kaybettik. Cenazesi(30 Ekim 2009) İkindi namazına müteakip Üsküdar Bağlarbaşı KAZDAL Camiinde kılınacak namazla Avcılar'daki aile mezarlığına defnedilecektir.
Kendisine allahtan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun nurlar içinde yatsın.
Ailesine ve sevenlerine allah metanet ve sabir versin.

Şube Başkanlıkları Ve İlgili Arkadaşların
Dikkatine;
Kasım ayı içerisinde Temad İzmir İl Başkanlığı ve 15 Şube Başkanları ile alınan karar gereği Cumhuriyet alanında yapılacak PKK' yı telin mitingi Genel Başkanlığın telefon mesajı üzerine, Şehit aileleri ve Gazi dernekleri ile belirlenecek bir tarihte birleştirilip yapılacaktır. Bu hususta İzmir Temadın yapacağı miting iptal edilmiştir. Bilgilerinize sunar, o tarihte buluşmak üzere saygı ve sevgilerimi sunarım. Aykut Mehmet ÖZER izmir Temad İl Başkanı

Saygıdeğer Arkadaşlarımız Site yönetimine başvuran bir firma doğu anadolu bölgesindeki bir işyerinin eleman ihtiyacı için aşağıdaki duyuruyu yapmıştır.İlgilenenlerin Erdem bey ile temasa geçmelerini duyururuz.

Doğuanadolu bölgesinde 5 ay boyunca ardahan ,erzurum,erzincan sivas ,maraş illerinin birinde bulunan şantiyelerde ekibimizle beraber ikamet edicek tüm masrafları (yol,yemek,kıyafet,konaklama,teçhizat) tarafımızdan karsılanacak net 1500 tl maaş alacak daha önce akeriyenin yada jandarmanın karmotorsikletli timlerinde yada bölüklerinde bulunmuş veya komando eğitimi almış personeller aramaktayız son başvuru 12 kasımdır Ayrıntılı bilgi ve müracat;
erdem bey: 0535 243 17 61 7\24 arayabilirsiniz

GÜNÜN SÖZÜ,

AYNİ DİLİ KONUŞANLAR DEĞİL,AYNİ DUYGULARI PAYLAŞANLAR ANLAŞABİLİR.


MEVLANA

-Emekli Astsubayları temsilen ve adına yapılan "ONUR YÜRÜYÜŞÜ"ne katkıda bulunmayan meslektaşlarımı ve TEMAD'ı üzülerek kınıyorum.
-TEMAD bizleri temsil edemiyor.Çünkü onur yürüyüşüne katılan meslektaşımıza kuruluş yıldönümümüzde bile destek olmadığını 17 Ekim sabahı gördüm.Bu konuda hiç kimsenin kabul edilecek bir mazereti olamaz.
-O gün tüm TEMAD üyeleri Anıt parkta o meslektaşımızı karşılasalardı basının da orada olacağından sesimizi duyması gereken herkese en güzel şekilde duyurmuş olurduk.
Neden TEMAD bu tür organizasyonları planlayacağı yerde, kendiliğinden ortaya çıkan böyle hazır bir organizasyona destek olmuyor anlamıyorum.
-Tabii ki bu şartlarda pısırık davranış ve hareketlerle kimselere kendimizi ne dinletebiliriz,ne de isteklerimizi kabul ettirebiliriz.
-TEMAD kuruluş yıldönümü toplantısı her zaman olduğu gibi yine katılımın az olduğunu gözlemledim.Kimseyi zorla getiremezsiniz ama "EMEKLİ ASTSUBAYLAR" gelmeye mecburdur.
-Anıtkabir çevresindeki semtlerde oturan meslektaşlarımızın 3-5 kişi dışında hiçbirinin katılmadığını gördüm.Hani sincan-batıkent elvankent-eryaman-keçiören-hasköy-mamak gibi yerlerden arkadaşlarımız uzak oluşundan belki yetişemeyeceği kabul,ama anıttepe-maltepe-bahçeli-emek-tandogan dakilerin gelmemeleri manidardır.Bu arkadaşlar seçimlerde katkıda bulunmamaktadırlar. Ama konuşmaya gelince hepsi de mangalda kül bırakmıyorlar nedense.Onlara da"tessüf" ediyorum bu davranışlarından dolayı...
-Tüm meslektaşlarıma selam ve saygılarımı sunarım...

TEMAD Antalya İl Başkanı Sayın Yusuf ÖZKARA'ya vereceğimiz cevap çok yakındır. Antalya'da ki dernek üyelerimizin biraz daha sabırlı olmalarını diliyorum. Görüldüğü gibi;Üyeleri ile dalga geçen, üyelerini hor gören, aşağılayan, kendi yapması gereken görevleri üyelerinden bekleyen değil,herkesi kucaklayacak, üyelerine doğruları aktaracak, herkese doğru hizmet verecek, Astsubay sorunlarını her zaman yüreğinde taşıyacak ve gittiği yerlere götürecek, derneğimize üye olmasa bile Astsubay olmaları hesabı ile yasal çerçeveler içinde her türlü yardımda bulunabilecek, Bulunduğu makamı etiket için değil hizmet için kullanacak, üyelerimizi saygı ile karşılayıp saygı ile dinleyebilecek, üyelerimizin ellerini havada bırakmayacak bir ekibi yeniden kurmayı başaracağımıza inanıyoruz. Saygılarımızla

Mehmet Burkay

Sayin Yusuf Ozkara'nin yazisina cevaben yazmak ile yazmamak icin epeyce dusundum. Sonunda kendimce dogru buldugum dusunceleri okuyucularin affina siginarak ifade etmeye calismaya karar verdim.

Seneler once genclik yillarimda bir sivil arkadasim var idi. Babasinin ankara sitelerde mobilya magazasi vardi. Bir gun bir vesile ile bahse konu magazaya gittik.Magaza da eski cumhurbaskani (o tarihte henuz cumhurbaskani olmamis idi) Demirel in devasa bir resmi asili idi. Sohbet esnasinda bu resmin nedenini ve dahasi arkadasimin babasinin koyu bir 'Demirelci' olusunun nedenini ogrenme firsatini yakaladim. Sayin demirel bir gun bir gun Ankara sitelere gelir ve sokaklarda propaganda amacli yuruyusunu yaparken esnafin elini sikar.Eli sikilan esnaf arasinda bizim arkadasin babasida vardir. Iste o gunden sonra koyu bir 'Demirelci' olan arkadasin babasi, salt 'Demirelci' olarak kalmaz bulabildigi en buyuk Demirel resmini de cerceveletip magazanin girisine asar.

Simdi gelelim sayin yusuf Ozkara ya.. Sayin yusuf Ozkara, gen kur baskani da birebir sizin ifadeniz ile "Sn.BAŞBUĞ da elimi yürekden sıkarak hal ve hatırımı sordu" dediginize gore sizde basbug generalin resmini evinize asmayi dusunuyormusunuz ???
Yine sayin Ozkara "Subayın emekli Binbaşısı da yoksul.. Bir göz Bodrum dükkânı kiralayarak yaşamlarını sürdüren Emekli Binbaşı, Antalya'da bile mevcutdur" demis. Kimdir bu binbasi; ayyas mi, alkolik mi, kopuk mu ? Ne olduğu belli degil. Bu ornegin marjinal bir ornek oldugunu dusunuyorum.Oysa camiamizin neredeyse tamami ekonomik zorluklar yasamaktadir.Boyle anlamsiz ornekler vererek camiamizin zorluklar icindeki yasaminin normal olarak gorunmesini ister gibi bir amaciniz mi var ?

Ve son olarak sayin Ozkara "İntibak çizelgesini, maaş çizelgesini yapanlar da maalesef Gen. Kurmay'da Kur. Alb. lardır. Sen hep Albaylara hakaret edersen senin çizelgeni ilgili makama gönderir mi?" demisler. Bunu okuyunca gulsem mi aglasam mi bilemedim :-) Isin aslina bakarsaniz cumleye cevap bile yazmayi zul kabul ediyorum.Zira hak aramanin eziklik yontemleri ile yapilmasini savunan bir cumleyi okumaktan buyuk uzuntu duydum.
Bahse konu haklarimizi gaspeden degil albay, kim olursa olsun hakareti hak eder ama biz muhataplarımıza hakaret etmedik,etmeyiz. Utanmasi gereken ben olmam,onlar olmalidir. Haklarimi gaspeden, yasalarin kendilerine verdikleri yetkileri salt kendi sinifsal menfaatleri icin kullanan kesimleri kiniyor, tum assubay sevdalarilarina selam ve saygilarimi sunuyorum
Cahala rehberlik asli görevimizdir zaten.. Saygıyı hak edenin başımız üstünde yeri vardır... Mektup yazdım Hasan'a, ha Hasan'a ha sana?!!!"

Cumhuriyet zor kurulan ama çok çabuk yıkılabilecek bir rejimdir.O'nu sevmek yetmez.Korumakta gerekir.Özümsemek, yaşam biçimi haline getirmek gerekir.86'ncı yılı hepimize kutlu olsun.