Sevgili arkadaşlar: Bir kaç ay önce İst.GATA'da, muayene sırası beklerken,halen görevde J.Asb.yı olduğunu,söyleyen meslektaşım,yasal süresinin dolduğunu ve emekli olacağını söyleyerek, OYAK'tan alacağı parasının büyük bir bölümünü adı geçen kuruma bırakarak, alacağı iki maaşla rahat bir emeklilik yaşayacağını söyledi.Sonra ayrıldık. Allah yolunu açık etsin.Bunda ne var bilinen bir şey normaldir diyeceksiniz.Bir şey gözlemledim.Özellikle TEMAD mesaj panosunda yazan ve OYAK'tan maaş alanlar kurumun yeteri kadar kar edemediğini,maaşların eridiğini yazıyorlar. Gelecekte çok mağdur olacaklarını şimdiden görüyorlar.
Arkadaşlar; diyeceksiniz ki kardeşim bu kadar önemli sorunlarımız varken OYAK'ı bu kadar ön plana çıkarmanın ne gereği var? Evet var.Bence Asb.haklarının gerilemesinde OYAK'ın rolü büyüktür.Bu kurum çığ gibi büyüyüp,zenginleşince Silahlı Kuvvetler'in üst kademelerinin kimyası bozuldu.Türkiye'nin üçüncü kapitalist kuruluşu, komutanlara, çocuklarına, akrabalarına,dostlarına arpalık oldu. OYAK'ın nüfuzu ile sivil büyük şirketlerde işler ayarlandı.İncelendiğinde kimlerin nerelerden sebeplendiği pekala saptanabilir.Mesela bir örnek istenirse,0yak'ın büyük bir ÇİMENTO fabrikasında bir Emekli J.Bnb.çimento uzmanı olarak yüklü maaşla çalışmaktadır. Bu gibi örnekler binlerce verilebilir.

Arkadaşlar gerçekten Asb.lar bu kuruluşun kaçta kaçına sahipler.Kesin bilgisi olan var mı? Ben kesin rakamı bilmiyorum.Söylendiğine göre yüzde 60 deniyor,varsayalım bu rakam doğrudur.Peki eğitimi,bilgisi,donanımı gelişmiş,Asb.ların bu kurumda yüzde 60'lık temsil hakkı istemesi kadar doğal ne olabilir.Bugün geçinebilmek için piyasada 3 kuruşluk işlere balıklama atlayan arkadaşlarımız OYAK'ta işe başlasalar, nüfuzla sivil şirketlerde çalışsalar, çocukları yurt dışlarında eğitim görseler.İnanıyorum ki film çekenler,medyada yazanlar konu Asb.olunca yüz defa düşüneceklerdir. Bunları yazarken,asla imtiyaz,ayrıcalık talep etmiyoruz.Bir emekli J.Bnb.çimentoyu yapıyorsa,Asb.da onun kadar yapar.Daha fazla uzatmayayım.Bizler öncelikle OYAK'ın ne olduğunu,nasıl yönetildiğini hakların nasıl yenildiğini,gerçekçi olarak,kamuoyunu aydınlatmak amacıyla el ilanı veya broşür bastırarak ,OYAK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ önünde olası herşeyi göze alarak,ÇADIR kurmayı teklif ediyorum. 2006'dan günümüze bir arpa boyu ilerleyemedik diyen arkadaşların dikkatine sunuyorum.Hadi arkadaşlar.Lütfen düşünün,önerim hayal değil.Bu eyleme başlayınca bakınız sitelerimize ne kadar meslektaş girecek göreceksiniz.Biliyorsunuz Dünyada OYAK benzeri kuruluş geri kalmış ülkelelerde var.Dirençli bir eylem Dünyadan ses getirir.Yapılacak eylem en kutsal değerlerden olan hak aramadır.Biz görevdeki, emeklisi Asb.olarak gücümüzün farkında mıyız? İçimizdeki donanımlı, bilgili arkadaşların yorumlarını bekliyorum. Hepinizi selamlıyorum.

STAR GAZETESİNİN BU GÜNKÜ HABERİN DOĞRU OLUP OLMADIĞINI ÖĞRENMEK İÇİN 920176 NOLU MÜRACAATLA AK PARTİ (AKİME) SORDUM GELECEK CEVABI SİZİNLE PAYLAŞACAĞIM

Hükümetin asker raporu: 8 yılda devrim gibi haklar

AK Parti 8 yıllık iktidarı döneminde astsubay ve uzman çavuşların çalışma koşulları ve özlük haklarına ilişkin yapılan düzenlemeleri rapor haline getirdi. Raporda 8 yıllık dönemde yapılan çalışmalar bir bir anlatıldı.

NEVİN BİLGİN'in haberi
Hükümet başta astsubaylar olmak üzere ordunun her kademesinde görev yapan askeri personelin sorunlarını çözmek için ve özlük haklarında iyileştirmeler adına yapılanları bir rapor haline getirerek milletvekillerin sundu. Raporda AK Parti'nin 8 yıllık iktidarı döneminde yapılan çalışmalar bir bir anlatıldı.
RÜTBE SÜRESİ
Rapora göre astsubaylarla ilgili olarak yapılan bazı iyileştirmeler şöyle: Son altı yıllık sicil notu ortalaması yüzde 90 ve üstünde olan astsubaylara birinci dereceye yükselme imkanı tanındı. Lise mezunu astsubaylara, kamuda daire başkanı, müfettiş, denetçi veb kariyer sahibi personel grubunda bulunanlara verilenek gösterge imkanı sağlandı. Rütbe bekleme süreleri de 3 yıldan 6 yıla çıkarıldı. Astsubaydan subay olan personele albaylığa kadar yükselme imkanı verildi. Subaylığa müracaat yılları öne çekildi. Emirlerinde çalışan astlarına birinci sicil üstü olarak sicil verme yetkisi tanındı.

UZMANLARA AVANTAJLAR
Uzman erbaşlar sağlanan bazı haklar ise şöyle sıralandı: Göreve başlarken yaptıkları ilk sözleşme süreleri en fazla 2 yılken bu üre 5 yıla çıkarıldıSözleşmeleri sona erenlerin kamu sağlık kuruluşlarından tedavi hizmete almaları sağlandı. Derece ilerlemesi imkanı sağlandı 45 yaşına girmiş oldukları için görevleri sona erenlere istihdam edilme imkanı getirildi.
Star gazetesi

Star gazetesi muhabirlerinden Nevin Bilgin 14 şubat 2010 da yapmış olduğu bu haberle AK Partinin 8 yıllık iktidarı tarafından verilmiş olduğu özlük haklarıyla ilgili bir rapor hazırladığınız ve bu raporu milletvekillerine dağıtığınız haber olarak verilmiştir.
Ama AK parti iktidarı tarafından özlük haklarında iyileştirme yapıldığı denilen haber baştan sonra asparagas bir haberdir. 20 yıldan beri var olan hakların 8 yıl iktidarınız tarafından verildiği, kamuoyunu da yanılttığı, AK PARTİYİ DE ZAN ALTINDA BIRAKAN BU HABERİN DOĞRULUĞUNU MERAK EDİYORUM.
ŞU DA BİR GERÇEK Kİ 8 YILLIK İKTİDARINIZDA EMEKLİ VE ÇALIŞAN ASTSUBAYLARIN ÖZLÜK HAKLARINDA HERHANGİ BİR İYİLEŞTİRME YAPMAMIŞTIR. TBMM'DE GÖRÜŞÜLEN HER KANUN TEKLİFİ İKTİDARINIZ TARAFINDAN ENGELENMİŞTİR. YÜZBİNLERCE EMEKLİ VE ÇALIŞAN ASTSUBAYLAR İKTİDARINIZ TARAFINDAN MAĞDUR BIRAKILMIŞTIR. TÜRKİYE'DE MESLEK YÜKSEK OKUL BİTİRİPTE BİRİNCİ DERECENİN DÖRDÜNCÜ KADEMESİNE DÜŞMEYEN TEK MESLEK GRUBU ASTSUBAYLAR OLMUŞTUR. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU GÖRÜŞÜLÜRKEN BİRGÜN ÖNCE VERİLEN BİRİNCİ DERECENİN DÖRDÜNCÜ KADEMESİ İKTİDARINIZA MENSUP 5 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN ÖNERGE VERİLEREK KANUNDAN ÇIKARTILMIŞTIR. EMNİYET VE DİN GÖREVLİLERİNE VE EMEKLİLERİNE VERİLEN 100 TL TAZMİNAT EMEKLİ ASTSUBAYLARA VERİLMEMİŞTİR. 2'NCİ DERECEDE VE ALTINDA EMEKLİ OLAN EMEKLİ ASTSUBAYLAR AÇLIK SINIRINDA YAŞAMAKTADIR. ONURLU VE ADİL BİR YAŞAM BİZİM DE HAKKIMIZ OLDUĞUNU SANIYORUM. EMEKLİ ASTSUBAYLAR AYRICALIK İSTEMİYOR. ALMAMIZ GEREKEN HAKLARIMIZI İKTİDARINIZ TARAFINDAN VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ. SAYGILARIMLA.

Hükümetin asker raporu: 8 yılda devrim gibi haklar

AK Parti 8 yıllık iktidarı döneminde astsubay ve uzman çavuşların çalışma koşulları ve özlük haklarına ilişkin yapılan düzenlemeleri rapor haline getirdi. Raporda 8 yıllık dönemde yapılan çalışmalar bir bir anlatıldı.

Hükümet başta astsubaylar olmak üzere ordunun her kademesinde görev yapan askeri personelin sorunlarını çözmek için ve özlük haklarında iyileştirmeler adına yapılanları bir rapor haline getirerek milletvekillerin sundu. Raporda AK Parti'nin 8 yıllık iktidarı döneminde yapılan çalışmalar bir bir anlatıldı.
RÜTBE SÜRESİ
Rapora göre astsubaylarla ilgili olarak yapılan bazı iyileştirmeler şöyle: Son altı yıllık sicil notu ortalaması yüzde 90 ve üstünde olan astsubaylara birinci dereceye yükselme imkanı tanındı. Lise mezunu astsubaylara, kamuda daire başkanı, müfettiş, denetçi veb kariyer sahibi personel grubunda bulunanlara verilenek gösterge imkanı sağlandı. Rütbe bekleme süreleri de 3 yıldan 6 yıla çıkarıldı. Astsubaydan subay olan personele albaylığa kadar yükselme imkanı verildi. Subaylığa müracaat yılları öne çekildi. Emirlerinde çalışan astlarına birinci sicil üstü olarak sicil verme yetkisi tanındı.
-

AK Parti 8 yılık iktidarı döneminde Astsubayların sorunlarını çözmek için özlük haklarında iyileştirmeler adına bir rapor hazırladıysa ve Star gazetesinin haberi doğruysa asparagas değilse.
TEMAD BAŞTA OLMAK ÜZERE, EĞERKİ TEMAD BU KONUDA BİR ADIM ATMASA BİZ GÖNÜLLÜ ASTSUBAYLAR TBMM'E KARŞI BİR RAPOR HAZIRLAYARAK AK PARTİ DÖNEMİMDE YAPILDIĞI SÖYLENEN:

-SON ALTI YILLIK SİCİL NOTU ORTALAMASI YÜZDE 90 VE ÜSTÜNDE OLAN ASTSUBAYLARA YÜKSELME İMKÂNI.
-LİSE MEZUNU ASTSUBAYLARA, KAMUDA DAİRE BAŞKANI, MÜFETTİŞ, DENETÇİ WEB KARİYER SAHİBİ PERSONEL GRUBUNDA BULUNANLARA VERİLEN EK GÖSTERGE İMKÂNI SAĞLADI

BU AK PARTİ ZAMANINDA VERİLDİ DENİLEN BU HAKLAR SANIRIM 20 YIL ÖNCE SİCİLE BİRİNCİ DERECEYE İNME İMKÂNI VERİLDİ.
1985 YILINDA ASTSUBAY OLDUĞUMDA BU EK GÖSTERGE RAKAMLARI VARDI.
BENİM DÜŞÜNCEM ŞUDUR Kİ AK PARTİNİN BÖYLE BİR ÇALIŞMASI OLMAMIŞTIR. BÖYLE BİR RAPOR DA MİLLETVEKİLERİNE DAĞITILMAMIŞTIR. BU KADAR YANLIŞ BİR RAPOR HAZIRLAYACAKLARINI SANMIYORUM.

STAR GAZETESİNİN (YANDAŞ MEDYA) AMACI FARKLI, BU TUZAĞA DA DÜŞMEYELİM.
AMA BU ASPARAGAS HABERİ YAPAN STAR GAZETESİNE DE GEREKLİ TEPKİMİZİ GÖSTERMELİYİZ. BİRİLERİNİN TALİMATIYLA BÖYLE BİR HABER YAPILDIĞI KANISINDAYIM.
ASLINDA BU HABERDE BİRİLERİNE VERİLMEK İSTENEN MESAJ ŞUDUR. OTURUN OTURDUĞUNUZ YERDE, 3600 OLAN EK GÖSTERGENİZİ DE ELİNİZDEN ALIRIZ.
HATIRLARSANIZ BİRİNCİ DERECENİN DÖRDÜNCÜ KADEMESİ İÇİN BİRLİKLERE YAZI GÖNDERİLMİŞTİ.
BU KADAR KARIŞTIRIRSANIZ ELİNİZDE VAR OLAN HAKLARINIZI DA GERİ ALIRIZ DİYE! İNŞALLAH BEN YANILIYORUMDUR.

ÇETİN DOĞAN'ın MAİYETİNDEN KİŞİYE ÖZEL DAMGALI MEKTUP

Yazan:Aziz ÜSTEL

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/aziz- ustel/cetin-dogan-in-maiyetinden-kisiye-ozel-damgali-mektup- 244227.htm

NÜFUS CÜZDANIMIZ KAYBOLUNCA NE YAPMAMIZ GEREKİR?

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/13785913. asp?gid=229

Değerli arkadaşlarım doktordan ,hakimden subay olursa biz ne yeterli tedavi ediliriz nede hukuk bizim için işler.Bende sizlerle bir anımı paylaşayım 1969 yılında Çankırı Asb.Hzl.Okulundayım,yaşımız daha 14, 40 derece ateşle revire çıktım ,revir tabipi Dr.ütğm. muayene etmeden önce niye hastlandım diye önce güzel bir dayaktan sonra muayene ederek revire yatırdı.saygılarımla

Değerli Arkadaşlarımız
Bugün dünya sevgililer günü;
YÜREĞİNİZDEN SEVGİNİN HİÇ EKSİK OLMAMASI DİLEKLERİMİZLE SEVGİLİLER (SEVGİ) GÜNÜNÜ KUTLUYORUZ.Saygılarımızla

Sevsinler sizin raporunuzu...8 yılda Assubaylarla ilgili çok önemli devrim niteliğinde iyileştirilmeler yapılmış güya.Bir tane somut bir iyileştirme gösterebilirmisiniz?Kendilerine asimetrik saldırı yapıldığını iddia edenler nedense bu saldırının kat be kat fazlasını kendi has elemanlarına yapmakta herhangi sakınca ve çekince görmüyorlar.Kamuoyunu yanıltmak ve yapılmayanı yapılmış gibi göstererek büyük bir propaganda çalışması yapıyorlar.Bazen kendi kendime soruyorum,ben bu yapılanma içinde mi yıllarca hizmet ettim,emek verdim diye...Şu sitede onca yıl çalıştıktan sonra sağlık nedenleriyle en düşük dereceden emekli edilen,haklarını savunma fırsatı bile verilmeyen,müracaat ettikleri askeri mahkemelerin bile olumsuz karar verdikleri yaşanmış yüzlerce dramatik olay Assubayların nasıl sistemli bir şekilde her yönden baskı altında olduklarının bir kanıtı değilmidir?Bu arada hükümet ve Genel Kurmay en azından bu konuda çok harika bir ittifak ve dayanışma içindeler.Kendilerini bu evrensel başarılarından dolayı kutluyor yeni yeni düzenlemeler bekliyoruz....
Kubilay AKBULUT
(E)Asb.

http://www.haber7.com/haber/20100214/Hukumet in-asker-raporu-8-yilda-devrim-gibi-haklar.php
Sn TEMAD yönetimine emekleri için teşekkürler!!
TESUD (emekli subaylar derneginin)....45 yaşına geldikleri için kapı önüne koyulan UZMAN ERBAŞların eylemine destek olmalarını rica ediyorum....

Saygıdeğer Arkadaşlarım
Sn.Demircan kardeşimin haklı isyanını hukuksal boyuta taşıdığı için sonucu beklemekten başka çaremiz yok demiştim; Bu arada bazı arkadaşlarım da ailelerinin maruz kaldıkları sağlık skandallarını yazdı;
Sn.Öztutanın mesajından sonra bu konuda sesimizin yükseltilmesi gerektiğine inanarak kendi durumumu sizlere örnek olarak sunmak istiyorum.
Rahatsızlığım nedeniyle GATA'dan SMK kaydı ile aldığım istirahat bitince İzmir Kara Hastananesine yatırıldım hastane tarafından sevk edildiğim 9 Eylül tıp fakültesi hastahanesinde uzun süre tetkikten sonra verilen epikriz raporu değerlendirilerek TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDE GÖREV YAPAMAZ RAPORU ALDIM maluliyet tazminatımı talep ettiğim OYAK hastahaneden ek ZEYL rapor talebinde bulundu verilen rapor :
1. HASTALIĞININ TEDAVİSİ MÜMKÜN DEĞİLDİR
2. FİKREN VE BEDENEN ÇALIŞIR
OYAK yasasında "Hastalıklarının tedavisinin gayri mümkün olduğu heyeti sıhhıye raporu ile tevsik edilenler malüldür" hükmüne rağmen tazminatımı ödemedi yargıya başvurdum yetkisizlik kararı aldım AYİM müracaatı avukatın salaklığı yüzünden zamanında yapamadık;
İşin entresan tarafı AYİM kararlarında benzer davalarda subaylar lehine taraflı karar örnekleri vardı muhtemelende benim talebim ret edilecekti; BU BİRİNCİ MAĞDURİYET

Em.San.Yasasına Adi malüllük denen ucube bir tanım var ne demek adi malullük kaldıkı TSK dışında hastalıkları nedeniyle isteği dışında resen emekliye sevk edilen başka meslek yoktur,diğer mesleklerde özürlüler isterlerse görevlerine devam edebiliyorlar Sizi isteğiniz dışında TSK da görevli iken hastalanmanız üzerine resen emekliye sevk ediyorlar siz emsallerinizin ulaştığı dereceye ulaşamıyorsun bu büyük hak kaybıdır.
BU DA İKİNCİ BİR MAĞDURİYETTİR
Bunun sonlandırılması veya bu tür emekliye sevk edilenlere emsallerini geçmemek kaydı ile bir derece verilmesini birçok kez dile getirdik ama TEMAD bu konuda bir girişimde bulunmadı Bu durumda olan yüzlerce askeri personel (özellikle Asb.) var bu hususun önemsenmesini bekliyoruz. Saygılarımla

SN.AVUKAT KADİR KOCALAR,
TEMAD HUKUK KOMİSYONU ADINA PANOYA YAZACAĞINIZ BU MU:EMEKLİLERİNİN MAAŞINA HACİZ KONULAMAZ!

DEĞERLİ MESLEKTAŞIM;ZAHMET ETMİŞSİN,BASIN BUNU ÇARŞAF ÇARŞAF VERDİ!

OYAK VE DİĞER DAVALARDAN HABERİN VE BİLGİN VARSA AÇIKLAMALARINI BEKLERİZ....
NOT:Bağırdığım için kusura bakmayın...,M.E.Başkanımdan öğrendim!..

Selam ve saygılar..

Sevgili DEMİRCAN kardeşimin emeklilik ve maluliyet yazısını büyük bir üzüntüyle iki defa okudum.Tekrar tekrar üzüldüm.Nasıl bir düşünce ve mantıkla böyle saçma bir haksızlığa maruz kalmış anlayabilmiş değilim.Değerli meslektaşlarım,ta işin başında assubay okuluna ilk adım atarken tüm sınavlardan sonra sıkı bir sağlık muayenesinden geçtiğimizi ve en ufak bir sağlık sorununda hemen elediklerini hepimiz gayet iyi biliyoruz.Ben ilk kabulümden itibaren 6 kez tepeden tırnağa sağlık muayenesinden geçtim ve hepsinden sağlıklı olduğum kurul tarafından teyit edildi.Hatta 1975 haziranında denizin hava filosu yeni kurulurken dilekçe vermiştim onedenle ESKİŞEHİR hava hastahanesinden rapor istendi,bir gurub arkadaşla Ğölcük'ten ESKİŞEHİR'e gidip sıkı bir heyet muayenesinin hitamında UÇUCU OLUR raporu almıştım.Çoğu meslektaşlarımızında budurumda meslek hayatını idame ettirdiğini biliyorum.Hal böyleyken görevimizin ağır koşulları altında zaman zaman çoğu arkadaşlarımızın ciddi rahatsızlıklar geçirdiğini.bunun hitamında ameliyat olmak durumunda kaldıklarını tüm tsk personeli gayet iyi bilir.Adi malul ne demek arkadaşlar!Sen arslan gibi delikanlıları al,canını çıkarıncaya kadar kullan sonrada sen işe yaramıyorsun haydi güle güle deyip yarı maaşla gönder.Bu durumu katiyen kabul etmeyin arkadaşlar,SGK nezdinde itiraz edin,sonuna kadar hakkınızı arayın.Zira vazife malulüyle adi malul arasında menfaatler bakımından korkunç fark var,ömür boyu sahibolacağınız menfaatlerinizden asla taviz vermeyin.1983 Yıllarında görev yaptığım ÇANAKKALE'de Nara Burnundaki Deniz Birlikleri Komutanlığında komutan olan albay burundaki çardakta sürekli alkol alırdı,o arada alkol komasına girerek vefat etti.Tabii bütün kayıtlar vazife malulluğuna göre tutuldu.1995 Tede aynı olayı gene bir albayın ameliyat sonrası vefat etmesiyle yaşadım.Vefat edenlere rahmet dilerim ama ayrımcı haksızlığı asla kabullenemem.Bizler hayatımızı bu memlekete adamışsak memleketimizin tüm haklarından yararlanmamız en doğal beklentimizdir.Onlara farklı bize farklı olmamalı.

Sayın Abaylı,
Sizi şahsen tanıyan fikirlerinizi tahlil etme imkanı bulan bir arkadaşınızım yazınıza yanıtımda amacım sadece TEMAD yönetiminin farklı ve zümreyi üzen davranışlarını birkez daha vurgulamaktı. saygılarımı sunuyorum

HEYECANIMIZ BÜYÜK BEKLİYORUZ, TUTUN SÖZÜNÜZÜ :

AlıntI : Mustaf EROL TEMAD Gn.Bşk. 23 ocak 2010 cumartesi,21:48
Dialog TEMAD Başkanı ile AKP bşk.v. Haluk İPEK arasında geçmektedir.
- Mustaf EROL :Kısa zamanda bir iyileştirme yapılmadığı taktirde genel merkezimiz dahil 86 şubemizle birlikte her ay kararlaştırdığımız bir günde şubelerimizin bulunduğu bölgelerde parti il ve ilçe başkanlıklarının önünde gösteri yaparak basın açıklaması planladığımızı ve tatbik sahasına koyacağımızı bildirdik.
- Söz vermek başka bir şeye benzemez, Assubay sınıfı verdiğiniz sözleri yerine getirmenizi bekliyor Sayın Mustafa EROL. (Sayın Mustafa EROL: 23 MAYIS 2009 miting sözünü de unutmasın)

Yeni haberden bilginiz varmı savcı ve hakimler ayarlanmış mynet haberde yer alıyor dağdan gelenlere hiç bişey yapmamışlar gibi hizmet verilip rahat, rahat hudut kapısından ellerini sallayarak geçmeleri sağlanacakmış

2010 yılı TSK orduevi misafirhane ve askeri gazino otel ücretleri yeniden düzenlenerek yayınlanmıştır otel ücretleri için

TIKLAYINIZ
ANTALYA EMEKLİ ASTSUBAYLAR

SİYASİ ARENA

Sevgili meslektaşlarım.Sizlerden bir istirhamım var.Bu platformu lütfen siyasi bir arenaya çevirmeyelim.Kendimize bu kötülüğü yapmıyalım.Verilecek cevabımız tabiiki var,ama burası yeri değil.Zaten yeteri kadar bölünmüşük.Siyasi tartışmalar bizi daha fazla bölünmeye götürür diye endişe ediyorum.Her arkadaşımız kendisine uygun siyasi platformlarda görüşlerini dile getirebilirler.Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Yazar ile okur arasındaki fark nedir biliyor musunuz? Okur ne kadar yazsa da meramını anlatacak cümleleri kuramaz. Yazar için ise bu normal bir dürtüdür. Örneğin; Elif ŞAFAK bakın AŞK kitabının önsözündeki yazısına size neleri anlatacak
Bir taş nehre düşmeyegörsün, pek anlaşılmaz etkisi. Hafiften aralanır, dalgalanır suyun yüzeyi. Belli belirsiz bir tıp sesi çıkar; duyulmaz bile akıntının ortasında, kaybolur uğultuda. Hepi topu budur olacağı.
Ama bir de göle düşsün aynı taş& Etkisi çok daha kalıcı ve sarsıcı olur. O taş var ya o taş, durgun suları savurur. Taşın değdiği yerde evvela bir halka peyda olur; halka tomurcuklanır; ol tomurcuk çiçeklenir, açar da açar, katmerlenir. Tüm yüzeye yayılır aksi, bir bakmışsın ki her yeri kaplamış. Çemberler çemberleri doğurur, ta ki en son çember de kıyıya vurup yok oluncaya dek.
Gel gelelim göl hazır değildir böyle aniden dalgalanmaya. Tek bir taş bile yeter onu alt üst etmeye, ta dibinden sarsmaya. Göl taşla buluştuktan sonra bir daha eskisi gibi olmaz, olamaz
Çok güzel cümleler, tam da bizi anlatıyor, o göle taş çoktan düştü sadece küçük halkalar yaptı şu an; onlarda yavaş yavaş büyüyor. Umarım adaletsizliği adalet sayanlar, ben istersem bütün hakların üzerine otururum, onlar da anca bağırıp dururlar diye düşünenler iyi analiz eder bu cümleyi. Taş daha büyük halkalar yapmadan o nehirden çıkarıp alırlar. Burası muz cumhuriyeti değil, hele Hindistan hiç değil&

TEKEL İŞÇİLERi..
Tekel işçileri sadece bizim değil, dünya emekçilerinin de umudu haline geldi artık. İşte Tufan TÜRENÇ'ten bir alıntı..

"Dünyanın en ünlü ve saygın dilbilimcisi, Amerikalı Noam Chomsky Tekel işçilerinin dramına destek veriyor.

Satırlarından içinin yandığı anlaşılan Chomsky Tekel işçilerine şöyle sesleniyor: "Dünyanın birçok yerinde çalışan insanların haklarına yapılan sert müdahalelerin yaşandığı bu zamanda, Tekel işçileri ve ailelerinin temel hakları için verdikleri bu mücadele ve cesareti görmek hayranlık verici.

Umarım mücadeleniz başarıya ulaşır ve dünyanın diğer yerlerinde bu durumlarla karşı karşıya kalan diğer işçiler için de örnek olur."

Ünlü bilim adamının insanlığın en yüce değeri olan emek adına gösterdiği bu duyarlılığa hayranlık duymamak olanaksız.

Chomsky'ye sonsuz saygılar."

Sayın Çetin, öncelikle geçmiş olsun, bir insan olarak yapılan muamele asla kabul edilemez. Malesef diğerlerininde bir farkı yok.Yıl 1991, yer GATA eşimi acil bölümüne götürdük, aşırı bir karın ağrısıyla. Acildeki Doktor, ''birşeyiniz yok normal polikliniğe gidin'' dedi. Ona inanmadık ve Mevki Hastanesine gittik dahiliye doktoruna muayene yaptırdık. Kadın doğum doktorunu da çağıran dahiliyeci hemen ameliyata alınması gerektiğini söylediler ve ''overkist patlaması olmuş ve kanı zehirleyebilirmiş''. Bunun hangisi doktor, hangisi insan evladı??? Hangisi başka bir nesne??? Bu ve benzeri örnek çok, halk arasında bir söz vardır ''hekimle hakimle uğraşılmaz zira birbirlerini temize çıkarırlar''derler. demek ki bu söz deneyimler sonucu çıkarılmış olmalı ki söylenmiş. Bu sıfatı taşıdığımız sürece değişen bir durum olmayacak. Bu nedenle sınıfsal mücadeleye bir önceki günden daha fazlasıyla katkıda bulunmak olmazsa olmazımızdır.

SAYIN OSMAN ADA,

Saygılar olsun, bir yanlış degerlendirmeyi düzeltme adına yazıyorum.

Ben yazımda TEMAD üyelerinin yaşadıgımız olayların,güncel gelişmelerin dışında kaldıkları bu yüzden bu kesimin sorunlara muadil olmaları gerektigini anlatmaya çalıştım.

Sevgili ADA o dönemde şurada-burada arkadaşlarımıza sayın KÜÇÜK le ilgili bu yürüyüşle ilgili,bilgileri olmadıgını kendilerine sorarak ögrendim .
Aslında internet ortamı dışında kalan kesimin uyarılmasının önemini vurgulamaya çalışıyorum.

sevgiler olsun kardeşim.

Derneğimiz Türkiye emekli assubaylar Derneği (TEMAD) ise son dört yıldır görülmemiş derecede mesleki meselelerimizle ilgilenmektedir. 26.11.2006



26.11.2006 da Orhan KAYA tarafından yazılan bu makalede anlaşılacağı gibi 2006 dan beri Astsubay sorunlarında iğne ucu kadar bir ilerleme olmamıştır. Başta TEMAD olmak üzere sesizliğimizi korumaya devam edersek, daha çok uzun yıllar beklememiz gerekecek.

2006 da sorunlarımız neyse 2010 yılında da aynı değişen hiçbir şey yok.
AŞAĞIDA Kİ ÇÜMLEYİ LÜTFEN İYİ OKUYUNUZ SAYIN MUSTAFA EROL GENEL BAŞKAN SEÇİLDİĞİNDEN BERİ TEMAD SESİZLİĞE GÖMÜLMÜŞTÜR.
SEVGİLİ DAVA ARKADAŞLARIM HATIRLARSANIZ GENEL BAŞKANIMIZ MUSTAFA EROL GECEN BİR YAZISINDA emekliassubaylar.org ta yazı yanzanların arabanın bagajında olaylara baktığını yazmıştı& Bende diyorum ki direksiyon başında olan Sayın Mustafa EROL arabayı kullanmamaktadır. Ana yoldan giden arabayı tali yola saptırmıştır. Arabaya hız vereceğine sürekli frenlemiştir. Usta bir sürücü değildir. Artık şoförün değişmesi gerektiği kanısındayım


Derneğimiz Türkiye emekli assubaylar Derneği (TEMAD) ise son dört yıldır görülmemiş derecede mesleki meselelerimizle ilgilenmektedir.


Yaptıklarımızdan sorumlu olan kim!
Her hangi bir şeye karar verirken; binlerce seçenek arasından seçimimizi kim yapıyor? Yapılan bu seçimden kim istifade ediyor? Beyin mi, böbrek mi, dalak mı, ellerimiz mi, ayaklarımız mı, milyonlarca kilometrelik damarlarımız mı, şifremizin gizli olduğu DNA'mız mı, yoksa kalbimiz mi? İçinde yaşadığımız bedende ''biz neredeyiz ve kimiz'' bize yapılanlar kimi üzüyor ve sevindiriyor?
Yaşam bu suallerin cevabında saklı. Ancak gözlerindeki perdeyi kaldırabilenler insanı keşfedip, insani davranabiliyorlar. İnsani davranmanın ilk şartı adaletli davranmaktan geçmektedir. Vicdanlarımızı ancak va ancak adaletli davranışlar rahatlatır.
İnsan, maneviyatla beslenen, beden, ruh ve nefisten oluşan bir varlık. Nihayetinde ölümü de tadacak olan nefis esas olarak bizi yönlendirmektedir. Kalbe yakın olan nefis, terbiye edildiğinde insanın feraha ulaşacağı düşünülmektedir.
İnsanın olduğu her alanda adalet, adaletin olduğu yerde maneviyat, maneviyatın olduğu yerde duyarlılık ve insanca yaşam... ne kadar güzel sözler değil mi?
Güzel olmasına güzel ancak gelin görün ki bunları gerçek yaşamda bulmak olanaksız.
Eğer bir ülkede devlet idaresinde görev alanlar, adaletten şaşıp en temel konularda ayrımcılık yapıyorlarsa şayet, onlar ülkeye en çok zarar veriyorlar demektir.
Çünkü ayrımcılık insani duygulara çok büyük zararlar vermektedir. İnsanlar vicdanları ile baş başa kaldığında ''hak etmediği bir muameleye tabi olduklarını idrak ederlerse'' kalben kırılırlar. Unutulmamalıdır ki kırılan kalbin tamiri zordur. Kalpleri kırılan insanların bir ve beraber olması şeklin ötesine geçemez.
Üzülerek ifade ediyorum ki ülkemizde yaşayan insanlarımızın çok büyük bir bölümünde maneviyat bitmiştir.
Müzik bir toplumun aynasıdır. Şarkı sözlerine bakarak ne kadar yüzeysel bir toplum olduğumuzu anlayabiliriz. Sadece müzik mi. Elbette hayır. Her alana bakmak lazım. Gerek basından gerekse güncel yaşantımızdan işlerin iyi gitmediğini gözlemlemekteyiz.
Toplumu oluşturan sosyal sınıflara baktığımızda; öğretmenin sorunu var, hemşirenin sorunu var, esnafın sorunu var, ihracatçının sorunu var, işsiz gencin sorunu var, işverenin vasıflı eleman bulamama sorunu var, çitçinin sorunu var, emeklinin sorunu var... bunlara ek olarak bizde iki yıldır yazılarımızla biz assubayların da sorunları var diyoruz.
Derneğimiz Türkiye emekli assubaylar Derneği (TEMAD) ise son dört yıldır görülmemiş derecede mesleki meselelerimizle ilgilenmektedir.
Evlerinde oturmak varken, pek çok assubayımızın bana ne menfaati olacak deyip yanından bile geçmediği derneğe sahip çıkan meslektaşlarımıza en içten saygılarımızı sunarım...
Assubayların, meslekten kaynaklanan sorunları vardır.
Assubayların manevi sorunları olduğu gibi gözle görülen maddi sorunları da mevcuttur. Manevi sorunları yazmaya kalksak derlerki ''densizin birinin yaptığını genelleyemezsiniz, o işi o şahıs yapmıştır'' halbuki assubayın manevi sorunlarını bir araya getirdiğimizde, yapılan manevi muamelelerin belli bir sistem içerisinde olduğu, belli bir kaynağa dayandığı, benzer tutumlardan ortaya çıkmaktadır. Fakat biz manevi sorunlardan ziyade anayasa ve uluslar arası anlaşmalara aykırı olanlara öncelik veriyoruz.
Şimdi gelelim, biz assubayların gözle görünür, anayasa ve insan haklarına aykırı hususlarına.

1. Hastanelerde A,B ve Diğer poliklinik uygulamaları ile ırklara göre muayene (A polikliniğinde Generaller,B polikliniğinde Üst subaylar,Diğer polikliniklerde assubaylar muayene edilir,kısaltılmış hali ABD dir) Hastanede ayrımcılık kaldırılmalıdır.

2. Mastır yapan subaya kıdem verilip assubaya kıdem verilmemesi. Mastır yapan assubaya kıdem verilmelidir.

3. Fakülte veya yüksek okul bitiren assubaya iki kademe eksik verilmesi,

Devlete hizmet eden iki kurum. Birisi Polis Teşkilatı diğeri Silahlı Kuvvetler.

Polis MYO mezunu bir polisimiz 9 ncu derecenin 2 nci kademesinden göreve başlıyor ,
Assubay Meslek Yüksek Okulu mezunu olan assubay ki O'da bu vatanın evladı, 9 ncu derecenin 1nci kademesinden göreve başlıyor. Bir kademe eksik başlatılıyor.

Öğrenim seviyesini lise düzeyinden üniversite düzeyine çıkartan bir sivil devlet memuru vatandaşımız bir derece iki kademe alırken, üniversite bitiren assubay sadece bir derece ile geçiştiriliyor.
Yine kendi imkanı ile yüksek okul bitiren sivil devlet memuru vatandaşımız bir derece alırken assubaya sadece bir kademe veriliyor.
Assubaylara öğrenimleri karşılığı eksik verilen derece kademe işlemi durdurulmalı.

4. Kendi imkanı ile yüksek okul ve üniversite bitiren assubaya kıdem verilmeyerek 6 ay KOMKARSU kursuna kıdem verilmesi. Öğrenim gören assubaylara kıdem verilmelidir.

5. TSK nın % 60'ı assubay olmasına rağmen lojmanın %45 'inin assubaylara % 50' sinin subaylara tahsisi edilmesi uygulaması. Lojmandaki adaletsiz dağıtım durdurulmalı.

6. On beş yıllık başçavuşa teğmen maaşı uygun görülmesi (ilkokul mezunu işçilerimizden bazıları yarbay düzeyinde maaş almaktadır).İnsan onuruna yaraşır maaş verilmelidir.

7. Zimmet ve idari sorumluluğu olan assubaya tazminat verilmelidir,

8. Birinci derecenin dördüncü kademesinin assubaylara da verilmesi. Birinci derecenin dördüncü kademesine yükseltilmeyen TEK TÜRK VATANDAŞI olmak istemiyoruz.

9. TSK'nın yükünü çekmiş, yönetenleri rahat ettirmiş olan emekli assubaylar aç ve sefil yaşatılmaktadır. Aç ve sefil yaşamak istemiyoruz.

10.Yirmibir yaşındaki gençlerimizin fakülte mezunu assubayların başına asteğmen olarak getirilmesi hiç bir yönetim ilkesine uymamaktadır. Yedeksubaylık kaldırılsın.

11.Yüksek okuldan mezun olan assubaylara dört yıllık fakülte mezunu kısa dönemlerin yönettirilmemesi. Assubaylar en az dört yıllık fakülte mezunu olmalıdır.

12.Hükümetimizce, her zaman ezildiği gündemde tutulan imam hatipli evlatlarımıza mesleği ile ilgili üniversite öğrenimi almada verilen puan avantajının assubaylara da verilmesi gerekmektedir. Assubaylar öğrenime teşvik edilmelidir.

13.Lise öğrenimi üzerine bir yıl öğrenim görülerek teğmen olunan Kara Harp Okulundaki öğrenim süreleri sırası ile 1971 yılında 3 yıla,1974 yılında 4 yıla çıkarılmasının ardından TBMM den kanun çıkarılarak, emekli ve o yıllarda görevde olan subaylar, hiç öğrenim görmeden derece ve kademelerinde gerekli intibaklar yapılmıştır.

Assubayların öğrenin seviyeleri 2003 yılında 2 yıllık yüksek okul seviyesine çıkarılmıştır.
Vakti ile d e f a l a r c a subaylara uygulanan öğrenimle ilgili uygulamanın, çalışan ve emekli assubaylara da uygulanmasını.

Eğer Hak Verilmeyecekse!
Kimseye verilmez, bizde emsal göstermeyiz. Ya verin ya da verdiklerinizden geri alın.
Ekonomi kötü diyorsanız,
lise mezunu ,1-2 ve 3 yıllık harp okulu mezunu bir albay yüksek okul ve fakülte mezunu emekli bir assubayın 3 katı emekli maaşı almasın. Herkes fedakarlık etsin. Şimdiye kadar aldıkları da yanlarına kar kalsın.

14. Başta kendiniz tarafından, halk tarafından ve assubaylar tarafından benimsenmemiş rütbe adlarının ve görev adlarının düzeltilmesi. Assubay erbaş olmamasına rağmen, rütbe adları halen erbaş statüsü ile bitmektedir.

Görev adlarına gelince:
Müdürün yardımcısı olan assubaya müdür yardımcısı denmez, idari işler assubayı denir. Müdür yardımcısı deseniz ne kaybedersiniz, ne kazanırsınız?

15. Ailelerinin rızıklarından yapılan kesintiler ile 1961 yılında kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK)'na assubayın yönetici olarak alınmaması.
Yapılan iş çok yanlıştır. Konu yargıdadır. Dava sonucu beklenmeden, derhal yanlıştan dönülmelidir.

16. Kamp ve orduevlerindeki farklı hizmet ve kalite anlayışı. Sosyal haklarda eşitlik sağlanmalıdır.

17. Akıllı karttaki en renksiz rengin, gri rengin assubaylara verilmesinden daha da vahimi TSK personelinin yedi renge ayrılması, ayrılıkçı ve ırkçı bir zihniyetin en üst seviyelere ulaştığının açık delilleridir.

18. Rütbe işaretlerden maksat; statüyü, statüler arasındaki kıdemi belirtmektir. Sonuçta adı üstünde bir işarettir.
Assubaylar elbiselerini yıkatırken işaretlerini sökmekte, yıkamadan sonra tekrar dikmektedir. Eğer sökmeden yıkatırsa rütbe şekli ve rengi kötüleşmektedir. Veya tekstil fermuarı ile kola, sanki emanetmiş gibi tutturulmaktadır.. Assubay rütbeleri de apolete alınmalıdır. Eskiden Azeri assubayında olduğu gibi.
Pantolondaki siyah şerit ya tamamen kaldırılmalı ya da başka bir renk olmalıdır.
Gelelim bando okulunda okuyan assubay hazırlama okulu öğrencilerine.
Bu çocuklarımız grinin kötülüklerinden kurtarılıp, hayata dair anlamları olan elbise renklerine kavuşturulmalıdır. Renk bilimi incelendiğinde sonuçlar ortaya çıkar.
Assubaylığın uzun süreli bir meslek olduğu dikkate alınarak, her şey çağa uygun hale getirilmelidir.

19. Askerler; hem savcı hem de hakim yetkisine haiz subaylarımız tarafından çok ağır ve çoğunlukla da çeşitli bahanelerle, hissiyatla cezalandırılmaktadır. Bu işte en fazla da erbaş ve erler ile uzman erbaş ve assubaylarımız zarar görmektedirler.
Savaş şartlarında uygulanabilecek yetkiler barış şartlarında şimdiye kadar uygulandı. Bir yarbayın tek başına verdiği ceza sonucu mağdur olan meslektaşımızın İnsan Hakları Mahkemesi ndeki davası 2006 yılı başında sonuçlandı ve Ülkemiz yasal faizi hariç üç bin beş yüz avro tazminat ödemeye mahkum edildi. Dava sonucunun üzerinden neredeyse bir yıl geçmiş olmasına rağmen subaylarımız halen tek başlarına ceza vermeye devam etmektedirler.
20. Sicil yolu ile 1 inci dereceye düşme uygulaması 657 sayılı kanuna tabi Devlet memurlarına 1984 yılında uygulanmaya başlanırken assubaylara yönelik kanun tam 14 yıl sonra ancak çıkarılmıştır.
Burada yeri gelmişken şunu da arz etmeliyim: Assubayların yüksek okul seviyesine çıkarılma işi de aynı şekilde sivil Devlet memurlarından 10 yıl sonra ancak hayata geçirilmiştir. Onlar için assubayın okumamışı makbuldür çünkü.
Sivil devlet memurlarından 8 yıl sonra derece ile 1 inci dereceye düşebilme imkanı sağlanan kanun maddesi şöyle:
Kanun no: 3815
Kabul tarihi: 17.6.1992
EK MADDE 25.-Astsubaylardan EK-VIII sayılı aylık Gösterge tablosunda 2 nci derece için ön görülen üçüncü ve daha sonraki kademeleri kazanılmış hak aylığı olarak alanlar; üçüncü kademede en az bir yılını tamamlamak veya daha sonraki kademelerde bulunmak, son altı yıllık sicil notu ortalaması yüzde doksan ve daha yukarısı olmak ve kademe ilerlemesi yapma şartlarını taşımak kaydıyla, bulundukları aylık gösterge tablosonda 1 inci dereceye yükseltilirler.

Halbuki sivil devlet memurları 1984 yılında sicil yolu ile 1 inci dereceye almaktaydılar&
İş bu kanundan tam 6 yıl sonra işin farkına varan beyler, durumu düzeltmek adına şöyle bir yasa çıkartıyorlar:
Kanun no: 4376
Kabul tarihi: 29.7.1988
Ek geçici madde 73-Türk Silahlı Kuvvetlerinden 31.12.1984 tarihi ile 03.07.1992 tarihleri arasında emekli, adi malulluk veya vazife malulluğu aylığına mustahak olarak ayrılan astsubaylar ile bunlardan dolayıkendilerine dul ve yetim aylığı bağlananların emekli aylıkları, bu kanunun ek 25 nci maddesinde öngörülen şartları baz almak kaydıyla, aylık almakta oldukları gösterge rakamından az olmamak üzere 1 inci derecenin gösterge rakamlarına yükseltilir. Ancak bunlara geçmişe yönelik aylık ve ikramiye farkı ödenmez.
Tarihe dikkat edersek 1984 yılının son gününe kadar geriye götürülmüş.
Peki, beyim, ağam, paşam 30.12.1984 tarihinde emekli olan assubay vatan haini mi, *****iz mi, vatanı mı sattı? Ne yaptı? Söyleyin, yazın da bilelim.
Sicil yolu ile derece almak durumunda kalan assubaylara yapılanları yazmaya kalksak dağ-taş ağlar !
Assubaylar, bu ülkede iyisiyle kötüsüyle hizmet etmiştir, etmektedir ve assubaylar kimlerin ne olup olmadıklarını da çok iyi bilmektedirler... Sessizlikleri vatan sevgisindendir.
Assubaylara yapılanlar yanlıştır. Hiç kimse bu konuda daha ileri gitmemelidir. Kimselerin bizimle oynama hakkı yoktur! TBMM tiyatro sahnesi olmaktan çıkıp adam gibi çalışmaya başlamalıdır !
Assubay sayıları ile ilgili zaman zaman farklı rakamlar söylenmektdir. Şu an çalışan assubayların sayısı yüzbine yakındır. İki nesil de emekli dersek assubay mevcudu ortaya çıkar.
Yukarıda saydığım hususlar ailelerimiz hariç, çalışanı, emeklisi yaklaşık üçyüzbin assubayı ilgilendirenmektedir...
Bir subayımızın sayın Umur Talu ya dediği gibi, bizim sorunlarımız halkın yüzde doksan dokuzunu ilgilendirmemektedir (!)

Densizler assubaya saldırmanın dayanılmaz hafifliğini yaşamaktadırlar.
Sabah Gazetesi köşe yazarı Kazım Kanat 25.11.2006 günkü yazısında ..Paşa'yı başçavuş yaparsanız Beşiktaş'ın futbol kalitesi düşer. Zaten düştü de!... diye yazmış (1).
Nasıl olsa assubayı yerip paşayı yükseltip işi garantilemişsin, yaz kardeşim (!)&
Bize bizden başka dost yoktur.
Bakın, Danimarka ya giden bakan Ali Babacan protokol kapısı dururken depo kapısından içeri giriyor (2), sebep üst araması. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, Beyaz Saray da Milli Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dr.Jack D. Crouch ile görüşmeye girerken üstü aranmak isteniyor, O da üstünü aratmayıp oteline dönüyor (3).
Türkiye yi temsilen yurtdışına giden üst düzey kişilere böyle davranılırsa, temsilen gitmeyenlere nasıl davranılıyordur acaba?
Sonuç olarak;
Ne içeriyi ne dışarıyı adam gibi yönetemediğinizin ortada&
Yukarıda yazılı olan hususlar AB nin, ABD nin veya İMF nin istekleri değildir.
Bu hususlar; Türk halkının öz evladı olan Türk assubayının istekleridir.
Anayasanın, Hukukun ve İnsan Haklarının hiç kimseye iltimas geçilmeyecek şekilde uygulanması, bizlerin en büyük dileğidir& 26.11.2006
Saygılarımla...


Kaynaklar:
(1) http://www.sabah.com.tr/kanat.html
(2): Danimarka, havaalanı krizi için Babacan'dan özür diledi*-* ZAMAN GAZETESİ [İnternetin İlk Türk Gazetesi]
(3): MİLLİYET İNTERNET - GÜNCEL

YAZARLAR @ KUVAYİ MİLLİYE

kuvayı milliye yazarımız Orhan KAYA dan alıntıdır.

BİZ EMEKLİASTSUBAYLAR adıyla yeni bir site kurulmuştur.
Polemiklerden uzak assubay onur mücadelesine katkılarda bulunması dileklerimizle yeni kurulan siteye ve kurucularına başarılar diliyoruz.SİTE YÖNETİMİ

E.J.Astsb.Olgun Oktay DEMİRCAN'ın yazısını okudum. İZMİR As.Hst.deki doktorlar genelde böylehatalar yaparlar, şikayet edersin Askeri Savcılık da olayı kapatır. 2006 yılında görevde iken eşimin hamilelik muayenelerini İZMİR As.Hst.de yaptırıyordum. Riskli bir hamilelik yaşandığını doktor bilmesine rağmen doktor ACİL yazmadan ultrason için sevk etti, 3 ay sonrasına gün verildi, daha ultrason çekimine 5-6 kala eşim rahatsızlandı akıntı gelmeye başladı, doktora gittik şikayetimizi anlattım, şikayetimize rağmen AMİNOSENTEZ için 9 Eylül Üniversitesine sevk edildik. Sevk evraklarını elden imzalattım ve 9 Eylül Üniversitesine gittik, doktora şikayetimizi bildirdim hemen ultrasona aldı eşimi, yapılan muayenede bebeğin 10 gündür anne karnında ölü olduğunu zehirlenmesine ramak kaldığını bildirdiler. Suni doğum ile bebek alındı. Mağduriyetimi dilekçe ile sıralı amirlerime bildirdim, o zamanlar EGE ordusu K.nı olan ve şimdiki K.K.K.nı Sayın Orgeneral Işık KOŞANAER'e kadar dilekçem çıktı, kendisi dilekçemi Askeri Savcılığa havele etmiş. Askeri Savcılık şikayetimle ilgili hususları İstanbul Adli Tıp Kurumuna yazı ile göndermiş sorularımdan 2-3 tanesinin cevabı gelmiş, doktorların ifadesine başvurulmuş savcılık tarafından. Sonuç KOVUŞTURMAYA YER YOKTUR yani katil doktor aklandı. Karara itiraz ettim Hv Eğt.K.lığı As.Svc.lığına gönderildi evraklarım, ilk gelen yazıda tamam dedim bu işin üstüne gidilecek. Ama karar sonucu elime geçtiğinde Eğt.K.lığı As. Svc.lığınında KOVUŞTURMAYA YER YOKTUR kararı aldığını gördüm. Anlayacağınız herkes birbirini akladı. İZMİR Askeri Hastanesindeki doktorlarımızın hali bu, adaleti temsil eden her iki kuvvetin savcılığının takdirini sizlere bırakıyorum. Sağlığımızın güvencesi o doktora ve olayı kapatan ilgili savcılarımıza hakkımı helal etmiyorum, inşallah aynı mağduriyetleri kendileride yaşarlar. Göreve gelince en iyisi istenilir ve en iyi şekilde görevimizi yaparız, salık ve adli konulara gelince biz ASTSUBAYIZ.( Aynı şeyleri Ankara GATA K.lığındaki doktorlarımız için söyleyemem orada rütbe ile değer verilmiyor, insan olarak ve hasta olarak değer veriliyor) Saygılarımla.

Sn.Abaylı Biz kişisel hesapları ön plana çıkarırsak bu zümrenin ilgisizliğinden şikayet hakkımız olamaz.
BİRLİK OLALIM başlığı ile konuk yazarda bu konuyu ifade etmeye çalıştım, mücadeleyi yapması gereken TEMAD olmasına rağmen o görevi bir avuç gönüllü arkadaşımız yıllardır Temadın ve kişisel hesapları olanların mani olmaya çalışmasına rağmen bu sitede başarı içinde yürüdüğünü biliyoruz.
Siz Merzifondan başlayan onur yürüyüşünden TEMAD yetkililerinin haberi olmadığını yazmışsınız bu külliyen yalandır bunu sizde biliyorsunuz bunu İzmirde de tartışmıştık ama kibarlınızdan bunu söyleyenlerin yüzüne vurmadığınız anlaşılıyor
Bu işi TEMAD organize etsin biz maddi ve manevi desteğimizi aktaralım diye Sn.Ersen Gürpınar kaç defa yazdı sonunda tüm çirkinliklere engellere rağmen çok şükür yüzümüzün akı ile başarıldı(yazılar arşivde duruyor) bu vesile ile bu kahraman Tuncer KÜÇÜK kardeşimi tekrar kutlarım Anıtparkta birtek TEMAD yöneticisi karşılamaya gelmemiş ve utanmadan bazıları arkadaşlar anıtparka karşılamaya gitmesin diye arkadaşımızın assubay olmadığından tutunda daha ne çirkin dedikodu ürettiler, yürüyüş özellikle planlanıp Temad kuruluş yıldönümünde bitirilmesine rağmen karşılamayan müfteriler bu arkadaşımızın ve karşılayanların anıtkabire gelmediği yalanını çıkaracak kadar basitleştiler
Bu yönetim bu toplumu kucaklıyamaz,toplumun sesine kulak vermiyor mücadeleyi ısrarlı yapmıyor,tüm desteği biz vermemize rağmen yok sayıyor ayrıca birtek başarısı yok birçok konuyu bizden ve basından duymalarına rağmen sahiplenmekten çekinmiyorlar kaç kez tüm emeklilere tanıtım broşürü gönderilsin denildi yeni üye kazanmayı bırakın savunmasız ihraçlar yapılıyor.
Assubay tarihi elbet bu yönetimi ve bu kişesel hesaplarla hareket edenleri,az olsun benim olsun diyenleri yargılıyacaktır TEMAD görevini yapmasada bizler yapacağız kimse bu zümrenin artık ezilmesine seyirci kalamaz,bende şahsınızda bu fedakar arkadaşlarımı kutluyor Saygılarımı sunuyorum