Açıklama sadece yönetimimizin acizliğini ortaya çıkarmıştır. Daha önce forumda meşhur 2/365 kanun tasarısı komisyonda görüşülürken neler yaşandığını yazmıştım. Konu sadece MSB temsilcisinin itirazına bağlamak yanlış olur. TEMAD sitesinde yorumsuz olarak yayınlanan imzalı önerge gündeme bile alınmadan reddedilmiştir. Nedeni de bütçeye yük getiren her türlü teklifin kabul edilmemesi yönünde iktidar partisi vekillere verilen direktiftir.

Ayrıca İç tüzük Madde 27 gereği; komisyonlar, üye tamsayısının üçte biri ile toplanır ve hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğu ile karar verir. Yani sözün kısası TEMAD seçimi sırasında atıp tutan vekillerimiz sözlerinin eri olsalar ellerine kaldırır ve MSB temsilcisi katılmasa bile oy çokluğu ile kararlarını alabilirlerdi.

Bilgilerinize

Bu açıklama çok acı bir durum,aslında bazı gerçekleride iyi açıklıyor,hazır böyle bir yönetim varken diyerek hep destek sonuna kadar destek verilerek yeniden seçtirildiler,zavallı delegelerin hiç bir şeyden haberleri dahi yok onlar uzaktan sedece olayı seyrettiler,belki de baskı gördüler ,zira bizler Ankara delegeleri olarak en özgür gruptuk,hiç bir baskıya boyun eğmedik,artık söz bitmiştir,bundan sonra yapılacak hiç bir görüşmeden yada kanun teklifinden sonuç alınamıyacaktır,sadece eğer subayların sıkıntıları olursa ki,kriz var olacaktır hemen ufak ayarlamalar yapılıp rahatsızlıkları giderilecektir,bu durum bizlerde ve camida elbette yılgınlık yaratmıştır,hatta derin bir kızgınlık ve Genelkurmay a karşı da derin bir güvensizlik yaratmıştır,şişirilen balonlar patlamış bu genelkurmay başkanının da samimi olmadığı anlaşılmıştır,hala açıklama yapılarak devam edeceğiz görüşeceğiz gibi laflar artık para etmez,zaten bir sonuçta çıkmaz,Uzman kardeşlerimiz kadar da yapamıyacaksak ,benden paydos alın atınızı ....... tımarınızı misali müsaade isteyip ,artık bu ülkeden ufak ufak kaçma planları yapmalı ,kanada,avustralya gibi buradan kopacak uzaklıklara gitmenin yollarını aramalıyız hatta Temad bu konuda elçiliklerle görüşüp yol açarsa kendilerinede minnet duyarız,taş bitti amele paydos..

Sevgili Akpınar,

Bizler hiç bir zaman Pavlov'un köpekleri olmadık ve olmayacağız. Enseyi karartmak yok mücadeleye devam.

Aşağıdaki yazıyı Hürriyet gazetesi köşe yazarı sayın Rahmi Turan'ın 9 Şubat 2009 tarihinde yayımlanan yazısından izni ile alarak, kendi durumumuza uygun düşmeye başladığı düşüncesi ile bilgilerinize sunuyorum.


Günümüze birçok köpoğlu var...

Köpekliklerine bakmadan, Atatürk'ü küçük düşürmek isteyenler...

Ülkeyi bölmeye çalışanlar... İşbirlikçiler... PKK'yı destekleyenler, vs.

Fakat bunlardan bahsedecek değiliz... Konumuz Pavlov'un köpekleri!

Bilirsiniz, ünlü Rus bilgini Pavlov, köpeklerine et verirken bir yandan zil çalınca ve bunu defalarca yapınca, bir süre sonra eti görmeden de hayvanların salyası akmaya başlar.

Bu şartlı reflekstir. Hayvanın tabiatında olmayan bir uyarıcı (zil sesi), onu tabiatında olan eti görmüş gibi heyecanlandırmaktadır. Fakat eğer sürekli olarak zil çalıp hiç et göstermezseniz, bir süre sonra bu şartlı refleks söner, devamının oluşması için arada et de gösterilerek bu refleks pekiştirilmelidir.

Hiçbirimiz dünyaya Müslüman veya Hıristiyan olarak gelmeyiz. Bunlar bize öğretilen değerler, yani şartlı reflekslerdir. Eğer pekiştirilmezlerse zamanla sönerler. Milliyetçilik ve yurt sevgisi de öyledir.

Bir gün Profesör Pavlov'un enstitüsünü su basar. Köpeklerin bir kısmı boğulur.

Su baskınından kurtarılabilenler tekrar enstitüye toplanır. Pavlov zil çalar. Köpeklerde tık yok! Bilgin, şu müthiş sonuca varır: Ağır travmalar, şoklar, şartlı refleksleri ortadan kaldırır, insanı veya hayvanı en doğal, en ilkel haline döndürür.